Kaplumbağalar ve girişimciler

Geçtiğimiz günlerde ünlü girişimci Richard Branson'un bir yazısını okudum. British Virgin Adaları'ndaki bir yatırımını ziyarete gittiğinde, Necker Adası'nda kaplumbağalar ve yuvalarıyla karşılaşır. Bu nadir görünen bir andır. Çünkü hayatı boyunca ilk defa bu kadar çok kaplumbağa yuvası görmüştür.

Orada kaplumbağalarla ilgili gerçekleri dinlemiş, ilginç yaşam evrelerinin öykülerine tanıklık etmişti. Kaplumbağalar, nereye giderlerse gitsinler aradan yıllar geçse bile yine yuvalarına dönüyordu. Sayıları azaldıkça ve kumsallar insanlarla doldukça, onlar da yeni yuvalar buluyordu. Dinledikleri gerçekten ilginçti ve girişimcilerle ortak özellikler içeriyordu.

Branson, şu ortak özellikleri saptadı:
1- Yeni şirket için en tehlikeli dönem ilk kuruluş yıllarıdır. Kurucunun hedefi, hayatta kalabilmektir. Kaplumbağa yavruları da aynı gerçekle yüz yüzedir. Binlerce kaplumbağa yavrusundan biri ergenlik çağına ulaşabilir.

Hatta yüzde 20'si, kendilerinde yuvadan çıkacak gücü bile bulamaz.
2- Kaplumbağaları bekleyen ciddi tehlikeler vardır: Kuşlar, yengeçler ve balıklar. Şirketleri ise ilk yıllarda nakit akışı, reklam, eleman alımı ve ürün sunumu gibi riskler bekler.

3- Kaplumbağalar, okyanusa ulaşma ve hayatta kalma çabalarında genellikle yardım almaz. Kendi başlarına hayatta kalırlar. Şirketlerde ise danışmanlardan girişim kredilerine kadar çok sayıda hayatı kolaylaştırıcı rehber vardır. Ancak, buna rağmen başarıya ulaşma büyük ölçüde girişimcinin elindedir.

4- Kaplumbağalar büyüdükçe sırtlarındaki kabul sertleşir ve dış saldırılara karşı daha dayanıklı hale gelir. Ancak zayıf kalan korunaklı alt kısımları nedeniyle kendilerini tam olarak korunaklı hissetmezler. Şirketler de büyüdükçe, deneyim ve sermaye birikimi dolayısıyla daha dayanıklı hale gelir.

5- Şirketler başlangıç aşamasını atlatırsa ayakta kalma şansları artar. Değişerek yollarına devam eden şirketler 800, hatta 1000 yaşına bile ulaşılabilir. Kaplumbağalar ise en zor dönemleri atlattıkları takdirde 80 yaşına kadar yaşayabilir.