Soru: Costa Rica’da bir sağlık ve zindelik merkezi açmaya çalışıyorum. Günlük yaşantınızda stresle nasıl başa çıkıyorsunuz? Girişimcilere sunabileceğiniz tek bir kişisel tavsiyeniz olsaydı, o ne olurdu? Tammy Gnaden CEVAP: 50 yıl önce ilk işimi kurduğumdan bu yana kendimi içinde bulduğum stresli vakaların sayısını ben bile unuttum. Virgin’in ilk yıllarında birkaç kez dükkanı kapatma tehlikesiyle burun buruna gelmiştik ve o dönemden bu yana sanki asla bitmeyecekmiş gibi görünen bir meydan okumalar silsilesiyle karşılaşıp duruyoruz. Kendimizi baskı altındaymış gibi hissettiğimiz durumlar kesinlikle bir hayli motive edici olabilir. Ancak gereğinden fazla baskı ise hem duygusal hem de fiziksel anlamda zarar verebilir. Ben şahsen stresle başa çıkmanın en iyi yolunun kusursuz bir iş-yaşam dengesi kurmaktan geçtiğini öğrendim. İşverenler köhnemiş kurumsal alışkanlıkları değiştirmenin yollarını aradıkça ve böylece çalışanlarının dikkatlerinin dağılmamasının neredeyse imkansız olduğu bir dünyada onların yaptıkları işe odaklanmalarını sağlamaya çalıştıkça, iş yerinde kendini iyi hissetmek de bir süredir üzerinde ısrarla durulan bir konu haline geldi. Aslında biz de bu yüzden geçenlerde sırf bu konuyu tartışmak için neşeli ve enteresan bir kurum olan Virgin Disruptors’a (Virgin Bozucuları) ev sahipliği yapmıştık. Bazı insanlara göre mükemmel bir iş-yaşam dengesi kurmak sıkı bir programa harfiyen uymakla başarılabilir: Yemek, uyumak, egzersiz yapmak ve tekrar aynılarını yapmak… Ancak benim böylesine önceden belirlenmiş bir programım asla olmadı, çünkü ben girişimciler için cevabın esneklik olduğuna inanıyorum. Yarının sizi nereye savuracağını asla bilemezsiniz. Ortaya bir anda sizin planlarınızı allak bullak eden bir meydan okuma çıktığında, sizin onun önemini değerlendirebilecek ve kendi yapılması gereken işler listenizi ona uygun bir şekilde yeniden organize edebilecek durumda olmanız gerekir. Her ne kadar bütün girişimcilerin aynı anda birden fazla işi yapabilecek kapasitede olmaları gerekirse de sürekli olarak odak değiştirmek pek de verimli olmaz. Ben öncelikleri belirlemek ve kendime odaklanacağım bir alan yaratmak için bitirmiş olmam gereken işlerin ve onların ne zamana kadar bitirilmesi gerektiğini gösteren tarihleriyle birlikte bir listesini çıkarırım, sonra onları şirket üzerindeki olası etkileri temelinde organize ederim. İş yükünüzü önceliklendirdikten sonra artık onları ilgili insanlara havale etmenin vakti gelmiş demektir. Eğer kendi şirketinizi tek başınıza kuruyorsanız, o zaman hesapların tutulmasından ürün tasarımına kadar çok sayıda işi sizin yapıyor olmanız gerekecektir ve bu arada büyük resimle ilgili sorunlar hakkında düşünmeye de zaman ayırmak zorundasınızdır. Bu çok büyük bir baskı demektir. İşte tam da burada eğlenceli olmanın önemi ortaya çıkar. Kendinizi yenilenmiş ve önünüze çıkabilecek tüm meydan okumalara karşı hazır hissedebilmeniz için oyun oynamaya zaman ayırmanız gerekir. Sizi mutlu eden şeylere zaman ayırmak pozitif bir tutum sergilemenizi sağlar ve içinden çıkılmazmış gibi görünen meydan okumalara kolaylıkla çözümler üretmenize yardımcı olur. Şirketinizi kurduğunuz ilk günlerde kendinize veya şirketinizin geleceği hakkında düşünmeye zaman ayırmanın imkansızmış gibi göründüğü doğrudur, ancak unutmayın: Deponuz tam dolu değilse fazla uzağa gidemezsiniz. Özellikle sabahları kendinizi rahatlatmaya öncelik tanıyın. Ben artık uyanır uyanmaz doğrudan çalışmaya başlamanın hiç de iyi bir fikir olmadığını öğrenmiş durumdayım, bu yüzden sabahlarımı biraz jimnastik yapmaya ve aileme adıyorum.
KENDİNİZİ EĞLENDİRMEYİ SAKIN UNUTMAYIN
Aşağıdakileri yaparak kendinizi eğlendirmeye vakit ayırmayı unutmayın: ESNEK OLMAK: Sabit bir programa riayet etmek iyidir, ancak takviminizin karşınıza çıkabilecek yeni sorunlarla ilgilenmenize olanak verecek kadar esnek olmasını sağlayın. PROAKTİF OLMAK: Günlük programınızda eğlenceye zaman ayırın ve ona bağlı kalın. Onu bir öncelik haline getirin. GERÇEKÇİ OLMAK: Mümkün olduğunca sorumlulukları dağıtmaktan çekinmeyin ki çalışanlarınız kendilerini geliştirebilecek fırsat bulsunlar ve siz de kendinize yeniden şarj olacak vakit ayırabilesiniz.
DESTEĞE İHTİYAÇ VAR
Dünyanın bugüne kadar görüp görebileceği en yetenekli girişimciler kuşağı şimdi zincirlerinden kurtulmayı bekliyor. Dünyanın en önemli sorunlarını çözebilecek ve sürekli büyüyerek statükoya meydan okuyabilecek insanların, tüm başarabileceklerinin rüyasını gördüklerine ve onları gerçekleştirmeye can attıklarına hiç şüphem yok. Ancak tomurcuklanma aşamasındaki bu iş insanlarının kendi yeteneklerini birer başarı hikayesine dönüştürmeleri için sadece arkadaşlar, aile ve deneyimli girişimcilerden değil, aynı zamanda hükümetlerden de bir parça himaye ve destek görmeleri gerekiyor. Dünyanın dört bir yanındaki genç girişimcilerle konuşma imkanı bulduğum çeşitli etkinliklere katılmak için seyahat etmeye çok fazla zaman harcarım. Buralarda bana sıklıkla Virgin’in başardığı gibi bir markayla ortaya çıkabilmek için nasıl bir lansman yapılması gerektiği sorusu sorulur. Ben insanların yaşamlarında pozitif bir fark yaratabilecek parlak bir fikre sahip herkesi daima teşvik ederim. Ancak tomurcuklanma aşamasındaki girişimciler, kendi şirketleri bekleneni veremediğinde, borçla veya güçlüklerle geçen yıllarını riske attıklarında, bu onları çok önemli ilk adımları atmaktan kesinlikle alıkoyar. İşte tam da bu noktada hükümetlerin sunacağı destek, yaşamsal önem taşır. Ekonomi üzerinde enerjik bir girişimci topluluğunun yaratacağı etkinin değerine asla bir fiyat biçemezsiniz. Yeni şirketler kurulurken, istihdam yaratılır ve ortaya topluluklar çıkar. Silicon Valley ve Londra’daki Silicon Roundabout gibi meşhur şirketlerin yerleşkelerinde bu durum son derece barizdir. Ancak yeni kurulmuş ilginç teknoloji şirketlerinden yepyeni şirketlerin, gelişmelerin, mağazaların ve restoranların filizlendiği Birmingham, Manchester ve Leeds gibi bazı İngiliz şehirlerinde bunun daha küçük bir ölçekte yaşandığını da görebilirsiniz. Kısmen de olsa, İngiliz hükümeti bugüne kadar 27 bin şirketin 140 milyon Pound’dan fazla kredi almasını sağlayan Start-Up Kredileri adında bir girişim başlatmış olduğundan, bu gibi alanlar büyük bir hızla gelişiyor. Tıpkı çok sayıdaki iyi fikir gibi o da başlangıçta çok küçüktü ama sonrasında hızla büyüdü. Bu girişimin bir ortağı olarak Virgin Startup, 600’e yakın girişimcinin kredilere ve akıl hocalığına erişimini sağladı. Kredilerle birlikte akıl hocalığı da sunmak muhteşem bir başlangıç, ancak bunu yapabilecek hükümet sayısı aslında çok ama çok daha fazla. Destek olmanın bir yolu da küçük yerel şirketlerle yapılan sözleşme sayısını artırmaktan geçer. Eğer hükümetlerin ve büyük şirketlerin harcamalar aracılığıyla yeni kurulmuş teknoloji şirketlerini destekleyecek politikaları olursa, o zaman onlara devasa bir yardımda bulunmuş olurlar. Hükümetler açısından bir başka kolay zafer ise girişimcilik hakkında ilgi uyandıran ve merak yaratan etkinlikleri destekleyerek potansiyel şirket kurucularına yardımcı olmakla kazanılabilir. Bu ise bizim Virgin Disruptors serilerimizde yaptığımız gibi münazaralar aracılığıyla tartışmaları teşvik etmekten, Virgin Media Business’in Zenginliğe Zıplayış adlı yarışması benzeri müsabakalar aracılığıyla yeni teknoloji şirketi fikirlerini desteklemeye kadar uzanan çeşitli şekillerde olabilir. Yeni kurulmuş teknoloji şirketlerine yönelik bir sonraki adım ise onlara mağazalar ve paylaşılan ofis alanları sunmak olabilir. Makul fiyatlı merkezi ofisler, kolay ulaşım ve güçlü bir bağlanabilirlik, yeni kurulmuş şirketlerin işine yarayabilecek fırsatlardır. Yeni kurulmuş teknoloji şirketlerinin aynı zamanda yeni pazarlara doğru da büyüyebilmeleri gerekir. Her şeyin iç içe geçtiği bir çağda hükümetler artık bir yandan ticari misyonların organize edilmesine ve yeni ortaklıklar kurulmasına öncelik verirken, diğer yandan da deneyimsiz girişimcilerin de oyuna dahil olmalarını sağlayacak fırsatlar sunmak zorunda. Girişimciler yeni pazarlarda son derece değerli uzmanlıklar kazanacak, yeni beceriler öğrenecek ve kendi şirketlerini yurtdışına da taşıma imkanına sahip olabileceklerinden böylesi bir yaklaşım fevkalade üretken olabilir. Ben halen seyahat ederken farklı fikirlerden ve kültürlerden yepyeni şeyler öğreniyorum, hükümetlerin de bunu mümkün olduğunca fazla teşvik etmesi gerekir. Eğer hükümetler bu hizmetleri sunar ama hiç kimse onlardan haberdar olmazsa, o zaman onların hiçbiri hiçbir işe yaramaz. Bu yüzden hükümet görevlilerinin bu gibi hizmetlerden faydalanacak tomurcuklanma aşamasındaki girişimcilerin işe başlamak için nerelere başvuracaklarını ve neler yapacaklarını çok iyi bilmelerini sağlamaları gerekir. Belki o zaman girişimcilerin ihtiyaç duydukları desteği aldıkları büyüyen ekonomi ve topluluk örnekleri artabilir.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?