TÜRK MOBİLYASININ ETİKET DEĞERİNİN ARTIRILMASI HEDEFLENİYOR
İHRACAT
ARTIŞI Mobilya sektörümüz, son 10 yılda yaklaşık 7 kat büyüdü. 120 ülkeye kendi
markalarımızla ihracat yapıyoruz. Cari açık vermeden ilerleyen mobilya
üreticilerimiz, 2016’da 2,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Mosder’in
(Mobilya Sanayicileri Derneği) yönetim kurulu
başkanı Nuri Öztaşkın ve genel sekreteri Abdullah Tuğlu’dan aldığım verilere
göre mobilya ihracatımız, ithalatımızın tam 4 katı büyüklüğe erişti.
UZAKLARDA PAZARLAMA “Furniture Made in Turkey” yani Türkiye
markalı mobilyanın etiketinin değerinin artması için özel sektör ve kamu elele
vermiş durumda. 2017’de yüzde 15 büyüme bekleyen Mosder yönetimi, uzak
pazarlara açılma hedefiyle üreticilerimizle birlikte yurt dışında yoğun
pazarlama ve tanıtım çalışmaları yürütüyor.
Marka şehirler
ANTAKYA GEÇMİŞİ
TEKNOLOJİYLE MODERNLEŞTİRİYOR
KAPSAMLI
ÖN HAZIRLIK Antakya, 5 yıllık süren tarihi ve kültürel araştırmalar sonucunda
örnek bir projeye imza attı. Antakya
Mobilyacılığını Geliştirme Projesi (ANMOGEP), tarihi yüzyıllar öncesine
uzanan Antakya mobilyasını bir dünya markası yapmak hedefiyle ilerliyor. Antakya
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin’in bizzat yönettiği projeye 5 yılı
aşkın süredir emek veriliyor. ANMOGEP için 11 ilde pazar araştırması yapıldı.
300’den fazla üretici ve tüketiciyle alan araştırması gerçekleştirildi. Elde edilen veriler doğrultusunda
stratejiler belirlendi.
YENİ
BİR MARKA DOĞUYOR Bunun yanı sıra, Antakya’nın tarihi yapılarından derlenen 300
farklı motif, endüstriyel tasarımcılar Sezgin Akan ve Sergio Perez Fortea ile
Antakyalı ahşap ve mobilya ustası Ali Altun tarafından yeniden yorumlandı.
“Antakya Mobilyası” markası için toplam 63 parçadan oluşan 15 koleksiyon ortaya
çıktı. AB’nin 7,3 milyon Avro destek verdiği
proje sayesinde, Antakya bir “Ortak Üretim Merkezine sahip oldu. Merkezde, 20 ileri teknoloji mobilya
makinesi bulunuyor.
KADINLARI GÜÇLENDİREN PROJE
L’Oreal,
18 yıldır geliştirerek sürdürdüğü Bilim Kadınları projesine çalışanlarını da
dahil ediyor. Böylece, hem projenin etkisini hem de kendi “İşveren Markası”nın
değerini artırıyor. 1999’da doğan Bilim Kadınları projesi, bugüne kadar, 112
ülkede 2 bin 500 bilim kadınını ödüllendirerek büyük bir etki yaratmayı
başardı. 43 küresel bilim kuruluşuyla işbirliği yapan L’Oreal, dünya çapında
saygınlığa sahip jüri üyeleriyle ilerliyor.
Bilim kadınlarının görünürlüğünün artması, yeni nesiller için rol modellerinin
oluşması anlamına geliyor.
Türkiye,
projeye 2003’de dahil oldu. Etkin tanıtım çalışmalarının sonucunda, her yıl
daha fazla bilim kadını başvuruda bulunuyor. Geçen yıl rekor bir katılım
yaşandı ve 100 başvuru geldi. (2015’te bu rakam 70’di.)
Projenin
iletişim ayağı bir manifesto çerçevesinde yürütülüyor. Hedefler ise çok umut
verici: kızların bilim dallarında çalışmasını teşvik etmek; bilim kadınlarının araştırma kariyerlerini
sürdürmelerine yardımcı olmak; kadınların bilim alanında liderlik rollerine yükseltilmesine
destek vermek; bilim kadınlarına mentorluk ve iletişim ağı kurmalarına yardımcı
olmak.
Dijital Pazarlama
Üç yıl
önce Facebook’un 19 milyar dolar vererek satın aldığı WhatsApp, dünya çapında bir milyarı aşkın bir kullanıcı
kitlesine ulaştı. Ancak, bugüne kadar sağlam bir iş modeli oluşturmadı. WhatsApp’ın
reklam yaklaşımının nasıl gelişeceği merakla bekleniyor. Geçtiğimiz günlerde, Reuters,
WhatsApp yönetiminin uygulamaya nasıl reklam alabilecekleri konusunda Y
Combinator isimli bir kuruluşla işbirliği yaptığı haberini paylaştı. Y
Combinator bünyesindeki Start Up’lardan birisi olan Cowlar Inc. kurucu ortağı
Umer Ilyas, projenin başlangıç aşamasında olduğunu dile getirmiş. WhatsApp
tarafıysa sessiz kalmayı tercih ediyor.
INSTAGRAM
SNAPCHAT’İ GERİDE BIRAKIYOR
Instagram
Stories lansmanının üzerinden birkaç ay geçti. Snapchat’in neredeyse bir
kopyası olan uygulama, rakibine büyük fark atmaya başladı. Instagram’ın yaklaşık 400 milyon kullanıcısı
var. Bunların 150 milyonu günlük olarak öyküler bölümünü kullanıyor.
Canlı
yayınlar, filtreler ve sticker’larla zenginleşen öykülere, markalar da sıcak
bakıyor. Öte yandan, yayınlanan öykülerin 3’te 1’inin şirketlere ait olmasına
karşın, renkli, dikkat çekici ve özgün
çalışmaların sayısı çok düşük. Kullanıcılar, kendilerini dahil etmeyen ve
reklam kokan çalışmalara itibar etmiyorlar. Bu yüzden, marka öykülerini değil,
arkadaşlarını ya da ünlüleri izlemeyi seçiyorlar.
SPOTIFY MARKA DEĞERİNİ ARTIRIYOR
2008
yılında İsveç’te yaratılan,Spotify 50 milyon aboneye erişti. Son 6 ayda yüzde
25 büyüyen platform, 50 milyon kullanıcıya erişti. Haberi #spotify50
hashtag’iyle duyuran kuruluş, bu yıl borsaya girme hazırlıkları yapıyor.
Spotify, Pandora ve SoundCloud gibi rakiplerini iyice geride bırkamış durumda. 2015’te
Apple Music’le “streaming” alanına giriş yapan Apple da Spotify’ı durdurmayı
başaramadı. Apple, 20 milyon civarında ücret ödeyen kullanıcıya sahip. Bu da
Spotify’ın gerçek bir lider olarak ilerlediğini ortaya koyuyor.
İşveren markası
İşveren
markası için yaratıcı uygulamalar
Pfizer
Türkiye’nin 7 yıldır uyguladığı esnek yan haklar programı Pfizer Mutfak,
çalışan memnuniyetinin ve sadakatin artmasına yardımcı oluyor. Böylece, kurumun
işveren markası güçleniyor ve elemanlarını kaybetme riski azalıyor. Pfizer
Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Bahar Özen Şansal’dan aldığım bilgiye göre
Pfizerlilerin uygulamadan duyduğu memnuniyet 2016’da yüzde 98’e ulaşmış. En çok Bireysel Emeklilik Sigortası’na (BES)
ek katkı, çocuklar için eğitim yardımı ve kira yardımı hakları tercih edilmiş. Y
Kuşağı temsilcileri geçmişte, teknomarket ve süpermarket çeki tercih ederken,
2016’da ilk sıraya kira desteği talebi yerleşmiş. X Kuşağı temsilcileriyse en
çok bireysel emeklilik katkısını tercih etmiş.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?