15 Temmuz Cuma akşamı UNESCO Dünya Mirası
Komitesi 40’ıncı oturumuna katılan yabancı
misafirler, gazeteciler ve Demet Sabancı Çetindoğan
gibi Türk iş dünyasının önde gelen isimlerinin bulunduğu
bir toplantıdaydım. Gazeteci arkadaşlarımdan biri
Twitter’da Boğaziçi Köprüsü’nde tankların trafiği durduğu
yönünde haberler yayınladığını söyledi. Meslektaşlarım
arasında “21’inci yüzyılın Türkiye’sinde darbe falan olmaz”
yorumları yapanlar oldu. Ardından saat 22:15 gibi Maçka’daki
St Regis Otel’deki toplantıdan ayrıldım ve Ataköy’deki evime
tam 3,5 saatte ve arabamı Yenibosna’da bir sokağa park
ederek ve 3 kilometre kadar yürüyerek ancak ulaşabildim.
Neyse ki halkın da direnişi ve tepkisi sonrasında bu
girişim başarısız oldu… Tüm Türkiye büyük bir felaketi
atlattı. Bu olaydan sonra devlet kadrolarında inanılmaz bir
operasyon başladı. Anladık ki geçtiğimiz 10 yılda FETÖ adı
verilen terör örgütünün yapılanması askeri okullara giriş
sınavlarında, kamuya giriş sınavlarında belki de üniversite
giriş sınavlarında çocuklarımızın, iş arayan gençlerimizin
hakkı yenilmiş. Sınav soruları, sınav komisyonları adeta ele
geçirilmiş.
Bu olayın arkasındaki 100-200 yıllık tarihi dinamikleri
ve Batı’nın bu coğrafyaya bakışını daha iyi kavrayabilmek
için New York Times’ın en iyi satan kitaplarından biri olan
“Yeni Dünya Düzeni”ni okumaya başladım. Kitabın yazarı
ABD’de birçok başkana dış siyaset danışmanlığı yapan, 1973
Nobel Barış Ödülü sahibi ünlü siyasetçi Henry Kissinger.
Kitabın tamamı ilginç. Ancak özellikle İslamcılık ve Ortadoğu”
ile “ABD ve İran” bölümleri özellikle okunmaya değer.
“Osmanlı İmparatorluğu: Avrupa’nın Hasta Adamı” başlığı
ise kuşkusuz sizin de en fazla ilginizi çeken bölüm olacak.
Kissinger’e göre tarihin büyük bölümü boyunca uygarlıklar
kendi düzen kavramlarını tanımladı. Günümüzde
uluslararası sorunlar küresel boyutta yaşanıyor ve ülkeler
dünyanın farklı bölgelerindeki politik olaylara neredeyse
anında müdahil oluyor. Buna rağmen pek çok konuda
önemli oyuncular arasında fikir birliği sağlanamıyor. Bu
nedenle gerilim tırmanmaya devam ediyor.
Ben bu yeni gerilimli dünya düzeninde Türkiye’nin en
çok ihtiyacı olan şeyin daha fazla demokrasi, siyasal hak ve
sivil özgürlük olduğunu düşünüyorum. Çünkü demokratik
ve temiz bir toplum daha hızlı ekonomik büyüme ve daha
fazla refah demek.
İyi okumalar diliyorum,
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?