Büyük petrol şirketlerinin nesli tükeniyor

28.07.2016 11:28:200
Paylaş Tweet Paylaş
Büyük petrol şirketlerinin nesli tükeniyor
Enerjinin, yatırımın, teknolojinin ve jeopolitiğin asıl oyuncuları 20’nci yüzyılın başından bu yana uluslararası petrol şirketleri olageldi. İşlerine gelmeyen iktidarları devirmiş, enerji piyasalarıyla istedikleri gibi oynamış, birçok ülkenin GSMH’sinden daha büyük parasal kaynaklara hükmetmişler. Halen yaşamakta olduğumuz küresel güç oynaması sadece devletlerin değil petrol şirketlerinin kurulu düzenlerini, alışılageldik iş görme biçimlerini de bozuyor, onları güçlerini paylaşmaya zorluyor. Ernst&Young’un son çalışmasına göre bu yıl içinde borsaya açık 500 büyük uluslararası petrol ve doğalgaz şirketinden üçte biri iflas bayrağını çekebilir. Bir an evvel harekete geçip kendilerini enerji çağının hızla değişmekte olan yeni koşullarına uyduramazlarsa küresel sistemin dinozorları olarak çok geçmeden yok olup gidebilirler. Özellikle son birkaç yıl onlar için gerçekten de çok keyifsiz geçti. Düşmekte olan fiyatlar, daralan piyasalar, kaynak milliyetçiliği nedeniyle yüzü gözü dayaktan morarmış durumdaki büyük şirketler, kârlarının buharlaştığını, gelecek umutlarının karardığını gördü. Sözgelimi, 2015’te BP 3,3 milyar dolar kaybetti. Meksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısının yol açtığı çevresel zararın faturasını henüz ödemedi bile. Shell ise 2015’in sadece üçüncü çeyreğinde 7,5 milyar dolar kayba uğradı. Dünyanın en büyük petrol şirketi ExxonMobil, 2014’e kıyasla 2015’te kârının yarı yarıya azalması riskiyle karşı karşıya. Böyle durumlarda reçete üç aşağı beş yukarı bellidir: “Yeni üretim yatırımlarını durdur, harcamaları kıs, işten adam çıkar, ikincil derecedeki varlıklarını satıp nakit akışı yarat, borçlarını yeniden yapılandır ve fiyatların yeniden yükselişini bekle.” Ancak galiba bu defa eski oyun kitabı ve klasik reçete pek işlemeyecek. Zira mesele sadece dibe vurmuş ve yakında yükselmesi beklenmeyen petrol fiyatları değil. Petrol piyasaları çok temelden yapısal bir değişim geçiriyor; bunu da önemli ölçüde teknoloji devrimi ve jeopolitik kaymalar belirliyor. Dahası, son çeyrek yüzyıldır az sorunla ağır aksak da olsa yürümüş olan enerji iş modeli çöküyor. Yeraltında binbir emek ve sermayeyle çıkarıp yüksek değerli piyasalara sunulması giderek güçleşen riskli rezervlere büyük para akıttılar. Dünya fosil yakıtlardan uzaklaşarak yeşil enerjiye dönmekte olduğundan belki de hiçbir zaman üretilmeyecek milyarlarca varillik rezervleri bilançolarında tutuyorlar. Şimdi büyük zararları göze alıp bunları satma, çıkma derdindeler. Nitekim, Shell ve ConocoPhillips milyarlarca dolar harcadıktan sonra Arctic bölgeden çekiliyorlar. Kuzey Amerika’da yaşanılan kaya gazı ve petrol devrimine epey geç katıldılar. Geldiklerinde de mevcut küçük-orta büyüklükteki şirketlerden varlıkları toplarken çok yüksek bedel ödemek zorunda kaldılar. Onları aynı verimlilikte işletmeyi başaramadılar. İklim Zirvesi Paris kararlarının da zorladığı, karbon emisyonlarının azaltılması konusunda artmakta olan aciliyet nedeniyle moraller daha da bozuluyor. Roller değişiyor. 1970’lere kadar aralarında dünya petrol rezervlerinin yüzde 85’ine ve küresel petrol düzenine hükmetmiş olan (ilk defa İtalyan devlet petrol şirketi Eni’nin o zamanki başkanı Enrico Mattei 1950’lerde isimlendirdiği kullanmıştı bu isimlendirmeyi) “Yedi Kız Kardeş” şunlardı: Anglo-Persian Oil Company (şimdi BP), Gulf Oil, Standard Oil of California (şimdi Chevron), Texaco (daha sonra Chevron ile birleşti), Royal Dutch Shell; Standard Oil of New Jersey (sonra Esso/ Exxon oldu) ve Standard Oil Company of New York (bugün Exxon Mobil’in parçası). Günümüzde CNPC, Gazprom, Petrobras, Pemex, Petronas, Rosneft, Pertemina, PDVSA, SOCAR, İran National Oil Corporation, Kazmunaigas Aramco gibi ulusal petrol şirketleri onları zorluyor, cazip kazançlara da risklere de ortak oluyorlar. Rezervlerin bugün yüzde 90’ı ulusal petrol şirketlerinin kontrolünde. “Yedi Erkek Kardeş” dediğim bu şirketler, yeni düzenin önemli oyuncuları olarak sivriliyor.
* * *
Ulusal şirketler bu işin nasıl yapıldığını, teknolojiyi ve piyasayı öğrendi. Çoğunda egemen servet fonları olduğu için finansman sıkıntısı da olmuyor. Yönetimde ciddi başarı sağladılar. Yani dünyada gelişmekte olan ülkelerin ağırlığı arttıkça onların şirketlerinin de ağırlığı ve gücü artıyor. Lakin, petrol fiyatlarının düştüğü dönemlerde ulusal şirketlerin süngüsü de düşüyor. Onun için çözüm, iki tarafın yağmurlu günde de güneşli günde de işleyecek “kazan-kazan” ortaklıklar geliştirmesinde. Bu gelişmeler ışığında büyük petrol şirketlerinin önünde bence şu seçenekler var:
l Küçülerek gerilemeyi, düşüşü yavaşlatmak ya da hiçbir şey olmamış gibi çalışarak süratli çöküş riskini yaşamak.
l Ulusal petrol şirketleri ile kazanç ve zararı paylaşan, karşılıklı saygı ve menfaat temelinde yeni bir ortaklık biçimi geliştirmek, siyasi müdahalelere ve manipülasyonlara son vermek.
l Yeni teknolojilere, ademi merkeziyetçi enerji sistemlerine odaklanan, temiz enerji sağlayan petrol, doğalgaz ve yenilenebilir şirketlerine dönüşmek. Umarım bu küresel dönüşüm bizim “enerji şampiyonları”nın da önünü açar, yeni fırsat pencereleri yarattı.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz