Yeni düzende Türkiye ve menfaat dengesi

17.01.2019 10:51:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yeni düzende Türkiye ve menfaat dengesi

Son zamanlarda yaşadığımız travmaların, sıkıntıların arkasında uluslararası bir “üst akıl”ın varlığından, bize karşı dünyadaki “büyük oyun”un bir parçası olarak uygulamaya konulan bir kurgudan bahsediliyor. Bazı politikacılar, gazeteciler, akademisyenler, askerler de samimiyetle böyle bir akıl ve oyun olduğunu söylüyor ama kimse bunun kim olduğunu telaffuz edemiyor. Bu güçlerin, ülkelerin ve şirketlerin geleceğini, dünya ekonomisini, jeopolitiğini, enerji düzenini, finans hareketlerini kendi çizdikleri “oyun” planı çerçevesinde perde gerisinden şekillendirdiklerine inanılıyor. 

TEK BİR “ÜST AKIL” YOK 

Size şu senaryo inandırıcı geliyor mu? Donald Trump, Xi Jinping, Vladimir Putin, Merkel, Narendra gibi dünyanın güçlü ülkelerinin liderleri, yanlarına şirketlerin başkanlarını, medyayı, silah tüccarlarını, dini liderleri de alıp “Arkadaşlar, nasıl bir yeni oyun kursak da menfaat paylaşımımız ve küresel hakimiyetimiz daim olsa” diyerek oturup ortak bir plan yapıyorlar. Yok öyle bir şey. İsteseler bile bu, sanıldığından daha karmaşık ve egoların, menfaatlerin, değerlerin çatıştığı bu çok kutuplu dünyada artık çok da zor. Yani günümüzde tek bir “üst akıl” yok. Tabii ki bu, demek değildir ki büyük güçseniz, başkalarıyla ortak menfaat temelinde ittifaklar, ortaklıklar, oyun kurguları geliştirmeyeceksiniz. Komşularınız ya da gücünüzü aşındırabilecek, etkileyebilecek odaklar üzerine değişik senaryolar hazırlamayacaksınız. Biz, bunu 2010 yılına kadar çalıştığım çokuluslu şirkette bile yapıyorduk. Milyarlarca dolar akıttığımız bir ülkenin geleceği, kimlerin iktidarda olacağı, bunların bize daha yakın olmaları için neler yapılabileceği, ne gibi riskler zuhur edebileceği, bunlarla nasıl baş edeceğimiz, bizim gibi büyük yatırımı olan şirket ve ülkelerle ortak hareket etmemizin akılcı olup olmayacağı yönünde farklı seçenekler içeren senaryolar çalışırdık. Bu, uluslararası ilişkiler ve iş dünyasında son derece doğal. Şayet kendi hükümetimiz, güçler, rakipler, oyuncular üzerine bu tür seçenekli senaryolar, oyun kurguları hazırlayamıyorsa burada ciddi bir eksiklik, olduğu aşikâr demektir. 

YENİ DÜZENDE TÜRKİYE

Çok kutuplu, tek bir gücün iradesini empoze edemediği bir dünyadayız. Çevre tahribatının arttığı, gıda, su ve enerji ikmal güvenliğinin sağlanamadığı, terör ve organize suç örgütlerinin yükselişe geçtiği, teknolojinin hem harika yenilikler hem de korkutucu tehlikeler yarattığı bir konjonktürün hakim olduğunu da unutmayalım. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler inanılmaz boyutlara ulaştı. Ticaret hacminin bu yıl sonunda 30 milyar doları geçerek Almanya ve Çin’i geride bırakması bekleniyor. Putin çok akıllı hamleler yapıyor. Geçmişe saplanmayan, duygulardan ziyade pragmatik ve menfaat zaviyesinden bakan stratejik bir zeka sergiliyor. Son ziyareti, Türk Akım’ın ilk ayağının tamamlanmasını kutlama töreni içindi. Sırada Avrupa pazarına yönelik ikinci ayak var. 2023’te Akkuyu Nükleer Santrali’nin ilk reaktörünün devreye alınması, Suriye sorununun Rus ve İran menfaatleri doğrultusunda çözümlenmesi, Karadeniz’e NATO’nun girişinin engellenmesi, Kafkaslar ve Orta Asya’daki menfaatlerinin korunması, askeri satışlar gibi diğer önemli dosyalar da var. İkili ticarette büyük açık veriyoruz (ticaretin yüzde 86’sı Rusya’nın ihracatı), enerji bağımlılığımız giderek artıyor, savunma iş birliğinin yeni boyutları NATO’da kaşları kaldırıyor, Rus istihbaratının ülkemizdeki etkinliği genişliyor. Rusya için “kazan-kazan” ağır basıyor. Beklenmedik yeni bir krizle ilişkilerin yeniden rayından çıkması da çok uzak bir ihtimal değil. Kuşkusuz yeni dünya düzeninde Rusya-ABD ve Çin’in arasında önemli bir ana oyuncu ve Moskova ile yakın iş birliği ve ortaklık içinde olmalıyız ama “kazan-kazan” dengesi iyi kurulmazsa ileride sıkıntılar baş gösterecek, mevcut ortaklık sürdürülebilir olmayacaktır. Putin unutmamalı ki Türkiye, Çin’den Almanya’ya, Rusya’dan Suudi Arabistan’a geniş coğrafyanın en önemli bölgesel gücü olarak hiç yabana atılmayacak bir ülke ve yeni dünya düzeninde satranç masasında yer almayı arzu ediyor. Bu nedenle ilişkilerin bundan sonraki yol haritasında dengeyi ve sürdürülebilirliği liderler düzeyinde konuşmakta ve “kazan-kazan” prensibini gerçeğe dönüştürmekte büyük yarar var.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz