SORU: İşinizi ilgilendiren bir kriz
çıktığında aşırı derecede panik
yapıp yapmadığınızı nasıl anlarsınız? ?
(Ghufran Sheraz, Pakistan)
CEVAP: Kariyerim boyunca
defalarca krizlerle yüzleştim.
Tutuklandım, tek bir gecede
milyonlarca dolar değerindeki şirketlerimi
kaybetmekle burun buruna geldim ve hukuki
mücadelelerde devlerle boy ölçüştüm. İşte örnek
vermek gerekirse karşıma buna benzer engeller
çıktı. İnsanların çoğuna bunlar birer felaketmiş gibi
gelebilir. Oysa ben bu gibi meydan okumalarla
nasıl kucaklaşılacağını çok iyi öğrendim. Üzerimde
baskı olduğunda artık daha başarılı oluyorum, yani
bu sayede kendimi capcanlı ve azimli hissediyor ve
işe daha bir dört elle sarılıyorum.
Bu becerileri başta öğrenmek çok zordu.
Küçükken o kadar içe kapanık bir çocuktum
ki annem benim bu utangaçlığımın yaşlandıkça
beni güçsüzleştirmesinden endişeleniyordu. O
beni kabuğumdan dışarı çıkarmak için sürekli olarak önüme meydan okumalar çıkarırdı. Akşam
yemeğinde konuklarının önünde fıkralar anlatmamı
ister; doğru yolu bulabilmek için insanlara
sürekli yol tarifleri gereken maceralı yolculuklara
gönderirdi.
Onun bu rehberliği sayesinde konforlu dünyamın
dışında yaşamaya alışabildim. Hiç de kolay değildi!
Defalarca paniklediğimi hatırlıyorum. Ancak bu
korku patlamalarını tekrar tekrar yaşadığımdan
aslında o anda neler olup bittiğini fark etmeyi ve
nasıl etkin şekilde başa çıkabileceğimi öğrendim.
Bu maceralar aynı zamanda bana müthiş bir yaşam
dersi de öğretti: Yürümeyi talimatlara uyarak değil,
yaparak öğrenirsiniz, yani bazen sendeler ve bazen
düşersiniz.
KONFORUN DIŞINA ÇIKMAK
Ben de istisnai bir durum değilim. İnsanların,
ciddi ya da potansiyel anlamda yaşamlarını
değiştirebilecek bir anla yüzleştiklerinde hazırlıklı
olmak için muhakkak karmaşıklıklarla başa çıkma
alıştırması yapmaları gerekir.
Aslında bu da diğerleri gibi sıradan bir beceridir.
Ama özellikle de işler ilk defa kötüye gitmeye
başladığında dehşete kapılan bazı girişimciler
için çok önemli olan bir beceridir. Eğer siz
kendinizi ve şirketinizi böylesi durumlarda
direnmeye zorlamazsanız, önünde sonunda
sizinle birlikte çalışanlarınız da şirketinizi rekabete
karşı savunmasız bırakarak olan bitene kayıtsız
kalacaklardır. Meydan okumalardan yaşam bulan
bir şirket kültürü yaratmak için akıl setinde bir
parça değişikliğe gitmek gerekebilir. Çalışanlarınızı
sıra dışı durumlarla yüzleştirerek kendi halinden
memnun olma ruh halini yok etmeye çalışın. Belki
de onların fark etmeleri ve tanışmaları gereken yeni
türden potansiyel müşteriler vardır; çalışanlarınızdan
bazılarının rakiplerinizin bir ürününü birkaç
haftalığına kullanarak denemeleri gerekiyor olabilir
ya da o ürünün hiç olmadığını varsayarak ne türden
alternatif çözümlerle ortaya çıkabileceklerinin
gözlemlenmesi gerekebilir veya sunumunuzu ve
şirketinizi sıfırdan tekrar tasarlamanın vakti gelmiş
olabilir. Burada asıl amaç, insanlarınızı kendi
konforlu bölgelerinden dışarıya çıkmaya zorlamaktır
ve ardından hepiniz göreceksiniz ki inovasyon işte
tam burada başlar.
İKİ KRİTİK TAKTİK
Kriz anı gelip çattığında hissedeceğiniz panik ve acil
durum gibi etkilenmelerin yeni duygular olmaması
gerekir ve alarm sinyallerinin çığırından çıkmasına
izin vermemelisiniz. Burada iki taktik benim çok işime yarar: Yanımda bir not defteri taşımak ve
etrafımı fevkalade insanlarla doldurmak. Nereye
gidersem gideyim düşüncelerimi kaydedebilmek
için muhakkak yanımda bir not defterim olur.
Fikirlerimi, korkularımı ve yapılması gereken eylem
kalemlerini kağıda dökerek her şeyi çok daha çabuk
netleştirebilirim. Ayrıca herkesin her işte başarılı
olamayacağı gerçeğini de unutmam. Şayet nasıl
çözüleceğini bilmediğiniz bir sorunla yüzleşirseniz,
o zaman işlerin bir kısmını doğru beceri setlerine
sahip ve sizin değerlerinizle tutkularınızı paylaşan
insanlara havale etmek çok önemlidir.
Hepsinden de öte bir kriz anında soğukkanlı
kalmak için tutkuyla bağlı olduğunuz şeylere
odaklanın. Başarıya giden yol fevkalade
dolambaçlıdır ve engellerle doludur. İş hayatımda
defalarca başarısız olan çok sayıda fikir ve
şirket gördüm, ancak bu gibi gerginlik dolu
durumların benim ümidimi kırmasına asla müsaade
etmedim. Bir hedefi tutturmayı neden istediğime
odaklandığımda sakin olmanın ve ne yapacağını
bilmenin çok daha kolay olduğunu öğrendim.
Billy Ocean’ın bir şarkısında söylediği gibi: “İşler
çetrefilleştiğinde aradan sadece güçlü olanlar
sıyrılır.”
Her şey daima planlandığı gibi yürümez. Bu her
girişimcilik yolculuğunun kaçınılmaz bir parçasıdır.
Bu yüzden meydan okumalarla sarmaş dolaş olun.
Bunu bir kez başardıktan sonra artık çok daha
canlandırıcı bir hızda yaşadığınızı hissedersiniz.
Kuşkucu ailenizin güvenini kazanmak
SORU:
Sizin girişimciliğinizi
desteklemeyen aile
üyeleriyle nasıl ilgilenmem
gerektiğini öğrenmek istiyorum.
Busiwa Liuma
CEVAP:
Biz girişimciler sıklıkla
yanlış anlaşılırız. Sizin
dünyanızda hiçbir
dert olmadığını düşünen aile üyeleri,
fikirlerinizi içerdikleri riskler yüzünden
desteklemediklerini söyler. Ancak
bu doğrudur! Sizin önce kendinize
inanmanız gerekir. Ne zaman aklıma
yeni bir fikir gelse hemen önce aileme
koşarım. Planlarınızı öncelikle sizi en
fazla düşünenlerin görüşüne sunmak çok
faydalıdır; zira size karşı en dürüst olanlar
ve sizin iyi olmanızı en fazla isteyen bu
insanlardır. Siz onların ilk iş anlaşmanızı
başarıyla tamamladıktan sonra çak bir
beşlik demek veya ilk başarısızlığınızdan
sonra omzunda ağlamak için yanınızda
olacaklarını bilirsiniz. Ancak daima
hemen yanı başınızda olacakları
gerçeği, sizin bir girişimci olma idealiniz
hakkında birtakım çekincelere sahip
olmamaları anlamına gelmez.
Şirketinizin değerini bilecek
potansiyel yatırımcıları ikna edebilmek
için sergilediğiniz tezgahın çok net ve
cazip olması gerekir ve aile üyelerinin
aklını da işte tıpkı böyle çelebilirsiniz.
Duygusal bağlara güvenmek yerine
kendi fikrinizi onlara cazip gelecek bir
şekilde sunun. Şirketle ilgili girişimci
vizyonunuzu paylaşın.
Derdinizi tam anlamıyla anlattıktan
sonra artık dinleme zamanı gelmiştir.
Kendi planınızdaki defolu kısımları
bulmak ve kavramı daha da geliştirmek
için akrabalarınızdan gelen girdilerden
faydalanın. Onların sunabilecekleri her
bir faydalı nasihati dikkate alın, onların
itiraz ettikleri hususlar üzerinde dikkatlice
düşünün.
Eğer hala kuşkudaysanız, kendinize
sorun: “Kendi vizyonuma, kendi fikrime
ve kendi kendime acaba ben gerçekten
inanıyor muyum?”
Eğer cevap “Evet” ise o zaman
benim size verebileceğim en önemli
tavsiye, çok sayıda başka girişimciyle
de paylaştığım olacaktır: Hiç
bekleme, hemen başla. Eğer fikrinizin
arkasında durursanız, ailenizin size
saygı duyduğunu ve sonunda sizi
desteklediğini göreceksiniz.
Ben çok şanslıydım, çünkü ailem
daima girişimcilik hevesiyle dolup taşmıştır. Çocukluğumdan beri ileride bir
şeyler yaratan bir insan olmak istediğimi
çok iyi bilirdim ve kafama koyduğum
her şeyi yapabileceğimden de
fazlasıyla emindim. Aslında bu konuda
ilk anılarımdan bazıları, ailemin benim
için tuzak kurduğu meydan okumalarla
yüzleşmekle ilgilidir. Mesela daha 5
yaşındayken teyzem Joyce çıktığımız bir
aile seyahatinin bitiminden önce benim
yüzme öğrenemeyeceğime dair 10
şilinlik bahse girmişti (Ben kazanmıştım).
11 yaşına geldiğimde annem benim
İngiltere kırsalındaki Shamley Green
ile Bournempoth arasındaki 80
kilometrelik yolu bisikletle tek başıma
geçemeyeceğime dair iddiaya girmişti
(Bunu da ben kazanmıştım).
Ergenlik çağına girdiğimde bende
girişimcilik ruhu kökleşmeye başlamış
ve yılbaşı ağaçları yetiştirmek gibi
talihsiz girişimde bulunmuştum. Ancak
ebeveynlerim bende bir girişimci ruhunu
oturttukları için çok şanslıydım ve bu
mirası kendi çocuklarıma da aktardım.
Elbette ki Virgin’deki ekiplerime de.
Elbette herkes bu kadar şanslı
olamaz. Babam Ted, küçük bir çocukken
doğa ve tarihe çok düşkünmüş ve bir
arkeolog olmak istiyormuş. Danıştay
hakimi olan babası ise oğlunun kendi
ayak izlerini takip etmesini istiyormuş.
Hukuk diploması almak bir Branson
Ailesi geleneğidir ve bu yüzden babam
istemeye istemeye Cambridge’e gitmiş
ve bir hukuk adamı olmuş.
İleride ne olmak istediğime karar
verme sırası bana geldiğinde hukuk
fakültesine gitmem söz konusu bile
değildi. Arkamda ailemin desteği
vardı ama çok sayıda diğerlerine de
güveniyordum. Öğrenci dergisi ve
plakların postayla siparişi girişimlerimde
yanımda daima en iyi arkadaşım Nik
vardı. Ve o günlerden sonra bu yolda
bana sayısız insan destek oldu.
En önemlisi ise sakın yalnız dahiler
mitiyle kendinizi kandırmayın, öylesi bir
şey ancak baştan aşağıya tek başına
yapılabilecek bir iş için geçerlidir.
Bu insanların illa da sizin yakın aile
üyelerinizden olması gerekmediği
gerçeğini sakın aklınızdan çıkarmayın.
Virgin’e bir aile şirketi diyorum; çünkü
bizim paylaştığımız değerler bizi
neredeyse o derece sıkı birbirimize
bağlıyor. Kendi aile, arkadaşlar
ve meslektaşlar ağınızı yaratın ve
göreceksiniz ki şirketiniz o zaman çok
daha başarılı olacak.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?