Korona virüsü ve piyasalar

13.04.2020 16:02:000
Paylaş Tweet Paylaş
Korona virüsü ve piyasalar

Çin’de hızla yayılan korona virüs riski tüm dünyada endişe yaratıyor. Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olan Çin’in yavaşlaması kaçınılmaz gözüküyor. Bunun dünya ekonomileri açısından en önemli sonucu, emtia fiyatlarının düşmesi olacaktır. Nitekim petrol fiyatlarında bir miktar düşüş başladı. Bu durum büyük ölçüde emtia ithalatçısı olan Türkiye’nin ithalatı ve cari dengesi açısından olumlu gözüküyor.

Diğer yandan Çin’deki riskin yayılması, küresel yatırımcıları ürkütüp sermaye akışlarını yavaşlatabilir. Türkiye bundan olumsuz etkilenebilir. Ancak, cari dengesi birkaç yıl önceye göre daha dengede olan Türkiye’ye sermaye kanalıyla olumsuz etki sınırlı kalabilir. Gerek doğrudan gerekse sermaye piyasaları kanalıyla yabancı sermayenin Türkiye’yi eskisi kadar tercih etmemesinin çok daha temel nedenleri bulunuyor.

Üçüncü ve en korkulması gereken etki ise virüsün Türkiye’ye sıçraması durumunda olabilir. Bu tür hastalıkların etkisi geçici olsa bile risk algısı seyahat kararlarını kısa vadede çok etkileyebiliyor. Önemli bir turizm ülkesi olan Türkiye için en önemli risk olarak olası turizm etkilerini görmekteyiz.

YATIRIM ARACI OLARAK ALTIN

Modern para birimlerinin arkasında merkez bankaları bulunur. Ülkenin ekonomik durumuna göre merkez bankası paranın değerini korumak için belli bir faiz öder. Bunlara itibari para anlamında fiat para denir.

Tarihsel ve doğal bir para birimi olarak altın, arkasında bir merkez bankası olmaması ve belli bir faiz ödememesi nedeniyle modern para birimlerinden farklıdır. Buna rağmen hala tüm dünyada kabül görmesini ise şu gerekçeye bağlayabiliriz: Modern finans sisteminin çöktüğü bir senaryoda servetini koruyabilmek.

Dünyada pek çok para birimi ve finansal sistem var ve hepsinin birlikte çökme ihtimali istatistiksel olarak sıfıra yakın olmasına rağmen 1929 veya 2008 küresel ekonomik krizleri gösterdi ki bu uç senaryolar bile gerçekleşebiliyor ve de sonuçları çok ağır oluyor. Finans felsefesi literatürüne önemli katkılar yapan Nassim Taleb, bu tür olayları “siyah kuğu” olarak adlandırıyor. 

Bir aydır yaşadığımız korona virüsü salgını, tüm dünyada “siyah kuğu” riskini gündeme getirince altına ciddi talep geldi.

Türk yatırımcı için altının başka anlamları da var: 1950-2000 yıllarında yüksek enflasyon ve Lira’daki hızlı değer kaybına karşı, mali sisteme güvenmeyen insanımız altını sığınacak bir liman olarak gördü. Ev kadınları ile bankalara güvenmeyen veya faiz istemeyen insanımız için bu tercih kâr etmekten ziyade tasarrufunu korumaya yöneliktir. Buna yönelik çözümleri finans piyasalarımız üretmeye çalışıyor.  

Profesyonel yönetilen portföylere altın almanın ise iki nedeni olabilir: Değeri yükselecek beklentisiyle veya yatırımcının kendisini güvende hissetmesi için bir sigorta olarak. Her iki gerekçe bu yıl bizce de geçerli ve portföylerde yüzde 10-20 altın bulundurmayı öneriyoruz. Önermediğimiz davranış ise bütün parayı altına koyup kendini güvene aldığını sanmaktır.

Portföy teorisi açısından çok uzun vadede altın, gümüş ve elmasın reel dolar getirisi düşük; oynaklığı (riski) görece yüksektir ve enflasyona karşı da mükemmel bir koruma sağlamamıştır. Buna mukabil, finansal varlıklarla düşük korelasyonu nedeniyle altın dengeli portföylerde riski dağıtma anlamında olumlu katkı yapabilir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz