Vadeler uzuyor mu?

22.02.2016 11:38:120
Paylaş Tweet Paylaş
Vadeler uzuyor mu?

2015 yılındaki belirsizlik ortamı, şirketlerin ödeme gücüne ve tahsilatlara da yansıdı. Vadeler uzarken karşılıksız çek ve senetlerde artış gözleniyor. Protesto edilen senet tutarında ise 2014’e göre yüzde 19’luk artış var. Bu artışlarda hem iç piyasadaki belirsizlik hem dış konjonktür etkili. Örneğin son yaşanan uçak krizi, özellikle Rusya ile iş yapan şirketleri alım sıkıntısına sokmuş durumda.

Peki en çok hangi ölçekteki şirketler ödeme sıkıntısı yaşıyor? Bu sorun daha çok hangi sektörlerde kendini gösteriyor? Daha da önemlisi şirketler, bu darboğazı aşmak için nasıl yollar izliyor? Konuyla ilgili tüm merak edilenleri, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar’a sorduk…

1. Son dönemde iş dünyasının yaşadığı zorluklar neler? Ödemelerde nasıl sıkıntılar var?

Küresel ekonomi yeni bir dönemece girdi. Oynaklığı artan döviz kurları, düşen petrol fiyatları ve Ortadoğu’daki karışıklıklarla birlikte dış pazarlarda rekabet arttı. İçeride ise ardı ardına gelen seçim süreçleri ve terör olayları yaşandı. Tabii bu belirsizlikler, ekonomiyi konjonktürel olarak etkiledi. İş dünyası her zaman netlikten beslenir. Özellikle 1 Kasım’a kadar geçen süreçte bu etkiyi yakından hissettik. Herkes ödemelerini, yatırım kararlarını seçim sonrasına ertelemişti. Ancak 2 Kasım’da net siyasi tabloyla iç piyasada hissedilir bir canlanma yaşadık. Bugün çok daha ılımlı bir hava mevcut. Ancak yine de ödemelerde, vadelerde sıkıntı gözlenebiliyor.

2. Ödeme ve tahsilat sıkıntıları daha çok hangi ölçekteki şirketlerde gözleniyor? Neden?

Küçük ölçekli mikro işletmelerimizde ödeme güçlüğü daha fazla görülebiliyor. Çünkü bu işletmelerimiz kredi olanaklarına kolay erişemiyor. Ülkemizdeki bankalar, teminat ağırlıklı bir kredilendirme sistemine sahip. Bu durumda mikro işletmelerin beklediği ödemelerde bir aksaklık olunca bu zincirleme olarak tüm ticari faaliyetine etki edebiliyor.

3. Rusya ile yaşanan kriz, bu bölgeden gelen ödemelerde bir tıkanma yarattı mı?

Rusya ile Türkiye, son yıllarda ticari ilişkilerini geliştirme noktasında önemli adımlar attı. Geçen yıl 30 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmıştık. Bu yıl 10 aylık dönemde 20 milyar dolarlık hacim var. Ama bundan da önemlisi, o bölgede önemli yatırımlarımız mevcut. 1972’den bu yana Türk şirketleri Rusya’da 60 milyar doları aşkın müteahhitlik işi gerçekleştirdi. Rusya'nın takındığı bu tavır, ticari ilişkilerimizi sıkıntıya sokuyor. Geciken hakediş ödemeleri var. Teminat mektuplarında sıkıntılar yaşanıyor. Bazı borçlu Rus şirketlerin ödemelerini durdurduğunu duyuyoruz. Biz bu meselenin diplomatik ve barışçıl yollardan halledilmesini diliyoruz.

4. Peki Rusya krizinin yarattığı olumsuzluk nasıl çözülecek?

Hükümetimizin Rusya ile gelişmeler doğrultusunda sektörlere yönelik birtakım destekler sunacağını biliyoruz. Biz orta vadede bu kaybı telafi edebiliriz, ancak Rusya halihazırda yaşadığı ekonomik sıkıntılarla birlikte bu tavrıyla daha da büyük sıkıntılar yaşayabilir. İTO olarak yeni pazar arayışlarına dönük çalışmalarımıza 2016’da hız vereceğiz. 25’e yakın fuara milli katılım organize edeceğiz. İran pazarını da özel mercek altına aldık.

5. 2015’te geri dönen veya ödenemeyen çek-senet miktarı ne kadar arttı? 

2015’in ilk 11 ayında karşılıksız çek adedi yüzde 19, tutarı ise yüzde 42 oranında arttı. Protesto edilen senet tutarında da geçen yıla göre yüzde 19’luk artış var. Bu artışlarda az önce bahsettiğim gibi hem dünyadaki konjonktür hem iç piyasada yaşanan siyasi belirsizlik ve terör olayları etkili oldu.

6. Üç yıl önce karşılıksız çeke hapis cezasının kaldırılmasının bu artışta etkisi var mı?

2012’de kalkan hapis cezasının karşılıksız çekteki artışta elbette bir etkisi var. Hapis cezası güçlü bir caydırma mekanizmasıydı. Ancak yaşanan artışı sadece buna bağlamamak lazım.  Uzun vadede yıllar itibarıyla baktığınızda büyüme oranıyla karşılıksız çek oranı birbiriyle çok ilgilidir. Dünyadaki ticaret hacmi eskisi gibi hızlı artmıyor. Bu haliyle iç piyasaya ve ödemelere yansıyor.

7. Şirketler karşılıksız çekte yaşanan bu sıkıntıları nasıl aşıyor? 

Çek ve senet bizim piyasamızın kendine özgü, çok da başarılı bir vadelendirme yöntemi. Çek aslında görüldüğünde ödeme aracı olarak kullanılırken, ülkemizde bir kaydi para oluşturma mekanizması yerini aldı. Bu yılın 11 ayında bankalara ibraz edilen çek tutarı 606 milyar TL. Dolayısıyla çek deyip geçemeyiz. Çok önemli bir parasal sirkülasyon sisteminden bahsediyoruz. Hapis cezasının çok ciddi bir caydırıcılığı vardı. Çek kesme yasağı onun kadar etkili olmadı. Ancak eş zamanlı olarak uygulamaya alınan bazı riskten korunma yöntemleri var. Karekodlu çek uygulaması, çek ve risk raporu gibi. Bunların kullanımı henüz çok yaygınlaşmadı. Aslında şirketlerimiz, bu enstrümanları kullanarak ödenmeme riskini büyük oranda azaltabilir.

8. Bankaların veya finans kuruluşlarının çözüm yolundaki üretkenliği ne durumda?

Temel sıkıntılarımız var. Örneğin bankaların uyguladığı teminata dayalı kredilendirme sistemi, proje finansmanının yok denecek düzeylerde olması, çek gibi enstrümanlarda riskin tamamen iş dünyasına bırakılması gibi. Bu konularda bankaların elini daha fazla taşın altına koymasını istiyoruz. Tabii bu noktada bankaların da elini kolunu bağlayan yasal düzenlemeler olduğunu biliyoruz. Karşılıklı adımlar atılarak bu konulara çözüm bulmak gerek. Kazan-kazan ilkesini karşılıklı olarak benimsememiz önemli.

9. İTO olarak üyelerinize ödemeler konusunda ne tür destekleriniz oluyor?

Özellikle çekte yaşanan sıkıntılara dönük Kredi Kayıt Bürosu ile etkin işbirliği halinde çalışıyoruz. Çek ve risk raporu, karekodlu çek gibi enstrümanların üyelerimize tanıtılmasına dönük birçok toplantı yaptık. Bunların dışında alacak sigortası gibi farklı yöntemleri de üyelerimize tanıtıyoruz. Diğer taraftan üyelerimiz finansmana ulaşım olanaklarına daha kolay ulaşabilsin, Eminönü’ndeki merkez binamızda KOSGEB ve Kredi Garanti Fonu temsilciliklerini açtık. Şu sıralar oldukça önemsediğimiz bir konu daha var. Halk Bankası aracılığıyla esnaflara sağlanan hazine destekli krediden şahıs işletmelerimiz de yararlanmalı. 500 bin şahıs firmamız var. Bu şirketlere şu anda esnaflara sağlandığı gibi 120 bin TL’ye kadar yüzde 4-5 oranlarından kredi sağlanırsa ekonomiye önemli bir can suyu enjekte edilir. Bunun için Hazine Müsteşarlığı’yla görüşme halindeyiz.

10. 2016 yılı için beklentileriniz neler?

Orta Vadeli Program’da 2016 için hedeflenen büyüme rakamı yüzde 4. 2016 yılında görüş açısı çok daha net olan iş dünyasının yapacağı atılımlarla ve hükümetimizin hayata geçireceği reformlarla bu hedefin rahatlıkla yakalanacağına inanıyorum. Tabii ki ülkemiz için riskler de söz konusu. Artacak finansman maliyetleri ve komşu ülkelerde yaşanan sıkıntılar nedeniyle yeni ihraç pazarları bulma gerekliliği bizleri bekliyor. Bu nedenle yatırımlarda, ticari sözleşmelerimizde ve maliyet hesabımızda bir değil, üç kez düşünmek zorundayız. 2016’nın Türkiye için reformlarla geçecek, kendine yeni pazarlar arayacağı dinamik bir yıl olacak kanısındayım.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz