SORU: Reklamcılık ajanslarının çalışma biçiminde
son yıllarda nasıl bir değişim yaşanıyor? Sektörün
geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Global reklamcılık alanında dünyada 5 büyük
holding var: WPP, Omnicom, Publicis,
Interpublic ve Dentsu. Bu 5 dev holdingin geçen yıl
toplamda 57,4 milyar dolar tutarında bir gelir elde
ettiği tahmin ediliyor. Yıllar öncesinde ise reklamcılık
belirli ajansların elindeydi: Doyle Dane Bernbach, J.
Walter Thompson, Ogilvy & Mather gibi… Bunlar
ve çok sayıda diğer ajans, artık global
holdinglerin birer parçası haline gelmiş
durumda. Eskiden reklamcılık sektöründe
Bill Bernbach, David Ogilvy, Mary
Wells, Carl Ally, Leo Burnett gibi yaratıcı
insanların sözü geçerdi. Bugün ise bu
holdinglerde Bill Bernbach ve David
Ogilvy gibi yaratıcı insanların itibarına
sahip parmakla sayılacak kadar az yaratıcı
birey çalışıyor. Kurumsal üst düzey
yöneticilerin zihninde, reklamcılığın
“büyüsünün” kaybolmasının bir nedeni
de bu durumdan kaynaklanıyor.
Reklamcılık artık sadece olası en düşük
fiyata satın alınması gereken sıradan bir işlev haline geldi. Bu yeni dönemin işaretlerinden
biri de dünyadaki en büyük 10 reklamvereninden
biri olan McDonalds’ın, bir holding tarafından satın
alınmaya direnebilen birkaç büyük ajanstan biri olan
Leo Burnett ile çalışmayı bırakarak dünyanın ikinci
büyük reklam holdingi olan Omnicom ile çalışmaya
başlaması oldu. Reklamcılık endüstrisinin başı
bugünlerde yaratıcı lider eksikliğinden dolayı ağrıyor.
Ve bu gibi liderlerin bu global holdinglerde yetişme
ihtimali yok denilecek kadar az. Yaratıcılık artık yavaş
yavaş reklamcılık endüstrisinden çıkarılıyor.
CRM YATIRIMI ŞART
SORU: Pazarlama liderleri CRM ile nasıl
ilgilenmeli? Günümüz iş ortamında
onlar CRM hakkında neleri bilmek
zorundalar?
CRM, yani müşteri ilişkileri yönetimi
aslında şirketlerin mevcut ve
potansiyel müşterilerle girdikleri her
türlü etkileşimi takip etmelerine olanak
sağlayan bir yazılımdır. Özünde bu
yazılım, şirketlerin eskiden elle yaptıkları
işleri otomatikleştirir. Hemen hemen tüm
şirketlerin CRM yazılımına yatırım yapması
şarttır. Ancak CRM, bir markanın başarılı
bir şekilde yönetilmesinde gerekli olan
pazarlama stratejisinin yerini alamaz.
LOGODA SEMBOL OLMALI
SORU: Son dönemde pek çok marka logosunu değiştiriyor.
Marka kimliği kazanmak için yeni logolar nasıl tasarlanmalı?
Logo ya da işaret, markanın ismini barındıracak şekilde
bir sembolden oluşmalıdır. Bu sembol, marka isminin
yokluğunda da o markayı yansıtmalıdır. Örneğin Mercedes-Benz
otomobillerinin üç köşeli yıldız sembolü gibi... Ancak bizim
daha değişik bir fikrimiz var. Herhangi bir logoda kullanılan
sembolün sadece markanın adının değil aynı zamanda sözel
bir fikrin de reklamını yapacak şekilde tasarlanması gerektiğine
inanıyoruz. Biz bu sembollere “görsel çekiçler” diyoruz. Çünkü
onlar markanın özünün reklamını yapacak şekilde “sözel
çivileri” zihinlere çakar. Mesela Marlboro sigaralarında kullanılan
“kovboy” figürü, aslında Marlboro’nun erkeksi bir sigara olduğu
fikrini beyinlere işler. Coca-Cola’nın kullandığı “ince belli şişe”
ise Coca-Cola’nın orijinal kola, otantik kola, asıl kola olduğu
fikrini beyinlere çakar.
STRATEJİ DEĞİŞTİRMEK HATA OLUR
SORU: Markalar açısından Z kuşağının önemi nedir? Markalar bu
kuşak için yeterince hazırlık yapıyor mu?
Z kuşağı, aslında Y kuşağından, yani 1980 ile 2000 arasında
doğanlardan sonra gelen nesildir. Ancak Z kuşağını cezbetmek
için bir markanın özelliklerini artırmaya çalışmasının tehlikeli bir yönü
var. Ürün yelpazesinin genişletilmesine yönelik görüşlere karşı her
markanın direnç göstermesi gerekir. Onun yerine bir markanın çekirdek
bir odak benimsemesi ve markayı satın alıp almama kararını tüketicilere
bırakması en iyisidir. Subaru dört çekişli bir araçtır. Peki Z kuşağı
dört çekişli araçlar satın almak istiyor mu? Belki de istemiyorlardır.
Ancak Subaru’nun sadece Z kuşağını cezbetmek için kendi stratejisini
değiştirmesi çok büyük bir hata olur.
MARKA ODAK DARALTMALI
SORU: Pazarlamanın yeni normali nedir? Pazarlama yöneticilerinin
mutlaka bilmesi gereken konular nelerdir?
Pazarlama alanında yeni moda olan iki kelime var: Veri ve dijital.
Çoğu şirkette pazarlama yöneticileri, artık bu iki aracı ne kadar
bildikleri ve onlardan nasıl faydalandıklarıyla değerlendiriliyor. Bu durum
çok kötü. Her ne kadar veri ve dijital çok önemli olsa da asla ürünün
kendisi kadar önemli olamaz. Bu durum, pazarlama yöneticilerinin
vakitlerinin çoğunu şirket dışında harcadığını gösteriyor. Oysa şirket
içinde yapmaları gereken daha önemli işleri var. Peki bu ne demek?
Pazarlama yöneticilerinin marka odaklaması yapmak gibi önemli bir
görevi bulunuyor. Hemen hemen tüm markalar, ürün hatlarını satışları
artıracak şekilde genişletti. Örneğin Coca-Cola, bugün Amerika’da
birbirinden farklı lezzette 16 ürün pazara sunuyor. Bu yüzden Amerika’da
kişi başına düşen Coca-Cola tüketiminin son 13 yıldır üst üste
her yıl azalmasına hiç şaşmamak gerekir. Bu şirket markasının
odağını bir şeyler ifade edecek şekilde daraltmadığı müddetçe
satıştaki düşüş devam edecek. Pek çok diğer sektörde de aynı
şey yaşanıyor. Şirketler, ürün yelpazelerini genişlettikçe markaları
potansiyel müşterilerinin gözünde itibar kaybediyor. Bu sorunun
tek çözümü markanın iyi bir pozisyon bulacak şekilde odağını
daraltılmasıdır. Otomobil şirketlerinin çoğu gibi Subaru da hem iki
çekişli hem de dört çekişli araçlar üretiyordu. 1993 yılında Subaru
ürün yelpazesini yarı yarıya budayarak sadece dört çekişli araçlar
sunmaya başladı. O günden beri satışları kademeli olarak önemli
boyutlarda arttı. Subaru’nun 1993 yılında 104 bin 179 olan araç
satışı geçen yıl yüzde 459’luk bir artışla 582 bin 675 araca çıktı ki
bu dönemde otomobil piyasasında sadece yüzde 26’lık bir büyüme
gerçekleşmişti. Coca-Cola’nın da benzer şeyler yapması şart.
Kamuoyunda kötü bir imaja sahip şekerli kolalardan vazgeçmeli.
Ve tüm çabalarını bu markanın kalorisiz çeşitlerine odaklamalı. Bu
arada “Gerçek olan kalorisiz olandır” sloganını da kullanabilirler.
TELEVİZYON HALA BİR NUMARA
SORU: Bazı araştırmalar TV’lerin
halen markalar için çok
önemli olduklarını gösteriyor. Ne
düşünüyorsunuz?
Bence en güçlü medya
internet değil, televizyondur.
Ancak televizyon medya aracı
olarak göreceli çok daha pahalı
ve yeni kurulmuş teknoloji şirketleri
de dahil olmak üzere küçük
markalar için uygun değildir.
Kilit bir ürün özelliğini ön plana
çıkarmak için canlı yayınlardan
faydalanan kitlesel markalar
için en iyi araç televizyondur.
Örneğin BMW, kendi markasını
BMW araçlar süren mutlu araba
sahiplerini gösteren televizyon
reklamları aracılığıyla oturtmuştur.
Burada sloganları ise “Sürüş
Keyfinde Zirve”dir. Televizyon,
Amerika’da hala çok önemli
bir medyadır ve kullanımı
hiç de azalma eğiliminde
değil. 5 yıl önce ortalama bir
pazarlama bütçesinin yüzde 38’i
televizyonlara harcanırdı. Bu yıl
şirketler halen kendi pazarlama
bütçelerinin aynı yüzdesini
televizyonlara harcıyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?