Yeni hükümet için enerji vizyonu

4.03.2016 12:34:540
Paylaş Tweet Paylaş
Yeni hükümet için enerji vizyonu
Enerjide arz bolluğu, talep imhası, yakıt çeşitlenmesi, jeopolitik gerilimler, teknolojik buluşlar, yatırım düzeyinin gerilemesi, fiyat oynaklığı, iklim değişikliğine karşı alınan önlemler gibi nedenlerle yaşanan “oyun değiştirici” gelişmeler, ulusal enerji yönetimini daha da zorlaştırıyor. Bu da acil karar bekleyen konular listesini uzatıyor. Bardağın yarısını dolu görmek istersek yeni krizler, yeni hükümet, yeni Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, yeni bir enerji bürokrasisi hepimize taze bir bakış açısı ve politikalar için eşsiz bir fırsat sunuyor. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına katılmak, “uluslararası rekabette birinci lige çıkmak”, bilim, teknoloji ve inovasyonda küresel öncü olmak, bölgesinin süper gücü haline gelmek gibi iddialı bir vizyona sahip ülkemizin tüm bu hedeflerin bel kemiği olan enerjide, aşağıdaki politikaları süratle hayata geçirmesi önem taşıyor:
1 “İkmal güvenliğinin temini”, yeni hükümetin en öncelikli gündem maddesi olmak zorunda. Özellikle de elektrik üretiminin yüzde 44’ünü karşılayan doğal gazda. Bu çerçevede, Rusya’ya bağımlılığın mevcut yüzde 55’ten AB’de olduğu gibi azami yüzde 30 seviyesine çekilmesi, yüzer LNG, Kürt, Doğu Akdeniz gazı dahil alternatif gaz seçeneklerinin bugünden sağlama bağlanması,  
2 IEA üyeliğinin gerektirdiği petrolde asgari 90 günlük ihtiyacı karşılayacak stratejik rezerv tutma koşulunun doğal gaza da uygulanması, bu amaçla zaten mevzuatta yeri olan doğal gaz ithal lisansı olanların depo kurma yükümlülüklerinin bir an evvel yerine getirmelerinin sağlanması, en az bir aylık ihtiyaç kadar gaz depolama çalışmasının hızlandırılması. Siber güvenlik ve fiziki altyapı güvenliği için gerekli önleyici teknolojik ve askeri önlemlerin alınması,
3 AB ile katılım müzakerelerinde enerji başlığının açılması, Enerji Birliği’ne Türkiye’nin de katılması, Ankara’nın enerji güvenliği çabalarını AB ile ortaklaşa düşünmesi, ortak ikmal güvenliği politikaları oluşturulması,
4 Verimlilik artışı için daha bağlayıcı, teşvikle ceza dengesi iyi kurulmuş önlemlerin, teknolojik ve finansal desteklerin birbiri ardına yürürlüğe sokulması, geçmiş çalışmaların nerede aksadığının belirlenerek etkin uygulama sonuçlarının yakından takibi,
5 Düşen enerji fiyatları, artan riskler ve belirsizlikler karşısında hem yerli hem yabancı yatırımcıların önünü görmelerine fırsat verecek berraklıkta entegre bir enerji yönetim anlayışının ortaya konulması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, jeopolitik gerilimlerin azaltılması, yeni kararların sektör temsilcileriyle alınması,
6 Mevcut finansman yükünün hafifletilmesi, elverişli koşullarda kredi, iştirak, tahvil imkanları yaratılması, yeni yatırımcılar çekilmesi, ülkenin enerji projeleri için her yıl ihtiyaç duyduğu asgari 12 milyar dolarlık yatırıma çekirdek fon sağlayacak finansmanı ucuzlatacak başlangıçta 10 milyar Euro’luk “Türkiye Enerji Fonu” önerisinin hayata geçirilmesi,
7 Türkiye’nin “transit artı” formülüyle daha fazla katma değer elde etmesi, bölgesel enerji merkezi olmanın ülkeyi boydan boya geçen boru hatlarıyla değil katma değer yaratan, güven uyandıran hukuki, kurumsal, finansal ve fiziki altyapıların oluşturulmasından geçtiği anlayışının hakim kılınması,
8 Dışa bağımlılık hem petrol, doğal gaz, kömür fosil yakıtlarda hem yeşil enerji teknolojilerinde hem finansman kaynağında hem yönetsel becerilerde oldukça yüksek. Bunun yarattığı “yumuşak karın” sendromun giderecek şekilde hem ikmal güvenliğini sağlamak hem bölgesel enerji merkezi olmak için ülkemizin dış politika ve güvenlik yaklaşımlarıyla enerji tercihlerinin senkronize edilmesi.
9 Önümüzdeki dönemde firmalarımızı, ekonomik oyuncularımızı ve hükümet kuruluşlarımızı iklim değişikliği stratejilerine hazırlama, ayrıca hem daha düşük karbon politikaları hem sanayi yapısını daha az enerji yoğun akıllı sanayi ve teknolojilere dönüştürme yolunda çaba gösterilmesi,
10 “Ne pahasına olursa olsun enerji” değil “İnsanlar için enerji” prensibini ön planda tutarak küçük hidroelektrik, yerleşim merkezlerine yakın rüzgar ve kömür santrallerine karşı dile getirilen yerel hassasiyetlere etkin önlemlerle karşılık verilmesi,
11 Uluslararası rekabet prensiplerine göre çalışacak, büyük bölgesel ve uluslararası enerji şirketleriyle “kazan kazan” ortaklıklar kurup siyasi ve ticari riskleri de ustaca yönetebilecek enerji şampiyonları yaratılmasının önünün açılması, buna gereken stratejik desteğin sağlanması, bu şirketler marifetiyle Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika’da petrol, doğal gaz ve elektrik varlıkları alımı, ticaretinin yapılması gerekiyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz