Sinyallere dikkat

25.10.2016 12:45:520
Paylaş Tweet Paylaş
Sinyallere dikkat
Bu yıl reel sektörü finansal açıdan zorlayan çok fazla başlık var. Vadelerin uzaması ve alacakların tahsilatındaki sıkıntı, piyasadaki durumu net biçimde ortaya koyuyor. Artan iflaslar da bunun bir göstergesi. Peki şirketler, finansal risklerden kendini nasıl korumalı? Finansman sıkıntısı nasıl çözülmeli? Finans Yönetim Danışmanı Mehmet Sönmez, “Şirketlerin gözü öncelikle bilançodaki borçlar kaleminde olmalı” diyor ve ekliyor: “Şirketler açısından en doğru yol, nakit açığını yüksek maliyet ve kısa vadeli ilave borçlanma yöntemleriyle çözmek yerine, uzun vadeli ve olabildiğince düşük maliyetli enstrümanlara odaklanmak olmalı.” MEHMET SÖNMEZ ile merak edilenlerini konuştuk:
1 Şirketler finansal sıkıntıyı aşmak için ne yapmalı?
Şirketler birçok noktaya odaklanmalı. Bunlardan en önemlisi, önlerindeki 12 aylık döneme ait nakit akış tablosunu mümkün olduğunca gerçekçi bir şekilde hazırlamak. Özellikle satış ve tahsilat kalemleriyle giderler ve borçlar arasında açık varsa bunun azaltılabilmesi için birkaç önlem alınmalıdır. Birincisi, gider kalemleri olabildiğince rasyonel duruma getirilmeli. Bunun için kâr/zarar tablosu ve detaylı mizandan yararlanarak hangi gider kalemlerinde tasarrufa gidilecek, bunlar belirlenerek süratle devreye alınmalı. İkinci önemli konu tahsilatlar. Mümkün olabildiğince alacakları (olabiliyorsa) nakit, olamıyorsa müşteri çekleriyle tahsil etmek. Yine finansman açığı oluşuyorsa finansman enstrümanlarından en uygun olanı belirlenmeli.
2 Şirketler bilançoda öncelikle hangi kalemlere odaklanmalı?
Öncelik bilançodaki borçlar kaleminde olmalı. Şirketler açısından en doğru yol, nakit açığını yüksek maliyet ve kısa vadeli ilave borçlanma yöntemleriyle çözmek yerine, uzun vadeli ve olabildiğince düşük maliyetli enstrümanlara odaklanmak olmalı.
3 Şirketlerin “alarm” olarak algılaması gereken göstergeler neler?
 Alarmlar, sarı ve kırmızı olarak ikiye ayrılmalı. Sarı alarm, makro ekonomide enflasyon, cari açık, borçlanma oranı, ihracat verileri, parite gibi makro ekonomik göstergeleri baz alarak her dört ayda bir önlerindeki 12 aylık döneme ait revize bütçeler hazırlayarak orijinal bütçelerinden sapma olup olmadığını öngörmeyi hedeflemek. Kırmızı alarm göstergesi ise nakit açığının oluşmasıdır.
4 Sektörel olarak bakarsak, perakende şirketleri finansman sıkıntısını aşmak için neler yapmalı?
Perakende şirketleri finansman sıkıntısını aşabilmek için ilk aşamada stoklarını süratli kampanyalarla mümkün olabildiğince azaltmaya odaklanmalı. Zincir içinde zarar eden ünitelerle ilgili tedbirler alınmalı. Tedarikçileriyle mutabık kalabildiği takdirde borçlarını mümkün olabildiğince uzun vadeye yaymalılar. Banka kredileri varsa bunları uzun vadeye yayabilmek amacıyla finans sektörüyle görüşmeler yapmalılar. Perakende sektörü genellikle kredi kartı ağırlıklı tahsilat yaptığından diğer sektörlere göre tahsilat avantajına sahiptir. Dolayısıyla tahsilat riskinden ziyade şirket giderleri ve stok yönetimine odaklanmaları finansman sıkıntılarını azaltacaktır.
5 Üretim ve ihracat odaklı şirketler hangi yöntemlere yönelmeli?
Üretim odaklı şirketler için ihracata ağırlık vermek en önemli stratejik öncelikler arasındadır. İhracat başa baş maliyet noktasında yapılsa dahi toplam üretim kapasitesine önemli katkı sağlayacağından sanayi kesimi için çok önemlidir. Üretim odaklı şirketler üretim yapabilmek amacıyla ithalat yapıyorlarsa kur riski taşır. İthalat/ ihracat dengesi ithalat lehine ise başta “forward” olmak üzere diğer kur risklerini “hedge” eden, yani kur riskini ortadan kaldıran enstrümanlara yönelmeliler. Bunların yanı sıra bir diğer borçlanma enstrümanı olan “sell and lease back” dediğimiz yönteme başvurmaları tavsiye edilir. İhracat odaklı şirketler ise ihracat alacaklarını sigortalama yöntemine başvurmalı. Başta Eximbank olmak üzere bu yönteme aracılık eden uluslararası sigorta şirketleri bu konuda ülkemizde aktif olarak çalışıyor.
6 İflas ertelemelerin nedeni olarak da finansman sıkıntısı gösteriliyor. Peki bu yöntem şirketlere gerçekten “nefes alma” fırsatı sağlıyor mu?
İflas erteleme, tüm dünyada iyi niyetli şirketlerin uzun vadeli yaşayabilmeleri için uygulanan bir yöntem. İyi niyetli şirketler, bu yöntemle borçlulara karşı şirketlerini koruma altına alıp üretim veya ticari faaliyetlerini devam ettirerek sıkıntılı dönemi atlatmayı hedefler. Türkiye de bu yöntem ilk başlarda iyi niyetle uygulanmaya başladı ve yayıldı. Ancak son yıllarda iyi niyet çizgisinden çıkarak yaygınlaşmaya başladı. İflas erteleme, iyi niyetli şirketler için nefes almayı sağlasa da iyi niyetli olmayan şirketlerde çıkış yolu olmadığını görmekteyiz.
7 Finansal sıkıntılara özellikle hangi sektörlerde rastlanıyor? Neden?
Sıkıntılar, bu yıl özellikle turizm sektöründe yoğunlaştı. Turizm sektörü 54 alt sektörü etkiler, dolayısıyla bu sektörler de olumsuz etkilendi. Ayrıca yaş meyve sebze başta olmak üzere tarım ürünleri ihracatı etkilenen diğer sektör oldu. Tekstil ise ihracatın düşmesi nedeniyle sıkıntı çeken sektörlerden. Bunların dışında sıkıntıya giren şirketlerde özkaynak yetersizliğini önemli bir neden olarak görüyorum. Gönüllü şirket evliliklerinin ülkemizde yaygın olmaması da finansman sıkıntılarını yaratan diğer bir unsur.
8 Peki hangi ölçekteki şirketler daha yoğun bir risk altında?
KOBİ’ler gerek yeterli özkaynağa sahip olamadığından gerekse profesyonel kadrolarla çalışamadığından daha fazla risk taşıyor. KOBİ’ler için önerim, bulundukları sektörlerle ilgili o sektörlerin en bilgili, deneyimli isimlerinden danışmanlık hizmeti almaları. Özellikle patent alma, verimli çalışma, çeşitli finansal enstrümanlara uygun fiyat ve vadelerde ulaşabilme gibi konularda destek aldıklarında başarı hikayelerinin arttığını gözlemliyorum.
9 Finansman sıkıntısıyla mücadelede şirketlerin gözden kaçırdığı noktalar var mı?
Bana göre şirketlerin gözden kaçırdığı en önemli konulardan biri, sürdürülebilir kârlılık için yeteri kadar inovasyona önem vermemeleri. Bir diğer konu ise markalaşmaya gerekli önemin verilmemesi. Ayrıca şirketlerde muhasebe ağırlıklı yönetimden finansman ağırlıklı yönetime geçişin özellikle orta ve küçük işletmelerde yeterince yaygın olmadığını görüyoruz. Büyük şirketlerde ise hazine bölümlerinin kurulması uluslararası finansman enstrümanlarına ulaşmada önemli bir adım olacaktır.
10 Reel sektörün içinde bulunduğu bu durum, büyümeye nasıl etki edecek?  
Eylül ayından itibaren bankaların konut finansmanına daha fazla destek vermeleri nedeniyle inşaat sektöründe yeniden bir canlanma olacaktır. Ayrıca iç tüketimin artırılması amacıyla tüketicilere yönelik cazip finansman koşullarının tekrar gündeme gelmesi büyüme ivmesini hızlandırır. Turizmdeki sıkıntılar büyüme rakamlarına olumsuz yansıyacak. Özel sektör yatırımlarının düşük seviyede olması büyüme açısından bir diğer sıkıntı. Ayrıca reyting kuruluşlarının ülkemizi “yatırım yapılabilir” seviyesinde tutup tutmayacağı, özellikle yurtdışından sağlanan finansman maliyetlerini etkileyecek. Tüm bunların sonucunda enflasyon, en önemli gündem maddesi olmaya devam edecek. 2016 büyüme rakamımızın yüzde 3’ün biraz üzerinde olacağını öngörüyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz