Zor dönem formülleri

Dövizdeki dalgalanma, ekonomik daralma ve bölgesel savaşlar… Türkiye 2016’ya bu sıkıntılarla “merhaba” dedi...

23.11.2016 14:56:330
Paylaş Tweet Paylaş
Zor dönem formülleri
2016, kuşkusuz Türkiye’nin en zorlu yıllarından biri. Dünya genelindeki dengesizliklere Türkiye’nin ekonomik ve siyasal sorunları da eklenince, bu dönemde liderlik yapmak belki de hiç olmadığı kadar zorlaştı. Mevcudu korumak, liderlerin 2016 ajandalarının ilk ve en önemli maddesi oldu. Omuzlardaki yük çok daha ağırlaştı. Peki milyarlarca dolarlık yatırımları yöneten, kitlelere istihdam sağlayan, Türkiye’nin en büyük projelerine imza atan patronlar, bu zor dönemi nasıl yönetiyor? Böyle dalgalı bir ortamda liderlik yapmanın sırrı ne? Bu kritik soruları, iş dünyasının oylarıyla belirlenen ve “Türkiye’nin En Güçlüleri” listesinde yer alan isimlere sorduk. Paniğe kapılmadan analiz yapmak ve kaosu önlemek hepsinin ortak sırrı. Kimisi umudu aşılamayı üstlendiğini söylüyor, kimisi böyle zor dönemlerde çalışanlarla bizzat iletişime geçerek sorunları ilk ağızdan dinlediğini… Cesareti ayakta tutmak, ekip ruhunu beslemek ve samimiyet ise birçok liderin kadrolarını motive etmek için kullandığı sihirli değneklerden bazıları. Türkiye’nin en güçlülerine, zorluklarla baş etme formüllerini sorduk. İçinden geçtiğimiz bu zorlu günlerde, ekiplerini nasıl motive ettiklerini ve liderlik sırlarını samimiyetle anlattılar.

“UMUT VERMEK KRİTİK”
Bülent Eczacıbaşı, temelleri 1942’ye dayanan, Türkiye’nin en köklü kuruluşlarından Eczacıbaşı Topluluğu’nun başkanı. Yıllardır Capital’in en güçlüler listesindeki yerini koruyor. 8,4 milyar TL cirolu, 49 şirketli dev grubun patronu, 13 bin çalışanın da kaptanlığını yapıyor. Şimdiye kadar çok sayıda ekonomik ve siyasi kriz görmüş olan deneyimli iş adamına göre böyle dönemlerde liderlerin en önemli sorunu, yönetici ve çalışanlarda görülen karamsarlığı önleyip umut verebilmek. Eczacıbaşı, bu zorluğu nasıl aştığını ve sırlarını şöyle anlatıyor: “Öncülüğün yolu, geleceğe ilişkin olumlu beklentileri ön plana alarak ekipte umut yaratmaktan geçiyor. Bunu da gerçeklikten ayrılmadan, durumun önemini gözden uzak tutmadan yapmaları gerekiyor. Özetle zor dönemlerde liderlerin işleri de güçleşiyor. Ama iyimserliklerini korumak ve umut vermek zorundalar. Bence liderlik, önce fırsat ve tehditleri gerçeğe uygun olarak belirlemekle ve bunların ışığında ulaşılabilir hedefi tanımlamakla başlıyor. Ekip hedefi benimserse lider bu kez de işin gerçekleşmesi için gerekli koşul ve olanakları sürdürülebilir bir biçimde sağlama yükümlülüğünü üstleniyor. Yönetici ve çalışanların motivasyonlarının canlı kalması, liderin görevlerini yerine getirmesine bağlı. Toplumsal ve ekonomik sorunların yoğunlaştığı dönemlerde bu görevleri yerine getirmek doğal olarak daha çok çaba gerektiriyor. Fakat başka bir yol da bulunmuyor.” Eczacıbaşı, ekibine aşıladığı inancı ve onları nasıl motive ettiğini ise şöyle aktarıyor: “Her zamanki gibi gerçeği araştırarak, iş ve yatırım olanaklarını değerlendirerek geleceğe ilişkin umudumuzu canlı tutuyoruz. Hiçbir güçlüğün sonsuza kadar sürmeyeceğini bildiğimiz için kısa vadeli iş planlarımızı aksatmamaya çalışıyoruz. Paniksiz, kaosa olanak vermeyen bir ortamda çalışmaların sürdüğünü görmek, biz yöneticiler ve çalışanlar için en etkin motivasyon kaynağı oluyor.”~SAHADA OLMAK ÖNEMLİ
“Ülkemizde lider olmak için kesinlikle çok sabırlı olmak, yılmamak ve her türlü güçlükle mücadele etmeyi göze almak gerekiyor” diyen Zorlu Holding’in patronu Ahmet Zorlu, Türkiye’nin mevcut konumuyla birtakım fırsatların yanı sıra riskleri de barındırdığını vurguluyor. Zorlu’ya göre Türkiye’nin bu durumu, karar alırken dinamik ve hızlı olmayı zorunlu kılıyor. Başarılı iş adamının liderlik sırrı da zaten bu. “Önce ülkem, sonra kurumum ve sonra ailem diyen bir insanım. Ülke olarak sıkıntılı süreçler yaşadığımızda yönetici arkadaşlarıma bunu hatırlatırım. Bu anlayış işimize daha sıkı sarılmamız için önemli bir motivasyon kaynağıdır” diyen Zorlu, zor günlerdeki liderlik sırlarını şöyle paylaşıyor: “Bir liderin hem bölgesel hem küresel dengeleri yakından takip etmesi, uluslararası politiği iyi analiz etmesi ve doğru okuması gerektiğini düşünüyorum. 60 yılı aşkın sürede çok fazla kriz, istikrarsızlık, bölgesel sorun gördük. Ancak hedeflerimizi belirlemiştik. Sözünü ettiğim liderlik anlayışı ve buna uygun insan kaynağı yapımızla bunların hepsini atlattık. Şartlar ne olursa olsun uzunlu dönemli hedeflerin peşinden gittik.” Yapı olarak çok titiz biri olduğunu da vurgulayan Ahmet Zorlu, bu özelliğinin liderlik anlayışına da yansıdığını belirtiyor ve ekliyor: “Çok titiz ve mükemmeliyetçiyim. Kaliteden asla taviz vermem. Bunu tüm şirketlerimde görebilirsiniz. Bizde ‘Olmaz, yapamayız’ anlayışı yoktur. Kişisel olarak çok hayal kurarım ama asla hayalci değilimdir. O hayali nasıl gerçekleştireceğimi de ortaya koyarım. Ayrıca benim için işinin sahibi olmayan insan, patron değildir. Grubumuzda bir CEO olmasına rağmen fabrikalarımızı düzenli olarak ziyaret ederim. Çalışanların sorunlarını dinler, çözüm önerilerini ilk ağızdan alırım. Liderin sahada olduğunu gören çalışan, işine çok daha sıkı sarılır. Ben işin sırrının sahada, mutfakta olduğuna inanıyorum.”

“LİDER SOĞUKKANLI OLMALI”
İş hayatında birçok ekonomik ve siyasi krize şahit olan patronlardan biri de Sanko Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu. Türkiye’nin deneyimli iş adamlarından biri olan Konukoğlu, kriz ortamlarında lidere düşen en önemli görevin “paniğe kapılmamak” olduğunu söylüyor. “Bu tür ortamlarda lider paniğe kapılmamalı. Lider bugünü değil, geleceği düşünmeli” diyen Konukoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Lider, planlamayı orta ve uzun vadeli yapmalı. Kaygan zeminde yerinde sayılmamalı, geri adım atılmamalı, mümkün olduğu kadar işlerin planlandığı şekilde yürütülmesi sağlanmalı. İş pozisyonu korunmalı. Sabırlı olunmalı. Türkiye geçmişte çok durgunluk dönemi yaşadı. Bu dönemden de bundan öncekilerde olduğu gibi silkinerek sıyrılacağımıza ve yolumuza devam edeceğimize inanıyorum. Lider olmak ve liderlik yapmak sorumluluk gerektirir. En baştaki hata yaparsa sadece kendisini değil, onu rol modeli olarak alanları ve çalışma arkadaşlarını da olumsuz yönde etkiler.” Sözlerini “Lider olunmaz, lider doğulur” diyerek sürdüren Konukoğlu, liderlik yeteneklerinin zaman içinde yaşanılanlarla geliştirileceğine inanıyor. Ona göre bir liderde kararlılık ve pratik zeka, olmazsa olmazlar arasında ilk sırada. “Zaten liderlik yetenekleri, kriz dönemlerinde ortaya çıkar” diyen Konukoğlu, son dönemde ülkece yaşanan sıkıntılı ve belirsiz dönemde ekibini nasıl motive ettiğini ise şöyle anlatıyor: “Eskisinden daha çok koşturarak, toplantılar, video konferanslarla bir araya gelip gelişmeleri gözden geçirip, önerileri değerlendirerek, çalışanlara moral vererek motive ediyoruz. Verimliliği artırmak ve hedeflerimize ulaşmak için adeta bir aile ortamı yaratıyoruz. Çalışanlarımızla aramızda bariyer yoktur. Durgunluklar da üretim arttıkça azalır ve giderilir. Çok çalışmalıyız, çok üretmeliyiz.”~BOYNER’İN FORMÜLÜ CESARET
Boyner Holding Başkanı ve CEO’su Cem Boyner, Türkiye’nin en vizyoner ve yenilikçi isimlerinden. Boyner’in liderlik anlayışı, birçok kuruma ilham verir nitelikte. Peki onun zor zaman formülü ne? “Türkiye bu tip zor dönemlere alışık bir ülke. İş dünyası liderlerinin çoğu da fırtına kaptanı” diyen Boyner, aslında Türk iş dünyasında liderlik yapmanın zorluğunu bu cümleyle özetliyor. Boyner, kendi deneyimlerini ve stratejisini şöyle anlatıyor: “İş hayatının liderleri, bu tip dönemleri yönetmeyi öğrenerek liderlik yapmayı bilir. Bizim iş insanları olarak koşulların iyileşmesini beklemek gibi bir lüksümüz yok. Öte yandan yatırımlarımız ve aldığımız kararlarla koşulları iyileştirme sorumluluğumuz var. Buna özellikle dikkat ediyoruz. Yatırımlarımızı ve yeni projelerimizi Türkiye’nin geleceğine duyduğumuz inançla sürdürüyoruz. Bu tip dönemlerde özellikle perakende sektöründe iniş çıkışlar günlük hayatın olağan bir parçası olarak yönetiliyor. Günümüzün yarısını kriz yönetmekle, öteki yarısını da geleceği planlamakla geçiriyoruz.” Belirsizlik dönemlerinde ekip olarak detaylarla her zamankinden daha fazla ilgilendiklerini de ifade eden Cem Boyner, sırlarını şöyle açıklıyor: “Yaratıcılığımızı zorluyor, cesaretimizi kaybetmiyoruz. Bu da bizi geleceğe hazırlıyor. Verimliliğe daha fazla eğilebiliyoruz. Yine bu dönemlerde müşterinin nabzını günlük hatta saatlik tutuyoruz. Mağaza trafiği, internette ilgi gören ürünler ya da satış rakamları gibi verileri neredeyse anlık takip ediyoruz. Boyner Grup’un temel değerleri arasındaki yaratıcılık, ezber bozmak, tutku ve cesaret böyle ortamlarda daha önemli hale geliyor. Tüm bunların zaten DNA’mızda yer aldığını birbirimize daha sık hatırlatıyoruz.”

AKIN, “ÖNCE GÜVEN” DİYOR
Hamdi Akın, girişimci ruhu ve enerjisiyle Türkiye’nin en vizyoner liderlerinden biri. 1,6 milyar TL ciroya sahip Akfen Holding bünyesinde 38 bin 104 kişi çalışıyor. Holdingin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Hamdi Akın iyi günde, kötü günde bu binlerce kişinin kaptanlığını üstleniyor. “Liderlik kavramı özellikle son yıllarda hiç olmadığı kadar dinamik biçimde sorgulanıyor” diyen Akın’a göre böyle dönemlerde iyi bir liderlik performansı için öncelikle yönetim tarzında tutarlı olmak şart. Akın, kendi sırlarını ve nelere dikkat ettiğini şöyle aktarıyor: “Böyle günlerde taahhütlerinize sıkı sıkıya bağlı olmalı, paydaşlarınıza ve çalışanlarınıza yönelik mesajlarınızın arkasında durabilmelisiniz. Ayrıca geleceğe dair isabetli öngörülerde bulunabilmek için daha dikkatli yaklaşımlar sergilenmeli. Şahsen, iş hayatına atıldığım ilk günden bu yana üzerinde çalıştığım konu ne olursa olsun tam olarak odaklanmaya ve yaşayarak sonuçlandırmaya çalıştım. Birlikte çalıştığım insanlarla güvene dayalı ilişkiler kurdum. Çünkü birlikte çalıştığınız arkadaşlarınıza güvenmek zorundasınız. Aksi takdirde başarılı olmanız çok zor. Ek olarak, her zaman ahlaklı, girişimci, vizyon sahibi ve uygulayıcı olmaya çalıştım. Kavgacı değil, uzlaşmacı, eşitlikçi ve adil olmaya gayret gösterdim. Çünkü liderler için en önemli şey, birlikte çalıştığı insanlarla olan ilişkileridir. Dolayısıyla liderleri yücelten, çalışanların onlara karşı verdiği değer, saygı ve sevgileridir. Uzun yıllardır iş hayatının içindeyim ve tecrübelerimden yola çıkarak, liderliğin bir ekip oyunu olduğuna inanıyorum. Bu nedenle üzerinde çalıştığım işi, yani oynamak istediğim oyunu ekibimle birlikte sahneye koymaya gayret ediyorum. Hiçbir zaman tek başıma hareket etmiyorum.”~ÖZİLHAN’IN GÜÇ BİRLİĞİ
Anadolu Grubu’nun patronu Tuncay Özilhan, Türkiye’nin en saygıdeğer liderlerinden. Şirketlerinde yarattığı ekip ruhu, ulusal ve uluslararası ortaklıklarla kazandığı başarılar ve uzun soluklu iş birlikleri, onun vizyoner liderliğinin ispatı. Özilhan’ın formülü, grupta yarattığı birlik ortamı. “Toplum olarak, zor günlerde toplumsal anlamda kenetlendiğimizi görmek, gelecek için bizlere umut veriyor” diye konuşan Tuncay Özilhan, zor dönemlerin de ancak güç birliğiyle aşılacağını vurguluyor ve ekliyor: “Sağlam ekonomiye sahip bir ülkeyiz. Hem içeriden hem dışarıdan kaynaklanan sorunların üstesinden elbirliğiyle geleceğiz. Liderler olarak, sorunlara çözüm üreten yaklaşımlarda bulunarak vaktimizi doğru şekilde kullanmalıyız. Anadolu Grubu’nun her dönemde, koşullar ne olursa olsun ülkemize olan inancı hep en üst seviyede oldu. İçinde olduğumuz dönemde de belirlediğimiz stratejimiz çerçevesinde yatırımlarımıza devam ediyor, işimizin başında olmayı sürdürüyoruz.” Deneyimli iş adamı zor zamanda liderlik yapacaklara önerilerini ise şöyle sıralıyor: “Her ortamda gündemin bir adım önünde olabilmek için her türlü yorumu dikkatle analiz etmeniz gerekiyor. Bunun için de bol bol farklı kaynakları okumalısınız. Ben de her zaman farklı düşüncelere, farklı fikirlere saygılı olarak okuduklarımı yorumlar, sürekli yeni fikirlere açık olmaya çalışırım. Bunun yanında da dinlemeye büyük önem veririm. Bu sayede de karar alırken birçok noktayı değerlendirerek sonuca varırım. Bizim için en büyük motivasyon kaynağı her zaman çalışmak olmuştur. İşimizi, koşullar ne olursa olsun severek yaparız. Anadolu Grubu’nun tüm çalışanları ve yönetim ekibimiz de kurum kültürümüzün en önemli parçası olan bu özelliğimizi çok iyi bilir. Önceliğimiz, her zaman ülkemiz için değer yaratacak işlere imza atmak olmuştur.”

FUAT TOSYALI TOSYALI HOLDİNG YKB
"DURUM DEĞİL, HEDEF ODAKLIYIM"
YARINI DÜŞÜNÜRÜM

Biz yatırımlarımızı bugünü değil, yarını düşünerek yapıyoruz. Hiç ara vermeden, soluk almadan yatırımlara devam ettiğimiz için elbette bazıları kriz dönemlerine denk geliyor. Sanayi yatırımları en az 10 yıllık bir dönemi kapsayan dev yatırımlardır. Gayrimenkul şirketi olsaydık, ‘kaygan zemin’ ya da ‘dönemsel kriz’ gibi kavramlarla belki ilgilendirdik. Ama biz bugünü değil, yarını düşünen, öngören ve hayal eden bir şirket olmayı tercih ettik. Diğer bir ifadeyle durum değil, hedef odaklı bir vizyonumuz var.
İŞİMİZE BAKARIZ
Hedeflerimize ulaşmak için de her şeyi zorlarız, sonunda da başarırız. Bir yatırıma başlarken rakamlara takılmıyorum, hayal kuruyorum, hedef koyuyorum. Haftanın 7 günü, pazar günleri de dahil çalışıyorum. Hiçbir zaman üzerimize güneş doğmadı. Her zaman erkenden kalkmayı ve var gücümüzle çalışmayı tercih ettik. Motive olmak için çalışmaktan başka bir formülümüz yok. Kendim işe nasıl bakıyorsam, ekibimin de bu vizyonda olmasına gayret ediyorum. Biz işimize odaklanıyoruz.
HAYAT DEVAM EDER
2020 yılında 10 milyon ton çelik üretecek bir şirket olma hedefimizi de bu şekilde koyuyoruz. Bu nedenle bir ülke ya da bir bölgeyi kapsayan olumsuz şartlar, hedeflerimizin önüne engel olarak çıkmıyor. İş dünyasını insan hayatından farklı düşünmüyorum. İnsanoğlu da nezle olur, hava güneşli olur, motivasyonu düşer yükselir. Ama hayat devam eder. Aynı durum iş ve yatırımlarımız için de geçerli.~ZEYNEP BODUR OKYAY KALE GRUBU YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“GÖZÜM HEP GÖSTERGELERDE”
NABIZ TUTARIM

Türkiye gibi dinamik ülkelerde, hazır formüllerle, 10-20 yıl önceki bilgilerle yola devam ederseniz, değişime liderlik etmek bir yana geriye düşersiniz. Ayakta kalmak için değişime liderlik etmek zorundasınız. Değişimle başa çıkabilmek için organizasyonun da piyasaların da sürekli nabzını tutmak gerekir. Bir gözünüz sürekli göstergelerde olmalı.
VERİLER ÇOK KRİTİK
Göstergelerde ani değişimler yaşandığında gerekli ayarlamaları yapabilmelisiniz. Bu hiç de kolay değil. Hele Türkiye gibi ajandanın sık değiştiği bir ülkede... Çok genç bir toplum olduğumuz için sosyolojik değişimi de takip etmelisiniz. Bunun iş yaptığınız sektörler için sonuçları nelerdir gibi soruların yanıtlarını aramalısınız. Araştırmalardan faydalanmalı, veri analizi yapmalısınız. Dünyanın büyük veriyi konuştuğu bir dönemde, bu konu daha da önem kazanıyor.
GÜVENİMİZ TAM
Kale Grubu, 59 yıldır sanayide faaliyet gösteriyor. Türkiye’nin her köşesinde, her beldesinde izimiz var. Geçmişte sayısız krizden geçtik, her seferinde alnımızın akıyla çıktık. Şirketler öğrenen organizmalar olduğuna göre Kale Grubu’nun çok büyük bir know-how birikimle hareket ettiğini gururla söyleyebiliriz. Bu da elbette Kale’ye büyük bir özgüven sağlıyor. Bu büyük birikimin tüm kademelerdeki çalışma arkadaşlarıma aktarımına özel bir önem veriyorum. 

BEGÜMHAN DOĞAN FARALYALI / DOĞAN HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI
"İŞİN SIRRI SAĞLAM DURMAKTA"
BİRLİK RUHU

 Öncelikle ülkece yaşadığımız çok vahim olaydan sonra kısa sürede tekrar istikrarlı bir döneme gireceğimize inanıyorum. Toplumumuzun gösterdiği birlik beraberlik ruhu bu inancımın temel nedenini oluşturuyor. İş dünyası olarak ülkemizin refahı için bu birlik beraberlik ruhuna her türlü katkıyı vermeliyiz diye düşünüyorum.
DEĞERLER ÖNEMLİ
İnsanları, toplumları ve kurumları değerlerinin ayakta tuttuğuna inanıyorum. Burada liderlere önemli rol düşüyor. Koşullar ne kadar zorlu olursa olsun değerlerinize sıkı sıkıya bağlıysanız ve bu değerleri yönettiğiniz organizasyonda bir yaşam biçimi haline getirebiliyorsanız, başarılısınız demektir. Aksi haldeki yapıların özellikle belirsizlik ve kayganlık dönemlerinde yaşama şansı bulunmuyor.
TAVİZ VERMEM
Ben koşullar ne olursa olsun organizasyonumla aynı ortak paydada buluştuğum değerlerimden taviz vermemeye özen gösteriyorum. Ülkeme olan inancımı hiç kaybetmedim. Bu da sağlam bir duruş sergilememi sağlıyor. Birlikte çalıştığım arkadaşlarım da kendilerini daha iyi hissediyor ve işlerine sıkı sıkıya sarılıyorlar. Sanırım işin sırrı burada. Suni yöntemlerle motivasyon yaratılabileceğini düşünmüyorum. Siz ne kadar özgüvenli durur ve çalışma arkadaşlarına ne kadar özgüven aşılarsanız, onların motivasyonu da o kadar yüksek oluyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz