Pazarlama

Soysal Danışmanlık tarafından Londra’da düzenlenen Liderler Zirvesi LİDKO10’da konuşan Portland Design kurucusu İbrahim İbrahim, “C-Generation” (Communication/İletişim Kuşağı) ile iletişim kuramayanların yaşama şansı olmayacağını anlattı ve şu noktalara dikkat çekti: 
• İletişim kuşağı, öğrenmek ve eğlenmek istiyor. 
• Ürünlerin öykülerine ve deneyimlerine önem veriyor. 
• Rahat ve kolay bir alışveriş ortamı bekliyor. 
• Mobil uygulamalar kullanıyor. 
• Özel çözümler ve deneyimler sunulmasından hoşlanıyor. 
• Her an ve her yerde kolayca alışveriş yapabilmek istiyor. 
• Teknoloji ve tasarıma önem veren markaları seviyor. 
• Anlam arıyor ve bunu tüketimde de talep ediyor. 
• Büyümek için ekip çalışması gerekiyor 
LİDKO10’un konuşmacılarından, Venezuela Planlama Eski Bakanı, Harvard Üniversitesi Profesörü Prof. Ricardo Hausmann. Adam Smith’in 1776’da “Wealth of Nations” (ulusların zenginliği) kitabını yazdığında, en zengin ülkenin en fakir ülkeden 4 kat zengin olduğunu; bugün bu farkın 250 katı aştığını belirtti. Ülkeler arasındaki farkı, coğrafi konum, eğitim, sahip olunan kaynaklar, teknoloji gibi faktörlerle açıklamanın yetersiz olduğunu belirten ünlü profesör, başarının sırrını çeşitliliği kucaklamak ve birlikte çalışabilmek olarak tanımladı.

Hikayeler sosyal zekayı tetikler
Haziran ayında İstanbul Esma Sultan’da düzenlenen The Web Istanbul Konferansı, pazarlama, yönetim ve öykü anlatımı ilişkisine odaklandı. Konferansın açılış konuşmasını yapan Türk Telekom Grubu Bireysel Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Dehşan Ertürk, iş yaşamının değişen dinamikleri üzerinde durdu. Duygusal zekayı farkındalık, kendini yönetebilmek, motivasyon, empati gibi sosyal becerilerin bir bileşimi olarak tanımlayan Ertürk, “Hikayelerin sosyal zekayı ateşlediğine dikkat çekti. Kurumsal hayatın çalışanlardan teknik bilgi, zihinsel ve kavramsal beceri ve duygusal zeka beklediğini belirtti.” Yeni bir marka modeli gerekiyor The Web İstanbul Konferansı’nın ana konuşmacılarından birisi Steve Jobs’un marka stratejisti Peter Economides’ti, Teknolojinin insan davranışları üzerinde yarattığı dönüşümü anlatan ünlü stratejist, “Sosyal medya sadece medya ile alakalı değildir, iletişimin sağlıklı olması için zamanın ruhunu yakalayabilmek gerekir” dedi. Economides, marka yöneticilerine şu tavsiyelerde bulundu: “İçeriden dışarıya doğru bir marka yönetimi yapın. Tüketiciyi kahraman yapın. İnsanlara ilham verin ve onların konuşmaktan hoşlandığı şeylerden söz edin. Sürekli olarak anı yakalamaya çalışın.

İsveç nasıl başarılı oluyor?
İsveç, son yıllarda pazarlama dünyasının yükselen yıldızlarından biri. Volvo ve Ikea gibi İsveç kökenli markalar ve İsveçli reklam ajansları, uluslararası yarışmalarda bolca ödül kazanarak dikkat çekiyor. Geçen ay Swedish Institute tarafından düzenlenen bir program dahilinde Stockholm’da İsveç pazarlama endüstrisinin önemli isimleriyle görüşme imkanım oldu. Stockholm Üniversitesi’ndeki “Business School” programında, reklam ve PR dersleri veren Profesör Jacob Östberg, İsveç’i “Uluslararası kafa yapısına sahip ama küçük bir ülke” olarak tanımladı. “Biz azınlık olduğumuzu biliyoruz. Bu yüzden İngilizce öğreniyoruz ve dünyaya açılmaya çabalıyoruz” diyen Östberg, yaratıcılığa izin veren bir hoşgörü ortamı yaratmayı çok önemli bulduklarını vurguladı. İsveç’te eğitim, dayanışma, hoşgörü, şeffaflık ve birlikte çalışma kültürünün mükemmel bir bileşimi mevcut. Ülkede, devletin ücretsiz olarak sunduğu sağlam bir eğitim altyapısının yanı sıra Berghs School of Communication gibi güçlü eğitim kurumları var. Avrupa’nın en önemli iletişim okullarından biri olan Berghs’te, akademisyenler değil sadece sektörden gelen deneyimli hocalar ders veriyor. Öğrenciler, büyük markalar için çalışıyor ve yıl sonunda çarpıcı gösterilerle sunumlarını gerçekleştiriyor. Berghs School of Communication Uluslararası Programlar Direktörü Marco Ortolani’den aldığım bilgiye göre, 250 tam zamanlı, 90 “online” öğrencisi olan okul, ayrıca çeşitli özel ve kamu kuruluşlarından ve siyasi partilerden gelen yaklaşık 3 bin öğrenciye ders veriyor. Mezunların neredeyse tümü, yıl sonunda pazarlama ve iletişim sektörü içinde iş bulabiliyor.

Kadın girişimciye destek
Boyner Grup ve Uluslararası Finans Kurumu- IFC (World Bank Group) tarafından ortaklaşa hazırlanan “İyi İşler: Boyner Grup Tedarik Zinciri Kadın Girişimcileri Güçlendirme Programı”nı dikkatle izliyorum. Boyner Grup’un tedarik zincirinde yer alan kadın girişimcilerin güçlendirilmesi için tasarlanan eğitim ve gelişim programı dünyada bir ilk. Programı özel sektörden The Boston Consulting Group, TEB, Garanti Bankası ve Şekerbank; sivil toplumdan ise WE CONNECT ve KAGİDER destekliyor. Program sonunda, Boyner kadın girişimcilerin ihtiyaç duydukları alanlarda gelişmeleri, yeni beceri ve farklı kaynak yaratma yöntemlerini kullanarak işlerini büyütmeleri hedefleniyor. 

Dijital aktivizm
1970’li yılların tenis yıldızı İsveçli Björn Borg, 26 yaşında yarışmalara veda etti. Ancak onun adını taşıyan spor giyim markası Borg, efsanesini yaşatıyor. 1984’te erkek iç çamaşırı üreterek yola çıkan marka, bugün 4 bin noktada kadın ve erkek spor giyim tasarımları pazarlıyor. İsveç’te yaratılan Çin ve Türkiye’de üretilen tasarımlarla Adidas, Nike, Puma gibi markaların kulvarına giren kuruluş, yılda 150 milyon Euro ciro elde ediyor. Geçen ay Stockholm’daki ofisinde görüştüğüm Björn Borg Küresel Pazarlama Direktörü Jonas Lindberg Nyvang, yeni nesil tüketicilere erişmek için çarpıcı bir marka platformu kurduklarını anlattı. Nyvang, Björn Borg’un pazarlama çalışmalarını “dijital aktivizm” olarak tanımladı. Marka kendisine “İnsanların kendilerini daha aktif ve çekici hissetmelerine yardımcı olmak ve dünyada daha çok aşk olması için çalışmak” şeklinde bir misyon belirlemiş. Bu bağlamda, eşcinsel haklarını savunan ilanlar veriyor, dijital kampanyalarla geniş kitlelere “aşk” oyunları sunuyor. Örneğin 2015 Ocak ayında lanse ettiği “First Person Lover” isimli bilgisayar oyunu, 20 milyon kez izlenmiş. Aşkın tüm kötülükleri yendiği oyunu, İsveçli internet fenomeni PewDiePie, 13 dakika oynayınca bu markaya 4,5 milyon ekstra izlenme sağlamış.