SORU: Blogunuzu yakından takip eden 22
yaşında bir gencim. Paylaşımlarınızı
her okuduğumda bana fikir veriyor. Okuduğum
birçok şey aklımın bir köşesinde yer ediniyor. Ne
zamandır kendi muhitimde bir iş kurmak istiyorum.
Hayalimdeki bu şirketle ilgili oldukça hevesliyim.
Aklımda buradaki insanların ulaşamadığı ürünlere
erişimlerini kolaylaştırmaya dair harika bir fikir var.
Yakın zamanda girişimciliğin yaşı olmadığına
değindiğiniz bir paylaşımınızı okudum. Yazınız
sayesinde hemen şimdi işe koyulmam gerektiğinin
farkında vardım. Öncelikle sermaye oluşturmam ve
güvenilir tedarikçiler bulmam gerekiyor. Şu noktada
iş planımı hayata geçirmem için başka ne gibi
adımlar atmamı önerirsiniz?
Alfred Bullock / ABD
CEVAP: Alfred, bana yazdığın için çok
teşekkür ederim. İşinle ilgili bu
denli hevesli olduğunu duymak
ne güzel. Sözünü ettiğin gibi çeşitli adımları göz
önünde bulundurmalısın. Fakat genellikle insanlar bir şirketi hayata geçirirken en önemli aşamanın sermaye
bulmak olduğunu düşünüyor. Her ne kadar sağlam
maddi kaynakların iş kurmada büyük yararı olsa da
tek başına yeterli değil. Nakit enjeksiyonu kötü bir
fikri, adeta sihirli değnek değmiş misali, iyi bir fikre
dönüştürmez. Aynı şekilde pazarı iyi tanımamanın
getirdiği olumsuzlukları da telafi edemez. Unutmamak
gerekir ki dünyanın en büyük ve tanınmış markaları
(Virgin dahil olmak üzere) ufak ve mütevazı
bütçelerle fakat hatırı sayılır bir tutku ve azimle
kurulmuştur.
Öncelikle insanların gerçekten satın almak
istediği bir ürün sunduğundan emin olmalısın. Bu
senin için sermayeden çok daha öncelikli olmalı. Biz
Virgin’da bir iş kurarken bunu her zaman bir ön koşul
olarak görürüz. Sürekli yeni ürünler icat etmiyoruz.
Daha ziyade pazardaki boşlukları en doğru şekilde
yakalayıp hangi endüstrilerde kırılmalar yaratabiliriz
üzerine odaklanıyoruz.
Bir fırsat yakaladığımızda, müşteriyi hem memnun
etmek hem de yeni bir şey sunmak için atılıyoruz.
Özetle bir start up’a sürekli sermaye akıtabilirsiniz,
dahası dünyanın en iyi ürününü de oluşturabilirsiniz.
Fakat eğer bu ürün için yeterli talep yoksa, şirketiniz tüm bunlara rağmen başarılı olamaz.
Ayrıca, “Ben yapmazsam belki başkası yapar,
ne kadar erken o kadar iyi” mantığından hareketle
girişmekte aceleci davranabilirsiniz. Yalnız tüm
bunlardan önce talebi ölçmelisiniz. Bunu yapmak
potansiyel müşterilerinize ne gibi fırsatlarla
ilgileneceklerini sormak kadar basit olabilir. Örneğin
onlara “Bu ürün ya da hizmete ne kadar öderdiniz”
diye sorun. Hatta önceleri küçükten başlayıp, daha
sermaye ve tedarikçiler üzerine kafa yormadan, birkaç temel
ürünle talebi ölçerek
piyasayı yoklayabilirsiniz.
Buna ek olarak, bir start up’ın olabildiğince etkin
çalışması gerektiğini aklınızda bulundurun. Büyük
ihtimalle ya bir yandan başka bir işte çalışıyor ya da
kendi işinizi yönetmeyi daha yeni yeni öğreniyor
olacaksınız. Bu yüzden, özellikle ilk başlarda
zamanınızı oldukça iyi değerlendirmelisiniz.
Toparlamak gerekirse Virgin’de yeni bir girişime
atılırken en önem verdiğim şeylerden biri keyif
almaktır. Keyif almanın ve ticaretin kendisinin bir
macera olduğunu hatırlamanın önemli olduğunu
düşünüyorum. Kendi şirketinizi yönetmek sevdiğiniz
işi yaparken bir yandan da bu yolculuğun tadını
çıkarma olanağı sunar. Bu yüzden benzersiz bir
fırsattır. Yolunuz açık olsun!
SORU:
Potansiyel bir işin
başarısını öngörmek
adına rakiplerinizi nasıl
değerlendiriyorsunuz? Bir iş fikrin
uygulanabilir olup olmadığı anlamak
için hangi temel unsurları göz önünde
bulundurmalıyız?
Christoph Visagie / Avustralya
CEVAP:
Birçok girişimciye
sürekli olarak yeni iş
fikirleri üretme yeteneği
– ya da belki laneti – bahşedilmiştir.
Büyük başarı yakalamış girişimcilerin
birçoğu ‘turnayı gözünden vuracak’
fikirlerle çıkagelebilir.
40 küsur yıl boyunca Virgin’ın da bu
konuda başarılı olduğu söylenilebilir.
(Tabii Virgin Brides ve Virgin Vodka
gibi birkaç istisna haricinde!) Bir sürü
fikrimiz var. Daha önce de bahsetmiştim,
yanımda hep küçük bir not defteri
taşırım. Aklıma bir fikir gelir gelmez not
etmek isterim. Bir fikrin uygulanabilir
olup olmadığını anlamanın yolu, riski
en aza indirmekten geçiyor. Parlak bir
fikirle ilgili ne kadar kendinizden emin
olursanız olun, evvela küçük başlayın.
Paranızı, hepsinden önemlisi zamanınızı,
yatırmadan önce piyasanın nabzını bir
yoklayın.
Size bunu bir örnekle açıklayayım.
Virgin Atlantic’i kurduğumuzda iyi bir
fırsat yakaladığımızı biliyorduk. Pazarda
kırılma yaratmanın tam vaktiydi. Yine
de oldukça küçük başladık. İlk başlarda
sadece ikinci el bir Boeing 747 ile
Londra’dan New York’a tek bir rotada
hizmet veriyorduk. İşler umduğumuz gibi
gitmeseydi, epey para kaybedebilirdik.
Buna rağmen markamız ayakta kalırdı.
Fakat en baştan bir düzine uçak sipariş
edip, birçok rotada sefer düzenleseydik,
aldığımız risk çok daha geniş çaplı
olurdu. Biz ancak ilk rotamızda başarılı
olduğumuzu gördükten sonra ikinci
bir rota ekledik. Aynen bu şekilde de
büyümemizi sürdürdük. Şimdi ise dönüp
2017’ye baktığımızda, elimizde oldukça
gurur duyduğumuz bir uluslararası
havayolu şirketimiz var.
Yeni bir işe atılmak üzereyseniz
dikkat etmeniz gereken en önemli
nokta riski en aza indirmektir. Bunun
için öncelikle aklınızdaki ürün ya da
hizmet için yeterli talep olup olmadığını
ölçmelisiniz. Ancak yeterli talep olduğundan emin olduktan sonra
büyüme üzerine düşünmelisiniz.
Bir diğer önemli husus; fikrinizi
dünyaya açmadan önce pazardaki
rekabeti yakından takip etmelisiniz.
Eğer rakiplerinizin sunduğundan daha
farklı bir şey sunmuyorsanız, böyle
bir işe girişmeniz anlamsız olacaktır.
Rakiplerinizin müşteriye nasıl ulaştığını
gözlemleyin. Mevcut olanın üzerine yeni
bir şeyler eklemeye çalışın.
Yeni markamız Virgin Hotels’in
kuruluş süreci bunun güzel bir örneğidir.
Ekibimiz rakiplerimizi dikkatlice inceledi.
Bu sayede mevcut şirketlerin kadınların
ihtiyaçlarına cevap vermediğini fark
ettik. 1990’ların başında, kadınlar
iş seyahatlerinin sadece çeyreğini
oluşturuyordu, günümüzde ise bu oran
neredeyse yarısı. Yakın zamandaki
bir diğer araştırma ise iş kadınlarının
genellikle daha uzun süreli konaklama
yaptığını gösteriyor. Ayrıca iş
seyahatlerini kendi kişisel seyahatleriyle
birleştirmeyi tercih ediyorlar. Biz de
bu yaklaşımdan hareketle yepyeni
bir pazarlama tekniği geliştirdik ve
Chicago’da ilk otelimizi kurduk. Bu
otelin tasarımıyla kadınlara hitap
etmeyi ve onların ihtiyaçlarına cevap
vermeyi amaçlıyoruz. Örneğin kadınların
makyajlarını rahatlıkla yapabileceği
bir güzellik masası ya da traş olmayı
kolaylaştıran geniş bir duş ekledik.
Hatta bir gazeteci yazısında otelimizden
“Artık duşta akrobasi yapmaya son”
diye söz etti. Bunun gibi ufak dokunuşlar
sayesinde otelimiz Conde Nast
tarafından ABD’de bu yılın en iyi
oteli seçildi.
Yeni bir iş kurarken dikkat edilmesi
gereken iki önemli husus var. Öncelikle
aklınızdaki ürün ya da hizmet için talep
olduğundan emin olmalısınız ve benzeri
olmayan satış teknikleri geliştirmelisiniz.
Rekabeti tartmaya ilişkin son bir
tavsiyede bulunmak istiyorum. Rakiplerinizi
bir de müşteri olarak deneyimleyin.
Bazen beni rakiplerimizin havayollarıyla
veya trenleriyle yolculuk ederken ya da
otellerinde konaklarken görebilirsiniz.
Müşteri gözüyle bakarsanız, nelerden yana
memnuniyetsizlik doğduğunu en doğru
şekilde gözlemleyebilirsiniz. Bu da kendi
ürününüzde ya da hizmetinizde bu hataları
düzelterek rakiplerinizin önüne geçmenizi
sağlar.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?