Şu an okumakta olduğunuz derginin Capital arşivinin en değerli, tarihi önem taşıyan nüshalarından biri olduğunu düşünüyorum. Tüm çalışma arkadaşlarım 100 yılda 1 yaşanabilecek bu salgının ekonomik fotoğrafını çekebilmek, yansımalarını tam olarak ortaya koyabilmek için canla başla çalışıyor. Her biri iş dünyası temsilcileriyle her gün saatlerce telefonda görüşüyor, yazışıyor. IMF, Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşların Ernst&Young, McKinsey, PWC gibi önde gelen danışmanlık şirketlerinin açıklamalarını, raporlarını takip ediyorlar. Salgın hepimizin içindeki aktif gazetecilik heyecanını adeta tutuşturmuş durumda.
Alman Capital’i geçtiğimiz ay çok çarpıcı bir kapak tasarımıyla çıktı. Hastane beyazı bir kapak üzerine sarı bir post-it’e “Korona’ya söyleyecek sözümüz yok” manşetini kullandı. Biz de bu dönemde sağlığın önemine vurgu yapmak için kapağımızın zeminini beyaz seçtik. Türkiye gibi dinamik bir ekonomide ise hem iş dünyasının hem de biz gazetecilerin söyleyecek sözü her zaman var. Salgının hayatımızdan yavaş yavaş çıkmaya başladığı andan itibaren ekonomi gündemin bir numaralı konusu olacak. Ekranlardaki doktorlar yerlerini ekonomistlere, iş insanlarına bırakacak. Sadece ekonomide değil çalışma alışkanlıklarından eğitime toplumsal hayatın her noktasında yeni bir düzen filizlenmeye, beyaz sayfalar açılmaya başlanacak. O nedenle biz de Türk iş dünyasının lider şirketlerinin korona günlerinde geleceğe yönelik çözümler üretmek üzere hazırladığı finansal ve operasyonel senaryoları araştırdık ve “kapağımıza taşıdık. “Çok Senaryolu Zor Dönem” başlıklı bu araştırmanın (sayfa 62) diğer iş insanlarına ve şirketlere de ışık tutacağını ümit ediyoruz.
IMF’ye göre 2009’daki resesyonda yüzde 0,1 küçülen dünya ekonomisi bu yıl yüzde 3 küçülecek. Türkiye, 2009’da yüzde 4,7 küçülme yaşamıştı. IMF, 2020’de ise Türkiye’nin yüzde 5 küçüleceğini öngörüyor. Ancak 2009 resesyonunu anımsayanlar ve o günkü koşulları bugünle kıyaslayabilenler küçülmenin boyutunun çok daha fazla olabileceği kaygısını taşıyor. Endişeleri yersiz de değil ancak iyi senaryo gerçekleşir ve salgın haziran ayı başına dek kontrol altına alınırsa biz Türkiye ekonomisinin şu ana dek aldığı darbeyi 1,5-2 yıllık bir süre içinde büyük oranda telafi edebileceği yönündeki umudumuzu koruyoruz.
Korona salgının 36 sektörde son 1 ayda yarattığı kayıpların bilançosunu “Büyük Hasar” başlıklı haberimizde (sayfa 50) ayrıntılı olarak inceleyebilirsiniz. Bu hasara şirketlerin dayanma gücü 1 ila 6 ay arasında değişiyor. Bu noktada da hükümetin ekonomiye, finansal piyasalara ilişkin alacağı kararlar ve vereceği desteklerin kritik önem taşıdığı ortaya çıkıyor.
Uzun lafın kısası bu ay Capital’de ilgiyle okuyacağınızı ümit ederek hazırladığımız çok sayıda söyleşi, haber ve araştırma var. Gecesini gündüzüne katarak bu yazılara imza atan, dergimize emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma içten bir teşekkürü borç biliyorum.
Sağlıkla kalın,
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?