2019'da denklem yeniden kurulacak

4.02.2019 12:33:000
Paylaş Tweet Paylaş
2019'da denklem yeniden kurulacak

Günümüzde enerjide yeni arz kaynakları ortaya çıkıyor, yeni ticaret ve ulaşım güzergâhları oluşuyor. Fosilden yenilenebilir yakıtlara geçiş, iklim değişikliği ve yerel çevre sorunları, teknolojik devrim ve yatırım dinamikleri ve tercihleri de enerji sektörünün çehresini değiştiriyor. Ayrıca değişmekte olan jeopolitik denklem ve benzeri birçok faktörün etkisiyle, enerjide daha önce öngöremediğimiz, bambaşka bir mecraya doğru sürükleniyoruz.

Arz-talep haritası, fiyat devinimi, finansal yenilikler, LNG, akıllı iletişim hatları, teknolojik inovasyon gibi dinamikler de geleneksel yakıtların üstünlüğünü aşındırıyor. Bu nedenle yeni oyuncular ve oyun kurallarıyla birlikte daha öncekilerden farklı, büyük bir enerji oyununu da bizlere dayatması söz konusu.

Dijital ekonomi, yeşil enerjiye geçiş, dördüncü sanayileşme akımı gibi kavramlarla konuşuyoruz. Sadece OECD dünyasının öncelikli kaygısı olan enerji ikmal güvenliği değil, aynı zamanda üreticilerin talep güvenliği, transit ülkelerin transit güvenliği, yatırımcı güvenliği, siber saldırılara karşı güvenlik gibi yeni ihtiyaçlardan doğan güvenlik anlayışları bu tanımı genişletiyor.

Jeopolitik gerilim ve riskler artan ölçüde enerji-güvenlik denkleminde ağırlık kazanıyor. Yeni dünya düzeninde enerji oyunu, oyunun kuralları ve oyuncuları değişiyor. Petrolde ABD, Rusya ve Suudi Arabistan’ın önüne geçerek dünya petrol süper gücü oldu. Boruhattı doğal gazında Rusya hükümranlığını sürdürüyor ama LNG’de Katar üstünlüğünü beklenmedik bir oyuncuya, Avustralya’ya, kaptırdı. ABD, önümüzdeki 10 yılda her ikisini de geçebilir. Başka yeni oyuncuklar da sahaya inebilir.

YENİ GÖRÜNÜM

Eskiden jeopolitik kavgalar kit kaynaklar nedeniyle ortaya çıkarken, şimdi her yerden adeta petrol, doğalgaz, kömür fışkırıyor. Kuzey Amerika’da beklenmedik şekilde üretim patlaması yaşayan kayagazı ve petrolü, tüm dengeleri altüst etti. Rüzgâr ve güneş santralleri de öyle. Fosil yakıtlar, yenilenebilir ve nükleer kaynaklar arasında yeni bir denklem, yeni bir denge kurulmaya çalışılıyor.

Özellikle de teknolojik ilerlemeler sayesinde sübvansiyonlara gerek kalmadan üretilebilecek eşiğe doğru hızla yaklaşmakta olan yenilenebilir enerji devrimi tüm bilindik gelecek projeksiyonlarını bozuyor. Nükleer santral projeleri, Kore’den Abu Dabi’ye, İran’dan Suudi Arabistan’a, Çin’den Türkiye’ye mantar gibi çoğalıyor, yükselmekte olan ekonomilerin coğrafyasında.

Teknolojik devrimler enerji değer zincirinin her aşamasına girmeyi başardı. Küresel sistemdeki güç dağılımının ana belirleyicilerinden birisi haline geliyor. Enerji piyasalarında kaynak bolluğu ve düşük fiyatlar şu andaki realite, ama ne yaman bir çelişkidir ki halen dünya nüfusunun üçte birinin enerjiye erişimi ya yok ya da çok sınırlı. Sözgelimi, sadece Hindistan’da yaklaşık 500 milyon insanın– enerjiye erişimi yok. Dünya genelinde “enerji yoksulu” nüfus 1,6 milyar civarında, yani her beş kişiden birisi.

Bu nedenle, artan nüfusa, kentleşmeye, zenginleşmeye ve enerji yoksunlarına destek çabalarına paralel olarak dünyada enerji talebinin –mevcut durgunluktan çıktıktan sonra– yeniden tırmanmaya devam edeceği muhakkak. Yeni dinamikler nedeniyle artık enerji talep büyümesi, doygunluğa uğramış ve gerileme emareleri gösteren OECD dünyasından değil, Çin ve Hindistan’ın başını çektiği Asya ekonomilerinden geliyor.

Kuzey Amerika’daki kayagazı ve petrol devrimi, nükleer Rönesans’ın doğuya kayması, ticaretin akış yönünün Batı’dan Doğu’ya değişmesi, OPEC’in nisbi gücünü yitirmesi, enerji kaynakları ve ulaşım yolları üzerinde jeopolitik çekişmelerin artması ve daha birçok benzeri gelişme enerji oyununu dönüştürüyor.

2019 KRİTİK BİR YIL

Ülkeler, insanlarının refahını en üst düzeye çıkartacak, gelir adaletsizliğini, bölgesel dengesizliği en aza indirecek, çevreyi koruyup gelecek kuşaklara temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakabilecek, bilgi ve iletişim teknolojilerini ekonominin ve toplumun her sahasına tatbik edebilecek yeni bir kalkınma modeli arayışı içinde.

Önümüzdeki dönemde bilindik denklemler yerle bir olacak, gezegenimizin enerji dinamikleri kökten sarsılacak gibi görünüyor. Enerji bağımlılık düzeyi fosil yakıtlarda yüzde 90’ın üzerinde, nükleer ve yenilenebilirin teknoloji, donanım ve finansman ayağında da hayli yüksek düzeylerde olan ülkemizde hükümet ve iş dünyası liderlerine bu devrimci değişimlere nasıl uyum sağlayabileceğimize dair mesajların ve politika tercihlerinin yansıtılması da, icra edilmesi de büyük önem taşıyor.

2019, ülkemizde finansal sıkıntı içindeki enerji şirketlerinin el değiştirmesi, yeniden yapılanması, yatırımcılara güven verilmesi, elverişli finans imkanları sağlanması açısından önemli bir yıl olacak. Bu yıl ayrıca enerji güvenliğinin en geniş anlamında temini yolunda yeni adımlar atılması, bölgesel enerji merkezi rolünün gerçeğe dönüştürülmesi, dış politika-güvenlik-finansman-teknoloji-enerji denkleminin yeniden kurulması bakımlarından kritik görünüyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz