Eylül ayında piyasalarda bir miktar dalgalanma oldu. Gerilemekte olan dolar kuru 3,40’tan 3,50’ye yükselirken, borsa endeksi 100 bine doğru geriliyor. Jeopolitik olarak hem Almanya seçimleri hem de Kuzey Irak’taki referandum piyasaları rahatsız etse de asıl sebep FED’in bilanço küçültmeye ekim ayında başlama açıklamasıydı. Aynı nedenle Türkiye ve benzer gelişmekte olan ülkelerin ülke riskini gösteren CDS’ler de yükseldi. 2017 yılında iyi performans gösteren İstanbul Borsa’sının bir miktar düzeltme yaşaması normal. Zaten devam eden ikincil halka arzlar bir miktar arz yönlü baskı yaratıyor. Ama arz yönlü negatif etkiler genelde geçicidir. Diğer yandan Turkcell, Koç, Sabancı ve TAV gibi önemli şirketlerin halka açıklığı arttı ve borsa derinlik kazandı. Borsa yükseldikçe halka arzların başlaması Türkiye sermaye piyasalarının normal işlediğini gösterir. 2017’de halka arz edilen tek büyük şirket Mavi oldu. Borsa’da düşüş yaşanmazsa 2018’de yeni halka arzlar görmeyi bekliyoruz.
2018’E DAİR SORU VE CEVAPLAR
Yılın son çeyreğine girerken yatırımcıların 2018’e dair önemli sorularına verdiğimiz kısa cevapları paylaşmak istiyoruz:
12017’de büyümeyi KGF kredileri kurtardı. 2018’de kamu desteği devam edecek mi?
Kredi Garanti Fonu kefaleti ile bankalar 216,5 milyar TL kredi verdi. Bu kredilerin batması durumunda devlet batığın ilk yüzde 7’sini üstleniyor. Ama devlet bankalara kredi versinler diye nakit bir imkân tanımış değil. Dolayısıyla banka kredileri sınırlı olan mevduat kaynağına daha da fazla yüklenmiş oldu ve hem mevduat hem de kredi faizleri yükseldi. 2018’de benzer bir operasyonu kamu, Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) devredilen kamu varlıklarını teminat gösterip döviz kredisi sağlayarak yapmaya başvurabilir. Hazine ve bankaların yurt dışı borçlanmaları yanında TVF’nin ek borçlanması kısa vadede döviz arzını artırmış olur ama sonuçta ülkenin döviz borcu da artmış olacak. Yakın zamanda yönetim değişikliği yaşayan TVF’nin Türkiye ekonomisine olumlu katkı yapması için amaç ve odağının başarılı dünya örnekleri göz önüne alınarak daha objektif tanımlanması gerekir.
2FED’in faiz artışına devam etmesi döviz kurunu yükseltir mi?
FED öncelikle bilançosunu küçültme sürecine başlayacak ama 2018’de bir yandan da faizleri yükselteceğini ifade ediyor. Fakat ABD’de enflasyon yüzde 2’nin altında seyrettiği için faiz yükseltmede aceleci olmadığını anlıyoruz. Yine de hem piyasadaki dolar miktarını kısıp hem de faizleri artırması 2018’in döviz cephesinde rahat geçmeyeceğini gösteriyor. Cari açığı yüksek yurt dışı döviz girişine muhtaç Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde döviz kuru ve faizler artabilir.
32019 Başkanlık seçimlerine kadar bütçe açığı yükselmeye devam ederse bir ekonomik kriz yaşar mıyız?
Son 15 yılda Türkiye’nin en önemli ekonomik başarısı bütçe dengesini sağlayıp sürdürmesiydi. 2015’e kadar bütçe açığı yüzde 1’lere, kamu borcu ise yüzde 70’ten yüzde 30’a kadar geriledi. 2016’dan itibaren bütçede kısmen bir bozulma başladı ve bu eğilim 2017’de artarak devam ediyor. Maliye’nin en fazla yüzde 2 olur demesine rağmen bütçe açığı bu yıl yüzde 2-3 civarında gerçekleşebilir. Zaten Hazine’nin borçlanma ihtiyacının arttığını aylık borçlanma/ itfa oranının yüzde 150’ye varmasından açıkça görmek mümkün. 2018’de FED etkisiyle döviz ve faizler artarsa bütçe açığı artmaya devam edebilir. Daha uzun vadede ise Türkiye’nin sosyal güvenlik açıklarını tekrar ele alacak bir reformu, gelişen bireysel emeklilik sistemini de dikkate alarak yeniden ele alması gerekiyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?