Doğru karar yanlış açıklamalardan zarar gördü

2.01.2017 16:50:210
Paylaş Tweet Paylaş
Doğru karar yanlış açıklamalardan zarar gördü
Merkez Bankası, ekim ayı toplantısında temkinli davranarak faizleri değiştirmedi. Para Piyasası Kurulu, gecelik faizleri yüzde 7,25-8,25 bandında, haftalık fonlama faizini ise yüzde 7,5 düzeyinde tuttu. Yapılan açıklamada ön plana çıkan olumsuz mesaj, ekonomik faaliyetteki yavaşlamanın teyit edilmesiydi. Bunun doğal sonucu olan enflasyondaki düşüş trendi ise olumlu mesajdı. Piyasa ekonomistlerinin çoğu, TCMB’nin, ekonomik gerekçelerden ziyade siyasi durum nedeniyle ekimde de faiz indireceğini tahmin ediyordu. TCMB ise faizleri sabit tutarak piyasaya önemli bir kredibilite mesajı verme şansına sahipti. Ancak TCMB açıklaması öncesinde yapılan siyasi açıklamalar, TCMB’nin bağımsız ve objektif karar alma sürecine yine gölge düşürdü. Darbe şokunun geride kalmasıyla tüketimde 4’üncü çeyrekte kısmi bir iyileşme olacak ama ekonomi için daha önemli olan özel yatırımlar, jeopolitik ve hukuki riskler devam ettiği sürece ertelenecek. Kısa vadede yabancı doğrudan yatırımın artması bir yana enerjiden sigortaya çıkmak isteyenler var. Uzun vadede ise istikrarlı bir yatırım ortamı sağlamak için ciddi ve tutarlı adımlar atılırsa Türkiye’nin demografik yapısı her zaman yatırım çekebilir.

HİSSE SENETLERİ HEP DÜŞÜK MÜ KALACAK?
Borsa İstanbul’da ortalama Fiyat/Kazanç oranı 8 iken, gelişmekte olan ülkelerde ortalama 12, gelişmiş ülkelerde 15’tir. Yani Türk şirketlerinin piyasa değeri beklenen kârlarına göre benzer gelişmekte olan ülke şirketlerine nazaran yüzde 35 daha ucuz işlem görüyor. ABD, Avrupa ve Japonya gibi gelişmiş ülkelere göre ise yaklaşık yarı yarıya ucuz halde. Değerleme olarak problemli Rusya’ya yaklaşmamız, sermaye piyasalarına yönelik daha etkili bir reform ihtiyacını gösteriyor.

TASARRUFLAR PİYASAYA NASIL ÇEKİLEBİLİR?
Borsada halka açık hisselerin yüzde 62’si yabancılarda bulunuyor. Bunun sebebi, yabancıların Türkiye’yi çok sevmesi değil yerli yatırımcının az olmasıdır. Basiretli ve rekabetçi varlık yönetim uygulamalarıyla Borsa İstanbul’da yerli yatırımcı oranı artabilir. Borsada şirket değerleri halka arzları özendirecek seviyeye geldiğinde, şirketlerin özkaynak ile finansman imkanı artacak ve böylece ekonomik büyüme yeni bir dinamizm kazanacak. Fiyat/Kazanç oranı Türkiye’nin iki katı olan Hindistan güzel bir örnektir. Bireysel emeklilikte 1 Ocak 2017’de otomatik katılımla yeni bir aşamaya geçilecek. 45 yaşından genç tüm çalışanlar ilk iki ay zorunlu sonrasında çıkma seçeneğiyle brüt maaşlarının yüzde 3’ünü tasarruf etmeye başlayacak. Bu sistemde 10 yılda 90 milyar TL birikeceği tahmin ediliyor. Benzer örneklerden İşsizlik Fonu’nda, çalışandan yüzde 1, işverenden yüzde 2 ve devletten yüzde 1 olmak üzere her ay yüzde 4 tasarruf edilerek 2002’den bugüne 100 milyar TL birikti. Gönüllü bir tasarruf sistemi olan Bireysel Emeklilik Sistemi’nde ise aynı sürede 6,5 milyon kişi 50 milyar TL biriktirmeyi başardı. Ancak İşsizlik Fonu’nun borsaya katılımı sıfır; BES’te basiretli yönetim eksiklikleri nedeniyle hisse alokasyonu yüzde 13’te kaldı. Şu günlerde Hazine ve SPK’nın yatırım sektörünün görüşlerini alarak şekil vermeye çalıştığı otomatik katılım sistemi doğru yapıyla Türkiye’de sermaye piyasasının gelişimine eksik olan ivmeyi katabilir. Bu nedenle konu aceleye getirilmeden, örnek uluslararası uygulamalar dikkatle incelenmeli, Türkiye’deki doğru ve yanlış uygulamalardan dersler çıkarılarak ilerlenmeli. Otomatik katılım fon yapısı modüler olmalı, daha sonra kurulacak çeşitli sosyal güvenlik fonlarının hızla aynı yapıya entegre olmasına olanak tanımalıdır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz