MAHREMİNE SOKMAK İSTEMİYOR
Türkiye’de çoğu genel müdür ve CEO’nun yönetim kurulu üyesi olması ise
CEO’ya güvenmenin önemini artıran bir diğer unsur. Egon Zehnder Yönetici
Ortağı Murat Yeşildere, yönetim kurullarının bir anlamda hakim
hissedarın “yatak odası” olarak görüldüğünü söylüyor. “Aile de yatak
odasına tanımadığı yabancı bir kişiyi sokmaktansa performans olarak
kendisini çok fazla rahatsız etmeyen, etik olarak sırtını rahatlıkla
dönebileceği, kendi içinden birisini sokmayı tercih ediyor” diye
konuşuyor.
Yeşildere’ye göre bu konuda iki nokta kritik önem taşıyor. Birincisi
Türkiye’de hala genel müdür ya da CEO atamaları yeterli derinlikte bir
performans değerlendirmesiyle yapılmıyor. İkincisi ise Türkiye’de hala
liyakatten ziyade sadakat ve güven ön planda. Bunun da aslında Türk
insanının kültüründe olduğunu söyleyen Yeşildere, şöyle devam ediyor:
“Bu kültürün soncunda ise profesyonellik çerçevesinde bünye dışından
yöneticiyle devam etmektense bünye içinden yöneticilere güvenmek daha
güçlü bir motivasyon oluyor.”
Spengler Fox Global Operasyonlar Direktörü Leyla Spencer ise dünyada
şirketlerin CEO’larına 3-4 yıllık hedefler koyduklarını söylüyor.
Liderlerin bu süre içinde başarısız olurlarsa görevlerine son
verildiğini belirtiyor ve ekliyor:
“Büyük yapılarda ise şirket CEO’ları genellikle bir misyonla işin başına
gelir. Şirketin genel kültürünü, genel yapısını bir yerden bir yere
taşımaktır hedef. Bu nedenle çok daha uzun soluklu görevde kalabilirler.
Bir de baktığınız zaman 20 yılda CEO koltuğuna gelmiş ve aynı yapıda
çalışmış bir kişiyi kimse 2 yılda işten çıkaralım noktasına gelmez.”
LEYLA SPENCER / SPENGLER FOX
GLOBAL OPERASYONLAR DİREKTÖRÜ
“BECEREMEDİN GİT DENİLMEZ”
CEO’LAR İÇERİDEN Türk holdinglerinde çok kemikleşmiş aile yapıları
mevcut. İçeriden, çok uzun soluklu bir sürecin sonunda başa geçmiş bir
profesyonel yönetici profili söz konusu. Bir tek Sabancı Holding,
dışarıdan birisini denedi. O da zaten çok kısa süreli oldu. Bu kişiye de
birkaç yıllık hedef verilmişti. Hedefi tuttu ya da tutmadı süresi
dolduğunda gitti. FARKLI HEDEFLER Uzun dönem görevde olan CEO’lar, aslında şirketin
kültürünü, hedeflerini uzun soluklu taşıyan yöneticiler olarak en tepe
koltukta yer alıyor. Şirketin vizyonunu bir sonraki nesle aktarmak
şeklinde bir görevleri de oluyor. Bu bakımdan önemli bir rol modelini de
temsil ediyorlar. Örneğin bugün kimse Bülent Bulgurlu’yu, “kötü
CEO’sun” diye işten atmaz. O kişiler oraya farklı hedeflerle geliyor. Bu
kişilere, “Senin bu yılki hedefin bu holdingi şu kadar kâra geçirmekti.
Bunu başaramadın o zaman gitmelisin” denemez.
İŞ DEĞİŞTİRİYORLAR Ülke genel müdürleri ise zaten kısa soluklu
hedeflerle iş başına geliyor. Örneğin Vodafone’da 3-4 yıllık hedefler
veriliyor. “10 yılda şirketi bir yerden al başka bir yere getir”
denmiyor. 3-4 yıllık hedefler konuyor. Bu tür şirketlerde CEO’lar
genellikle belirli bir misyona da sahip. O misyonu tamamladıklarında ya
da hedefledikleri kârlılığı yakaladıklarında zaten kendileri iş
değiştirmek isteyebiliyor. Bu durumu kariyerlerinde ulaşılmış bir hedef
olarak gördükleri için başka bir yere geçmeyi tercih edebiliyorlar.