Türkiye hangi çözümü seçecek

18.10.2018 12:04:000
Paylaş Tweet Paylaş
Türkiye hangi çözümü seçecek

Son 5 yıldır döviz kurlarında hızlı yükselişlere şahit olduk. Ancak geçtiğimiz ay yaşadığımız gibi sert bir yükselişi uzun yıllardır yaşamamıştık. Geçtiğimiz ay, Türkiye tarihindeki en büyük döviz kuru şoklarından birini yaşadı, ben ise 1994 ve 2001’in ardından şahsi tarihimin üçüncü büyük döviz şokunu gördüm. 1994 krizinde 24 yaşında yüksek lisans öğrencisi bir akademisyendim, 2001’de ise 31 yaşında Türkiye’nin lider ekonomi dergisi Capital’in haber müdürüydüm. Her iki krizin de hem rakamlara yansımasını hem sosyal sonuçlarını yakından takip edip gözlemleme imkanım oldu. Bu krizlerde enflasyonun nasıl sıçradığına, ekonominin aniden nasıl küçüldüğüne ve işsizlik rakamlarının yükselişine şahitlik ettik tüm toplum olarak… Konjonktür sayfalarımızın yazarı, Ekonomist Dergisi Yazıişleri Müdürü Dr. Orhan Karaca’yla yaşıt sayılırız. Kendisi bu konuyu Türkiye’de en iyi analiz edebilecek iktisatçılardan biri. Kurban Bayramı nedeniyle Capital’i baskıya bayram öncesinde hazırlamak zorunda olmamıza rağmen bu karışık piyasa ortamında dahi gelişmelerin çok da gerisinde kalmayacak bir analiz yaptı. Konjonktür sayfalarında birlikte yaşadığımız 1994 ve 2001 krizlerini ortaya koydu. Mutlaka okumalısınız. Döviz kurlarındaki şok yükseliş ve krizler, Türkiye ekonomisinin ithalata bağımlılığı yüksek olması nedeniyle enflasyonda yükselişle sonuçlanıyor ve ekonomiyi küçültüyor. Önlemler alınamazsa işten çıkarmalar ve iflaslar çoğalıyor. Bu krizde şirketlerin bankalardan aldığı, bankaların da yurt dışından borçlandığı döviz borçlarının TL cinsinden karşılığının artması ayrıca düşündürücü. Tüm iş dünyası dört gözle eylül ayında açıklanacak olan ekonomik programın teknik detaylarını bekliyor. Prof. Dr. Korkut Boratav, yaşananları 1997’deki Asya krizine benzeterek Türkiye’nin bankacılık krizinin önüne geçebilmek için IMF ile anlaşıp kemer sıkma politikası uygulaması gerektiğini savunuyor. Yazarımız Ata Portföy Genel Müdürü Mehmet Gerz ise Asya krizini yaşayan Tayland, Endonezya ve Filipinler IMF programı uygularken Malezya’nın üretim, yatırım ve ihracata ağırlık vererek bu krizi kısa sürede aşmayı başardığına dikkat çekiyor. Bir başka çözüm seçeneğine işaret ediyor. Faizleri nispeten düşük tutup kamu yatırımlarına ağırlık veren bu modelin Malezya sermaye piyasalarını ve katılım bankacılığını geliştirdiğini anlatıyor. Türkiye’de hükümetin hangi çözüm seçeneğine yöneleceğini muhtemelen eylül ayında açıklanan programın teknik detaylarıyla birlikte anlamış olacağız. İyi okumalar diliyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz