Ocak ayında gerçekleştirilen Birleşik Arap Emirlikleri zirvesinde, gelecek yıl dünyada ve bölgemizde karşılaşmamız muhtemel olan başlıca jeopolitik riskleri anlatmam istendi. Bana sorarsanız, önümüzdeki yıl karşı karşıya kalacağımız jeopolitik ve ekonomik zorluklar şunlar:
1. Ekonomik milliyetçilik, küresel güvenlik sorunları ve giderek siyasallaşan küreselleşme üzerinden meşruiyet kazanmaya çalışan otoriter devletler güç kazanacak, demokrasilere tehdit artacak. 2021’de ABD’de başlayan küresel enflasyon şok dalgaları, 2022’de tüm dünyayı etkisi altına aldı. 2023’te güçlü ekonomik ve siyasi dalgalanmalarla etkisi daha fazla hissedilecek. Son iki kuşakta küresel GSYİH üçe katlandı, neredeyse her ülke zenginleşti ve bir milyardan fazla insan aşırı yoksulluktan kurtuldu. Bu gidişatın yeni şoklarla tersine döndüğünü göreceğiz. Milyarlarca insan, salgın, savaş, enflasyon, enerji kıtlığı ve ekonomik, güvenlik ve siyasi kazanımların kaybı nedeniyle daha savunmasız hale gelecek. Küresel orta sınıf küçülecek; bunu, ülkeler içinde ve ülkeler arasında daha şiddetli siyasi istikrarsızlıklar izleyecek. Dünya çapında toplumsal huzursuzluk, aşırı sağın yükselişi, ırkçılık, göçmenler, mülteciler, İslami köktencilik, terörist saldırılar (daha fazla siber saldırılar) 2023’te peşimizi bırakmayacak.
2. ABD-Çin rekabeti, hepimiz için yalnızca 2023’ü değil, önümüzdeki on yılları da şekillendirecek stratejik bir meydan okuma. Amerika, Çin’in yükselişini durdurmak veya en azından yavaşlatmak için elinden gelen her şeyi yapmaya kararlı. Dünyanın geri kalanının kendisini Pekin’in mi yoksa Washington’un yanında mı konumlandıracağı önem kazanacak. Ülkeler, hatta çok uluslu şirketler bile temel bir seçim yapmak zorunda kalacak. Çin’in zayıf ekonomik performansı, ülkedeki ‘sıfır Covid’ stratejisinin aniden sona ermesinin tetiklediği sağlık felaketi, Xi Jinping’in Putin ile ilişkisi, AB’nin özerkliğini kaybedip daha açık bir şekilde Amerikan güvenlik şemsiyesi altına girip girmeyeceği, Çin’in AB ile bağlarının nasıl gelişeceği, ABD’li çok ulusluların Çin’in stratejik endüstrilerinden menedilmesi önemli sorular olarak gündemde kalacak. Pandemiden (çoğunlukla) kurtulduk, ancak milyonlarca Çinlinin seyahat etmeye başlaması ciddi bir sağlık riski oluşturabilir.
3. Rusya-Ukrayna savaşı, petrol ve doğal gaza yönelik yaptırımlar, Çin ve Hindistan’a fayda sağlayan geleneksel enerji ve yatırım akışlarının kesintiye uğraması, Orta Doğu petrolü ile Kuzey Afrika gazının Avrupa’ya kayması, sıcak konular olmaya devam edecek. Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı kazanma şansı yok. AB, her zamankinden daha güçlü. NATO varlık sebebini yeniden keşfetti. G7 güçleniyor. Amerikan sert gücü, en azından şimdilik, küresel olarak rakipsiz. Ancak köşeye sıkışmış bir Rusya, küresel bir oyuncudan dünyanın en tehlikeli durumuna dönüşebilir ve Batı’ya karşı asimetrik bir savaşa yönelebilir. Nükleer tehdidin yanı sıra Kremlin’e bağlı bilgisayar korsanları Batılı şirketlere, hükümetlere ve altyapıya karşı giderek daha karmaşık hale gelen siber saldırıları hızlandırabilir.
4. Rusya’nın en önemli müttefiki İran, 1979 devriminden bu yana en büyük iç huzursuzluğunu yaşıyor ve düşmanca bir jeopolitik ortamla karşı karşıya. Nükleer programını önemli ölçüde artırdı ve Batı’yla nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma şansını tamamen sona erdirdi ve şimdi de Putin’in ordusuna ölümcül silahlar sağlıyor. 2023’te yeni çatışmalar ve daha fazla Batı yaptırımları beklenebilir.
5. Enerji krizi, maalesef 2023’ün özellikle ikinci yarısında çok daha zor piyasa koşulları yaratacak, maliyetleri artıracaktır. Bu yıl su kıtlığı küresel ve sistemik bir sorun haline gelecek ve su krizinden su riski yönetimine geçiş çabaları hızlanacak. Gıda arz güvenliği daha fazla endişe kaynağı olacak.
6. Z kuşağı, internetsiz yapamayan ilk kuşaktır. Dijital cihazlar ve sosyal medya, gerçekten küresel olan ilk nesli yaratmak için onları birbirine bağladı. Bu, onları yeni bir siyasi ve jeopolitik aktör yapıyor. Kurumsal ve kamu politikasını yeniden şekillendirmek için çevrimiçi örgütlenme yeteneği ve motivasyonuna sahip olan Z Kuşağı, bir düğmeyle siyaseti alt üst edebilir. O yüzden hepimiz bu kuşağı anlamak zorundayız.
7. Türkiye’de cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği sandıklarından kimin çıkacağı bizim kadar uluslararası toplum tarafından da merakla bekleniyor. Seçim sonuçları önemli bir jeopolitik risk veya fırsat olarak görülüyor. Rus jeopolitik revizyonizminin Türkiye’yi Batı’ya mı yaklaştıracağı yoksa Pekin-Moskova-Tahran eksenine mi kaydıracağı tartışmaları da 2023’te bitmeyecek.
Özetle 2023 çok fazla risk ve daha az iyi haberle dolu olacak. Bu risklerin kurbanı olmak istemiyorsak şimdiden iyi hazırlanmalıyız.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?