Ürününüzün alıcısı var mı?

6.03.2017 16:37:320
Paylaş Tweet Paylaş
Ürününüzün alıcısı var mı?
SORU: Blogunuzu yakından takip eden 22 yaşında bir gencim. Paylaşımlarınızı her okuduğumda bana fikir veriyor. Okuduğum birçok şey aklımın bir köşesinde yer ediniyor. Ne zamandır kendi muhitimde bir iş kurmak istiyorum. Hayalimdeki bu şirketle ilgili oldukça hevesliyim. Aklımda buradaki insanların ulaşamadığı ürünlere erişimlerini kolaylaştırmaya dair harika bir fikir var. Yakın zamanda girişimciliğin yaşı olmadığına değindiğiniz bir paylaşımınızı okudum. Yazınız sayesinde hemen şimdi işe koyulmam gerektiğinin farkında vardım. Öncelikle sermaye oluşturmam ve güvenilir tedarikçiler bulmam gerekiyor. Şu noktada iş planımı hayata geçirmem için başka ne gibi adımlar atmamı önerirsiniz? Alfred Bullock / ABD
CEVAP: Alfred, bana yazdığın için çok teşekkür ederim. İşinle ilgili bu denli hevesli olduğunu duymak ne güzel. Sözünü ettiğin gibi çeşitli adımları göz önünde bulundurmalısın. Fakat genellikle insanlar bir şirketi hayata geçirirken en önemli aşamanın sermaye bulmak olduğunu düşünüyor. Her ne kadar sağlam maddi kaynakların iş kurmada büyük yararı olsa da tek başına yeterli değil. Nakit enjeksiyonu kötü bir fikri, adeta sihirli değnek değmiş misali, iyi bir fikre dönüştürmez. Aynı şekilde pazarı iyi tanımamanın getirdiği olumsuzlukları da telafi edemez. Unutmamak gerekir ki dünyanın en büyük ve tanınmış markaları (Virgin dahil olmak üzere) ufak ve mütevazı bütçelerle fakat hatırı sayılır bir tutku ve azimle kurulmuştur. Öncelikle insanların gerçekten satın almak istediği bir ürün sunduğundan emin olmalısın. Bu senin için sermayeden çok daha öncelikli olmalı. Biz Virgin’da bir iş kurarken bunu her zaman bir ön koşul olarak görürüz. Sürekli yeni ürünler icat etmiyoruz. Daha ziyade pazardaki boşlukları en doğru şekilde yakalayıp hangi endüstrilerde kırılmalar yaratabiliriz üzerine odaklanıyoruz. Bir fırsat yakaladığımızda, müşteriyi hem memnun etmek hem de yeni bir şey sunmak için atılıyoruz. Özetle bir start up’a sürekli sermaye akıtabilirsiniz, dahası dünyanın en iyi ürününü de oluşturabilirsiniz. Fakat eğer bu ürün için yeterli talep yoksa, şirketiniz tüm bunlara rağmen başarılı olamaz. Ayrıca, “Ben yapmazsam belki başkası yapar, ne kadar erken o kadar iyi” mantığından hareketle girişmekte aceleci davranabilirsiniz. Yalnız tüm bunlardan önce talebi ölçmelisiniz. Bunu yapmak potansiyel müşterilerinize ne gibi fırsatlarla ilgileneceklerini sormak kadar basit olabilir. Örneğin onlara “Bu ürün ya da hizmete ne kadar öderdiniz” diye sorun. Hatta önceleri küçükten başlayıp, daha sermaye ve tedarikçiler üzerine kafa yormadan, birkaç temel ürünle talebi ölçerek piyasayı yoklayabilirsiniz. Buna ek olarak, bir start up’ın olabildiğince etkin çalışması gerektiğini aklınızda bulundurun. Büyük ihtimalle ya bir yandan başka bir işte çalışıyor ya da kendi işinizi yönetmeyi daha yeni yeni öğreniyor olacaksınız. Bu yüzden, özellikle ilk başlarda zamanınızı oldukça iyi değerlendirmelisiniz. Toparlamak gerekirse Virgin’de yeni bir girişime atılırken en önem verdiğim şeylerden biri keyif almaktır. Keyif almanın ve ticaretin kendisinin bir macera olduğunu hatırlamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Kendi şirketinizi yönetmek sevdiğiniz işi yaparken bir yandan da bu yolculuğun tadını çıkarma olanağı sunar. Bu yüzden benzersiz bir fırsattır. Yolunuz açık olsun!

SORU: Potansiyel bir işin başarısını öngörmek adına rakiplerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir iş fikrin uygulanabilir olup olmadığı anlamak için hangi temel unsurları göz önünde bulundurmalıyız? Christoph Visagie / Avustralya
CEVAP: Birçok girişimciye sürekli olarak yeni iş fikirleri üretme yeteneği – ya da belki laneti – bahşedilmiştir. Büyük başarı yakalamış girişimcilerin birçoğu ‘turnayı gözünden vuracak’ fikirlerle çıkagelebilir. 40 küsur yıl boyunca Virgin’ın da bu konuda başarılı olduğu söylenilebilir. (Tabii Virgin Brides ve Virgin Vodka gibi birkaç istisna haricinde!) Bir sürü fikrimiz var. Daha önce de bahsetmiştim, yanımda hep küçük bir not defteri taşırım. Aklıma bir fikir gelir gelmez not etmek isterim. Bir fikrin uygulanabilir olup olmadığını anlamanın yolu, riski en aza indirmekten geçiyor. Parlak bir fikirle ilgili ne kadar kendinizden emin olursanız olun, evvela küçük başlayın. Paranızı, hepsinden önemlisi zamanınızı, yatırmadan önce piyasanın nabzını bir yoklayın. Size bunu bir örnekle açıklayayım. Virgin Atlantic’i kurduğumuzda iyi bir fırsat yakaladığımızı biliyorduk. Pazarda kırılma yaratmanın tam vaktiydi. Yine de oldukça küçük başladık. İlk başlarda sadece ikinci el bir Boeing 747 ile Londra’dan New York’a tek bir rotada hizmet veriyorduk. İşler umduğumuz gibi gitmeseydi, epey para kaybedebilirdik. Buna rağmen markamız ayakta kalırdı. Fakat en baştan bir düzine uçak sipariş edip, birçok rotada sefer düzenleseydik, aldığımız risk çok daha geniş çaplı olurdu. Biz ancak ilk rotamızda başarılı olduğumuzu gördükten sonra ikinci bir rota ekledik. Aynen bu şekilde de büyümemizi sürdürdük. Şimdi ise dönüp 2017’ye baktığımızda, elimizde oldukça gurur duyduğumuz bir uluslararası havayolu şirketimiz var. Yeni bir işe atılmak üzereyseniz dikkat etmeniz gereken en önemli nokta riski en aza indirmektir. Bunun için öncelikle aklınızdaki ürün ya da hizmet için yeterli talep olup olmadığını ölçmelisiniz. Ancak yeterli talep olduğundan emin olduktan sonra büyüme üzerine düşünmelisiniz. Bir diğer önemli husus; fikrinizi dünyaya açmadan önce pazardaki rekabeti yakından takip etmelisiniz. Eğer rakiplerinizin sunduğundan daha farklı bir şey sunmuyorsanız, böyle bir işe girişmeniz anlamsız olacaktır. Rakiplerinizin müşteriye nasıl ulaştığını gözlemleyin. Mevcut olanın üzerine yeni bir şeyler eklemeye çalışın. Yeni markamız Virgin Hotels’in kuruluş süreci bunun güzel bir örneğidir. Ekibimiz rakiplerimizi dikkatlice inceledi. Bu sayede mevcut şirketlerin kadınların ihtiyaçlarına cevap vermediğini fark ettik. 1990’ların başında, kadınlar iş seyahatlerinin sadece çeyreğini oluşturuyordu, günümüzde ise bu oran neredeyse yarısı. Yakın zamandaki bir diğer araştırma ise iş kadınlarının genellikle daha uzun süreli konaklama yaptığını gösteriyor. Ayrıca iş seyahatlerini kendi kişisel seyahatleriyle birleştirmeyi tercih ediyorlar. Biz de bu yaklaşımdan hareketle yepyeni bir pazarlama tekniği geliştirdik ve Chicago’da ilk otelimizi kurduk. Bu otelin tasarımıyla kadınlara hitap etmeyi ve onların ihtiyaçlarına cevap vermeyi amaçlıyoruz. Örneğin kadınların makyajlarını rahatlıkla yapabileceği bir güzellik masası ya da traş olmayı kolaylaştıran geniş bir duş ekledik. Hatta bir gazeteci yazısında otelimizden “Artık duşta akrobasi yapmaya son” diye söz etti. Bunun gibi ufak dokunuşlar sayesinde otelimiz Conde Nast tarafından ABD’de bu yılın en iyi oteli seçildi. Yeni bir iş kurarken dikkat edilmesi gereken iki önemli husus var. Öncelikle aklınızdaki ürün ya da hizmet için talep olduğundan emin olmalısınız ve benzeri olmayan satış teknikleri geliştirmelisiniz. Rekabeti tartmaya ilişkin son bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Rakiplerinizi bir de müşteri olarak deneyimleyin. Bazen beni rakiplerimizin havayollarıyla veya trenleriyle yolculuk ederken ya da otellerinde konaklarken görebilirsiniz. Müşteri gözüyle bakarsanız, nelerden yana memnuniyetsizlik doğduğunu en doğru şekilde gözlemleyebilirsiniz. Bu da kendi ürününüzde ya da hizmetinizde bu hataları düzelterek rakiplerinizin önüne geçmenizi sağlar.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz