Son dönemde finansal sıkıntıya giren, daralan şirketlerin
sayısındaki artış dikkat çekici. OHAL nedeniyle 1 Ağustos’tan
beri iflas ertelemelere yasak getirilmesi ise zaten zor günler
yaşayan reel sektörü, daha ciddi sıkıntılara sürüklüyor. Çünkü
iflas ertelemeyi finansal darboğazdan çıkmak için son çare
olarak gören birçok şirket, yasağın ardından bu seçeneği de
kaybetmiş oldu. Son 2 aydır konkordato uygulamasının öne
çıktığı gözleniyor. Ancak uzmanlara göre konkordato, iflas
ertelemeye kıyasla çok daha riskli bir mekanizma.
Bu ayki 10 Soru’da, konkordatoyu ele aldık. “Konkordato tam
olarak nedir?”, “İflas erteleme ile arasında nasıl farklar vardır?”,
“Bu sürece girmek durumunda kalan şirketler nelere dikkat
etmelidir?” gibi merak edilenleri, BankPozitif Yönetim Kurulu
Başkanı HASAN AKÇAKAYALIOĞLU ile konuştuk: 1 Son dönemde artan iflas sorunu hakkında
ne düşünüyorsunuz? Şirketleri finansal
sıkıntıya sokan en önemli riskler neler?
Ekonomik aktivitede, son birkaç yıldır ülkemiz potansiyel
seviyenin altında seyretti. Bu iç ve dış nedenlerden
kaynaklandı. Üstelik son yıllarda iyileşme
beklerken, bildiğiniz gibi yeni olumsuzluklar yaşadık.
En son bu yıl hain darbe girişimi ve artan iç
güvenlik sorunları birçok sektör açısından olumsuz
bir durum yarattı. Böyle bir ortamda sorunlu şirket
sayısı da arttı.
2 1 Ağustos’tan itibaren OHAL nedeniyle
iflas ertelemelerin yasaklanması, şirketleri
ve iş dünyasını nasıl etkiliyor? Şirketler
dünyasında nasıl bir hava var?
Burada iki husus var. Birincisi, OHAL uygulamasını
iş dünyası doğal olarak istemez ve geçici olmasını
arzu eder. Zira iş ve yatırım ortamının olumlu olması
için öncelikle istikrar gerekir. OHAL ise adı üstünde,
olağan üstü bir durum olduğunu ve mecburen bununla
ilgili önlemler alındığını gösteriyor.
İkinci husus ise iflas ertelemesi konusu. İflas ertelemesi düzenlemesi esasen reel sektör açısından olması
gereken, faydalı bir mekanizma. Yeterli varlığa sahip
ve borçlarını ödeme gücü olup da geçici olarak bunu
yapamayan şirketler için geçici bir koruma sağlanıyor.
Bu hem şirketleri hem de kreditörleri koruyor. Amaç
ve teori bu.
Ancak maalesef uygulama böyle olmadı. Bu uygulama
birtakım şirket sahipleri tarafından istismar edildi.
Gerçekçi olmayan planlarla kreditörlerin haklarını almalarına
engel teşkil edecek bir uygulama haline geldi.
Hatta bazı durumlarda şirket sahipleri kaynakları
kendileri alıp bu uygulamayla kreditörleri mağdur etti.
Uygulama amacından saptı. Karar merci olan mahkemeler,
bu konularda uzman olmadığı için bilirkişiler
kararda etkili hale geldi. Maalesef yargı bu konuda
uygulamanın gerçek amacına değil, yanlış bir yöne gitmesine
neden oldu.
Böylece esasen faydalı ve olması gereken bir düzenleme,
OHAL öncesi de Türkiye açısından bir sorun
oldu. OHAL’de ise iflas ertelemelerin yasaklanması terör
örgütüne kaynak sağlayan firmalarla mücadelenin
bir parçası. Geçici bir durum. Esas sorun, bu yasak
öncesi ortaya çıkmış olan yanlış uygulamalar. 3 Son aylarda öne çıkan
konkordato kısaca nasıl bir
süreç?
Genel olarak konkordato, alacaklıların
çoğunluğunun kabulü ve mahkemenin
tasdikiyle oluşan, borçların uygun şartlarla
ödemesini sağlayan (indirim yapılması
ve vadeye yayılması boyutu dahil)
hukuki bir yol. Esasen konkordatonun
farklı çeşitleri var. Şu anda tartıştığımız
iflastan önceki konkordato. Konkordato
talebini borçlu veya alacaklı yapabilir.
Neticede amaç, borçlu şirketin varlıkları
yeterliyse borçtan çıkış için bir plan sunulması
ve uygulanması.
Planı mahkeme değerlendirir ve konkordato
talebiyle birlikte kabul eder veya
etmez. Mahkeme konkordato talebini
olumlu bulursa komiser ataması yapar.
Daha sonra şirket hesaplarının kontrolü
ve tarafların bir araya getirilmesi mahkemece
atanan komiser tarafından yapılır.
Alacaklıların yarısı veya alacak tutarının
üçte ikisine sahip alacaklılar kabul ediyorsa
konkordato süreci yürür.
4 Konkordatoda sıklıkla iflas
kararı da çıkıyor. Başvuracak
şirketler nelere dikkat etmeli?
Konkordato için başvuracak şirketlerin
en çok dikkat edeceği husus, sundukları
ödeme planının gerçekçi, makul ve adil
olmasıdır. Konkordato mekanizmasını alacaklıların
önünü kesmek, alacaklılardan
kendisini korumak mantığıyla değil, tüm
paydaşların (borçlu-alacaklı-çalışanlar)
ortak çıkarı olacak şekilde ve tüm tarafların
mutabık kalacağı bir öneriyle yapılması
önemli bir konudur. Özetle başvuracak
şirketlerin dürüstlük kuralına uygun
davranması, alacaklıları zarara uğratmak
kastıyla hareket etmemesi gerekir.
5 Son 2 ayda 10’u aşkın şirketin
konkordatoya başvurduğu
söyleniyor. Güncel rakamlar
nedir?
Ülkemiz ekonomik büyüklüğünde, 2 ayda
10 şirket büyük bir rakam değil. Bizim
müşterilerimiz arasında da bu tür bir duruma
rastlamadık. 6 Son dönemde “batık riski”
altındaki şirket sayısı tahmini
olarak nedir? Artış var mı?
Böyle bir sayı vermek çok spekülatif olur.
Batık riski zaten ağır bir tabir. Ancak
sıkıntıya giren, daralan şirketler mutlaka
var. Özellikle belli sektörler, örneğin turizm
sektöründe faaliyet gösteren şirketler,
yatırımda yakalananlar çok olumsuz
etkilendi. İhtiyaç duyulan önlemler ve
düzenlemeler yapıldığı takdirde bu dönem
atlatılabilir. Ancak bu arada doğal
olarak özellikle küçük ve orta boyda birçok
şirket sıkıntılı.
7 İflas erteleme, konkordato
gibi “alacaklı ile uzlaşma”
yöntemleri işe yarıyor mu?
Bunlar gerçekten işe yarayan mekanizmalar.
Kesinlikle hukuk sistemimizde
bulunması gerekir. Ancak uygulamanın
amacından çıkmasına izin verilmemesi
ve yargının daha bilinçli olması şart. Bizim
birçok örnekte geçmişte gördüğümüz
uygulama, tarafları koruma veya
nefes alma imkanı yaratmak değil, kötü
niyetli borçluların sistemi istismar etmesi
oldu. Yargı da buna alet oldu. Böylece
esasen faydalı olan bir düzenleme, borç,
mal kaçırma, alacaklıların haklarına gerçek
dışı planlarla engel olma yolu oldu.
8 Tüm bu sıkıntıları aşmak için
bankaların reel sektörle ilişkisi
nasıl düzenlenmeli?
İflas erteleme düzenlemesinin doğru uygulanması
için bankaların ve çeşitli sivil
toplum örgütlerinin önerileri var. Bu konularda
düzenleme yapılabilir. Son 5 yılda
yapısal reformlarda büyük yavaşlama
olduğu malum. Bu konuda reel sektör
beklenti içinde. Yapılacak işler arasında
bu konu da ele alınabilir.
9 Finansman sıkıntısıyla
mücadelede şirketler nelere
dikkat etmeli?
En kritik nokta, gerçekçi planlar ve paydaşlarla
ilişkilerde dürüstlüğü elden bırakmamak.
Aksi takdirde sorunu daha
uzun zamana yayıp artırmaktan başka
bir sonuç çıkmayacaktır.
10 En çok hangi
sektörler ve
hangi ölçekteki
şirketler finansal
risk altında?
Neden?
Bazı sektörlerde
plansız ve şuursuz
yatırımlar yapıldı.
Yatırımcılar bu
konuda çok
hatalı davrandı.
Bu yatırımları
finanse eden
bankalar hataya
ortak oldu.
Kapasite fazlalığı
yaratılan veya
üretilen ürünün
maliyetinde,
verimlilikte
sorun yaşanan
temel sektörler
var. Bunlara
isim vermek
istemiyorum.
Sektör kuruluşları
ve devlet bunları
biliyor. Bu
durumdan nasıl
çıkılacağına dair
birlikte çalışma
yapılmalı. Bunun
dışında düşük
büyüme hızı olan
bir ortamda,
öncelikle
küçük, orta
boy işletmeler
ve sadece
iç piyasaya
çalışıp ihracat
becerisi olmayan
işletmeler sorun
riskiyle karşı
karşıya.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?