Şirketler iyi olur mu?

İster küçük ister büyük olsun bir şirketin daima toplum adına iyi bir şeyler yapabilmek için eline sorumluluklar üstlenmek amacıyla çeşitli fırsatlar geçtiğini düşünüyorum.

26.05.2014 21:20:240
Paylaş Tweet Paylaş
Şirketler iyi olur mu?
16 yaşımdayken Öğrenci Dergisi adında küçük bir yayın çıkarmak için okulu bırakmıştım. 1960’lı yıllarda yaşanan çalkantılı dönemin zirvesindeydik ve arkadaşlarımla birlikte bizim neslimizin sesini daha güçlü bir şekilde duyurmak istiyorduk.

Ama bununla da yetinmemiştik. Bu derginin fevkalade başarılı olmasının ardından, gençlerin doğum kontrolünden akıl hastalıklarına kadar geniş bir yelpazeye yayılan sorunları hakkında rehberlik alabilecekleri bir öğrenci danışma merkezi kurmuştuk.

Bugün geriye dönüp baktığımda, ister küçük ister büyük olsun bir şirketin daima toplum adına iyi bir şeyler yapabilmek için eline sorumluluklar üstlenmek amacıyla çeşitli fırsatlar geçtiğini düşünüyorum.

Suistimaller, hem özel hem de kamu sektöründe vardır. Bu yüzden bu köşemin okuyucularının çoğu bana, bu gibi uygulamaların oldukça yaygın görüldüğü ülkelerde, kendi küçük şirketlerini kurarken yozlaşma ve rüşvet talepleriyle nasıl başa çıkacaklarına dair sorular gönderiyor.

Dünyanın dört bir köşesinde iş yaptığım 40’tan fazla yılın ardından şirketlerle yozlaşmış devlet memurlarının kendi çıkarları doğrultusunda kumpas kurduklarında neler olabileceğini gayet iyi gördüm: Onlar gezegenimizi ve onun kırılgan ekosistemlerini mahvediyor, toplumları telef ediyor ve sefalet döngüsünü kalıcı hale getiriyorlar.

Bunun sonucunda çok sayıda insanın gerek özel sektör gerek ise kamu kurumlarına karşı güveni kalmıyor. Bu gibi uygulamalar, sadece ahlaki anlamda yanlış olmakla kalmıyor ama aynı zamanda şirketlere de zarar veriyor.

Şirketlerin yozlaşmaya çok güçlü bir şekilde karşı durarak ve daha iyi bir dünya için kulis faaliyetleri yürüterek tüm gezegende iyi yönetimin baş savunucusu olması gerekir. Bizim fevkalade güçlü ve sağlıklı toplumlar kurmak ve onları desteklemek için savaşıyor olmamız şart.

Çünkü onların içinde yaşayacak olanlar bizim çalışanlarımız, bizim müşterilerimiz, bizim tedarikçilerimiz... Bugün baktığımızda Virgin bir hayli büyüdü. Yıllar içinde 400’den fazla şirket kurduk ve büyük şirketlerin bir fark yaratabilme yöntemleri hakkında oldukça deneyim kazandık.

Bunun bir yolu, büyük ölçeğinizden faydalanmaktır. Günümüzde çoğu büyük kuruluş, düzinelerce ülkede faaliyet gösteren binlerce küçük şirketten oluşan çok sayıda tedarik zincirini kontrol eder.

Daha sürdürülebilir hammaddelerden tutun da cinsiyet ayrımcılığıyla mücadeleye kadar bu zincirin tepesindeki yönetim takımının tercihleri, bütün bir sistemi yavaş yavaş geliştirebilir ve sıklıkla hükümetlerin yapabileceklerinden çok daha çabuk dönüştürebilir.

Benim önemli bir ders aldığım, çok faydalı bir örnek de birkaç yıl önce Wal-Mart’ın daha fazla enerji tasarruflu kompakt floresan ampulleri tedarik etmek ve satmak yönünde aldığı kritik kararıydı. Bu karardan tedarikçileri elbette hiç hoşnut kalmamıştı.

Ancak ona uymuşlar ve aylar içerisinde üretimlerinde değişikliklere gitmişlerdi. Bir kıyaslama yapmak gerekirse, Avrupalı yasa yapıcıların verimsiz ampullerin üretimlerinin aşamalı olarak azaltılması kararında uzlaşmaları için yıllar geçmesi gerekmişti. Etkili çevreci düzenlemeler kesinlikle gerekli, ancak bu konuda liderliği büyük şirketler yapabilir.

Doğruluğuna inandığınız şeylerin yanında yer almak aynı zamanda inovasyonların ve önemli iş fırsatlarının da önünü açabilir. Safaricom ile Vodafone’un mobil bir ödeme ve bankacılık sistemi olan M-Pesa ile Kenya ve Tanzanya’da nasıl muhteşem bir başarıya imza attıklarına bir bakın.

Eskiden finansal kurumlara yok denilebilecek kadar erişimi olan insanlara şubesiz bankacılık hizmeti sunan bu sistem, milyonların önüne yepyeni fırsat kapıları açarak hem ekonomik büyümenin artırılmasının hem de sefaletin azaltılmasının ardında çok önemli bir itici motor görevi görüyor.

İşte büyük şirketlerin yapabilecekleri böylesine muhteşem işler var. Birkaç yıl önce iklim değişikliğiyle ilgili pazarlanabilir çözümleri tanımlamak ve ölçek-lendirmek için Carbon War Room adında bir girişim başlatmıştık.

CWR ekibi, daha enerji tasarruflu teknolojilere ve deniz nakliyatı gemilerine geçilmesi durumunda, global deniz nakliyatı endüstrisinin yılda 70 milyar dolara kadar tasarruf edebileceğinin ve karbon salımları ile diğer çevreye zararlı atıkların yüzde 30 oranında düşürülebileceğinin farkındaydı.

Ardından bu ekip, gemileri daha verimli kılmanın önündeki düzenleyici ve sistematik engelleri ortadan kaldırmak için bu endüstrinin en büyük oyuncularından, hükümetlerden ve STK’lardan bazılarıyla birlikte çalışmaya başladı. Sonuç, bugüne kadar sera gazı salımlarından 4 milyon tondan fazla tasarruf edildi ve halen önümüzde çok daha büyük bir potansiyel var.

İnsan hakları, cinsiyet eşitliği, hukukun ve şeffaflığın egemenliği, kararlı iklim eylemleri, işte bunlar büyük şirketlerin gerçekten birer dönüşüm yaratabilecekleri alanlardan sadece birkaçı. Peki tüm bunların küçük girişimciler için anlamı ne?

Uzun vadede değer veya amaç odaklı girişimcilerin, global pazaryerinde başarılı olma şansı çok artacak. Düzenleyiciler her yerde kuralları sıkılaştırdıkça ve tüketiciler de daha sürdürülebilir ürünler ve hizmetler talep ettikçe, global markalar kendi paylarına düşeni yapmak için kâr etmenin dışında insanlara ve gezegene değer verdiklerini ispatlayabilen tedarikçiler ve ortaklar bulma arayışına girecek.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz