1 Son dönemde Türkiye’nin sanayi
performansı ne düzeyde?
Sanayimizin yıllık ortalama büyümesi, 2002-2007 arasında
yüzde 8’di. Son 5 yıldaysa yüzde 4,5. Ama son iki
yıldır yüzde 4’ün de altına geriledi. 2016’da da 4’ün altında
kalması bekleniyor. Sanayideki net üretim hacmi
2015’te 169 milyar dolar. 2010’da ise 172 milyar dolar.
Demek ki dolar bazında sanayi üretimi 5 yıldır yerinde
sayıyor. Yapısal reformlarda son yıllarda yaşanan
gecikme ve bunun sonucunda artan girdi maliyetleri
ve dış bağımlılık, sanayimizin küresel rekabet gücünü
olumsuz etkilemeye devam ediyor.
2 Son birkaç yılda “yüksek performans”
gösteren sektörler hangileri? Neden?
Son 3 yılda en çok büyüme kaydeden ilk 5 sanayi
sektörü yüzde 33 ile medikal ürünler, yüzde 27 ile mobilya
imalatı, yüzde 25 ile motorlu taşıtlar, yüzde 21 ile
petrol ürünleri ve yüzde 20 ile bilgisayar ve elektronik
cihazlar. Hızlı büyüyen sektörlerde şunu görüyoruz:
Kamu alımlarında yurt içi üretime avantaj tanınması
ve sağlık alanında özel sektörün yatırımları medikal
sektörünü olumlu etkiledi. Bankaların konut kredilerini hızlandırmaları inşaat ve mobilyaya ivme kazandırdı.
Avrupa’daki toparlanma özellikle otomotive hareket
getirdi.
3 Son birkaç yılda “düşük performans”
gösteren sektörler hangileri?
İlk 7 ayda en çok küçülme yaşayan sektörlere bakarsak,
mobilya sektörü yüzde 9, basılı medya yüzde 8,
deri yüzde 6, içecek yüzde 1, dayanıklı tüketim malları
üretimi yüzde 1 gerilemiş durumda. En büyük sıkıntı
döviz kurlarının yukarı yönlü ve çok dalgalanması,
finansmana erişimdeki sıkıntılar ve iç pazardaki talep
yetersizliği. Son birkaç yılda sanayinin genel ortalamasının
altında büyüyen sektörler ara malı imalatı,
madencilik, enerji, tekstil, konfeksiyon, deri ve metal
sanayi.
4 Bu düşük performansın ardındaki
dinamikler neler?
Giyim sektörü, Uzak Doğu kaynaklı haksız rekabeti hem iç piyasada hem ihracat pazarlarında yaşıyor. Döviz kurlarındaki yukarı gidiş, yatırıma ve dış finansmana dayalı enerji sektörünü etkiliyor. Yaşanan kazalar da madencilik sektöründe yavaşlamaya
neden oluyor. 5 Sanayi üretimindeki
gelişmeler, ihracata nasıl
yansıyor?
Son 3 yıldaki imalat sanayi ihracatımız
143 milyar dolardan 135 milyar dolara
gerilemiş durumda. Ancak bu azalmada,
Euro-dolar paritesindeki gerilemenin
de etkisi var. Örneğin 2015’te
ihracatımız dolar bazında yüzde 9 daralmış
gözüküyor ama miktar cinsinden
yüzde 2 artış var. Ayrıca 2015’te
dünya ticaret hacmi de yaklaşık yüzde
12 daraldı. Buna rağmen Türkiye’nin
AB’nin toplam ithalatından aldığı pay
yüzde 1,2 ile tarihinin en üst seviyesine
geldi. Avrupa’nın düzelmesi bizi
gayet olumlu etkileyecek. AB’de her
1 puan büyüme, bizim ihracatımıza 5
puan artış olarak yansıyor. Sanayi ürünü
ihracatımız azaldığı için ihracatımızın
kilogram değer 2014’te 1,5 dolar/
kg iken 2015’te 1,3 dolar/kg düzeyine
geriledi. Almanya veya Kore’de bu rakam
4-5 dolar arasında.
6 Döviz kurundaki değişim
sanayi sektörünü nasıl
etkiliyor?
Özel sektörün dış borcu 300 milyar
dolar. Bunun yaklaşık 210 milyar doları
uzun, 90 milyar doları kısa vadeli.
Reel sektör kuruluşlarının döviz pozisyonu
açığıysa 200 milyar dolar. Rakamlar
büyük ama en büyük tehlike
döviz kurunda ortaya çıkacak büyük
dalgalanmalar. Bu olmazsa, bu borcu
döndürmek pekâlâ mümkün. Kurun
düzeyi de dikkate alınmalı ama asıl
tehlike kurun hızla dalgalanması. Özel
sektör için asıl tehlike burada.
7 Sanayici, en çok hangi
risklerle karşı karşıya?
Öncelikli risk alanları vade riski, finansman
riski ve kur riski. Böyle dönemlerde
karşı tarafın risk analizini
yapmak, kare kod gibi sicil bilgilerine
ulaşabilmenin mümkün olduğu mekanizmaları kullanmak önem kazandı.
Benzer durum finansman riski için de
geçerli. Dünyada ve ülkemizde paranın
bol ve ucuz olduğu dönem bitti.
Hem işletme sermaye hem yatırım
finansmanı ihtiyacını olabildiğince
özkaynaklardan veya ticari finansla
karşılamak, kredi kullanımını en az seviyede
tutmak önemli. Döviz kazancı
olmadan döviz taahhüdü altına girmemek
lazım.
8 Bu risklere karşı nasıl
önlemler alınmalı? Şirketler,
üreticiler neler yapmalı?
Bu risklere karşı çeşitli finansman mekanizmaları
var. Örneğin kur ve faiz
risklerini hedge eden enstrümanlar
var. Yurt dışı satışlarda Eximbank’ın
kapsamlı risk sigorta paketleri mevcut.
Ticari alacak sigortası gibi yurt içinde
kullanılabilecek yöntemler ülkemizde
de başladı. Kredi Kayıt Bürosu, müşteri
riskini analiz eden risk sistemleri
geliştirdi. Kare kodlu çek yılbaşından
itibaren zorunlu hale geliyor. Bunları
kullanarak alınacak riski önceden tespit
etmek, daha doğru karar vermek
mümkün.
9 Türkiye’de sanayi hak ettiği
değeri görüyor mu?
Son dönemde bizleri en fazla üzen
hadiselerden biri sanayicilerin esas
işlerini bırakıp konut ve gayrimenkule
yönelmesi. Demek ki iş ve yatırım
ortamındaki problemler hala sürüyor.
Öte yandan dünya yeni sanayi devrimini
yani Sanayi 4.0’ı konuşuyor. Ama
Türkiye bu sürece hazırlıklı değil.
Bugün Türkiye, Sanayi 4.0’dan olumsuz
etkilenme potansiyeli en yüksek
ülkelerden biri. Rekabet gücümüzü
kaybetmemek için bu değişime ayak
uydurmak zorundayız. Türkiye’nin
acilen yapması gereken, doğru bir sanayi
politikası tasarlayıp buna uygun
belli alanlarda yatırıma ve teknoloji
transferine odaklanmasıdır. Ekonomide
en doğurgan teknolojiler tercih
edilmeli.
10 Yıl sonuna dair beklenti ve projeksiyonlarınız nedir?
Bu yıl
beklemediğimiz
olumsuz gelişmeler
yaşandı. Hükümet
değişikliği, Brexit,
15 Temmuz darbe
girişimi, terör olayları
gibi... 3’üncü çeyrek
sanayi üretiminde
bir gerileme ortaya
çıkabilir. Hatta 27
çeyreklik kesintisiz
büyüme çizgimiz
son bulabilir.
2016’nın geneli için
tahminen ekonomik
büyüme yüzde
3,5, sanayideki
büyüme yüzde 3
civarında kalacak.
Hem iç hem dış
sıkıntıları birlikte
yaşıyoruz. Üstelik
büyüme modelimizi
değiştiremedik. Hala
dış kaynağa dayalı.
Bu durumda yakın
vadede yüksek
bir büyüme hızına
ulaşmak mümkün
gözükmüyor.
Bu yapısal bir
sorun ve yapısal
sorunların da ancak
yapısal çözümleri
olur. Aynadaki
görüntümüze kızmak
yerine kendimizi
nasıl değiştiririz
sorusuna cevap
aramalıyız.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?