GÜNDEM
Bu yılbaşında gerçekleşen asgari ücret artışı, finansın
farklı sektörlerini farklı şekillerde etkiliyor. Yüzde 30’luk artış, sadece iş
dünyasında işçilik maliyetlerini yukarı çekmiyor. Dolaylı nedenlerle başka
sektörlerde ciddi etkiler doğuruyor. Bu artışın özellikle bireysel bankacılık
kaleminde tüketimi tetiklemesiyle bir nebze büyüme getirmesi bekleniyor. Ancak
her alan bu kadar şanslı değil, örneğin sigortacılıkta yeni bir maliyet
getirmesi öngörülüyor.
Sigortanın deneyimli isimlerine asgari ücretin artışının
sigorta sektöründe nasıl bir etkisi olacağını sorduk…
ARTISI VAR MI? Asıl etki,
sektörün zaten kâr sorunu yaşadığı zorunlu trafik sigortalarında yaşanıyor. Generali Sigorta Genel Müdürü Mine Ayhan, “Asgari
ücret bedeni hasarlarda tazminat hesaplamasında baz alınan yasal alt sınır. Bu
nedenle söz konusu artış, özellikle zorunlu trafik branşında bedeni hasarlar
için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının yükselmesine neden olacak.
Buna ek olarak, daha sınırlı bir etkiye sahip olmakla birlikte asgari ücretteki
artışın işçilik maliyetlerinde artışa neden olacağından maddi hasar
tazminatlarının yükselişine de sebebiyet vermesi bekleniyor. Bu nedenle ilgili
düzenlemeyle oto branşlarında başta olmak üzere hasar maliyetlerinin artışı
kaçınılmaz görünüyor. Bedeni tazminatlar ve hasar maliyetlerinde artışın
telafisi, bu maliyetlerin Zorunlu Trafik ve Kasko tarifelerine yansıtılmasıyla
mümkün olacak” diye görüşünü açıklıyor. Sigorta sektörü yöneticilerine göre bu
artış maalesef herhangi bir branşta diye dokunur pozitif bir büyüme
getirmeyecek.
FATURASI 2
MİLYAR TL Groupama Sigorta Genel Müdürü ve Türkiye Sigorta Birliği Başkanı
Ramazan Ülger ise yaptıkları çalışmalarla çıkacak yeni
maliyet rakamını şöyle aktarıyor: “Ülkemizde kişilerin büyük çoğunluğu kayıt
dışı yaşadığı ve gelirinin kaydı olmadığı için genelde destekten yoksunluk
tazminatı istenirken gelir evrakları isteniyor. Gelir evrakları yoksa asgari
ücretten hesaplanıyor. Gelir evrakları asgari ücretin üstündeyse onun üzerinden
hesaplanıyor. Maalesef bizim destekten yoksunluk tazminatımızın yüzde 95’i
asgari ücretten hesap ediliyor. Bize etkisi ise sektörde şu an yıllık 50 bin
tane açık bedeni hasar dosyası var, bunların tamamı yeni asgari ücretle hesap
edilecek. Ancak biz bu dosyaların primini asgari ücretin yüzde 30 artacağı
üzerinden almadık, enflasyon kadar artacağına göre aldık. Sektöre yaklaşık 2
milyar ek maliyet geliyor. İyimser senaryoya göre, 1,5 milyar, kötümser
senaryoya göre 2,5 milyar TL maliyet geliyor ve bunu tam hesap edemiyorsunuz.”
İNSAN KAYNAKLARI
YETENEĞİ TUTMAK
ZORLAŞACAK
Mart
sonunda uygulamaya geçecek BDDK’nın yeni düzenlemesi, sektörde insan kaynakları
oyununun kurallarını değiştiriyor. “Bankalarda İyi Ücretlendirme Uygulamalarına
İlişkin Rehber” adlı düzenleme, bankacıların aldıkları primlere ciddi sınırlama
getiriyor. Öyle ki bugüne kadar nakit ödenen prim sistemi yerine, primlerin en
az yüzde 40’ının minimum üç yıl vadeye yayılarak ödenmesi şartı getiriliyor.
Hay Group Finansal Hizmetler Sektörü liderlerinden Serkan Şener, bu yeni
düzenlemenin güçlü insan kaynakları politikaları olan bankacılığa etkilerini
şöyle anlattı:
PRİMLER AZALACAK “BDDK, yaptığı
düzenlemeyle gerek peşin gerekse ertelenen primin en az yüzde 50’si hisse
senedi gibi nakit dışı araçlarla ödenecek. Bu nedenle çalışanların primlerinde
ilk yıllarda önemli miktarda azalma yaşanacak. Örneğin bugün 100 TL prim alan
bir yönetici, uygulamanın yürürlüğe girdiği yıl sonunda bunun en fazla 30
TL’sini nakit olarak alabilecek. 30 TL’sini de hisse senedi gibi nakit dışı
araçlarla alabilirken 40 TL’sini ise ancak üç yıl sonra alabilecek. Farkı
karşılamak için baz maaşların veya prim oranlarının artırılması ise bankalar
açısından her yıl tekrar eden ek bir maliyet oluşturabilir. Diğer taraftan
ertelenen primlerin sonraki yıllarda ödenmeye devam etmesi için finansal tablolarda
önemli bir değişiklik yaşanmaması yani takipteki kredi oranlarında düşüş
yaşanmaması gibi beklentiler de gerekiyor. Bu anlamda yöneticilerin ertelenmiş
primlerini elde etmeleri de garanti değil…
DÜNYADA DEĞİŞİM
NASIL?
2016, bankaların ücretlendirme ve özellikle prim uygulamaları açısından önemli
bir yıl olacak. Çalışana verilen toplam nakit ve primin sınırlandırılmasıyla
bankaların yetenekli çalışanları elde tutması zorlaşacak. Avrupa ve Amerika’da
uzun vadeli prim sistemine geçişte yaşananlar, konunun özellikle yüksek
performanslı çalışanlar nezdinde yönetilmesi gerektiğini gösteriyor.
Ertelemenin başladığı ilk yıllarda özellikle hazine, proje finansmanı gibi
alanlarda ve sonraki yıllarda yüksek risk yöneten yöneticilerin girişim
sermayesi ve yatırım fonları gibi şirketlere geçtiği görülüyor. Ayrıca yeni
uygulamaya göre, prim miktarını belirlemede sadece kâr, satış adedi gibi
finansal değil müşteri memnuniyeti gibi finansal olmayan kriterler de dikkate
alınacak. Burada asıl zor olan, bu zor dengenin üst düzey yöneticiler
tarafından yönetilmesinde olacak. Şirket ve üst düzey yöneticiler için liderlik
becerileri büyük önem kazanacak. Artan iş beklentilerine ilk etapta daha az
prim alabilecek yöneticilerle cevap vermek banka üst yönetimlerinin liderlik rolünü
daha da ön plana çıkaracak.”
CEOTWEET
MEHMET
ŞİMŞEK
“Avrupa’nın
ciddi yapısal sorunları var. Çözüm daha esnek iş gücü piyasası, derin sermaye
piyasaları ve Türkiye’nin tam üyeliği…”
NURGÜN
EYÜBOĞLU
“2016’da
dayanıklılık önemli. Ne kadar dayanışma varsa dayanıklılık o kadar yüksek
olur.”
ALİ
İHSAN GÖKER
“Çin
niye devalüasyon yapıyor? Yuan’ın değeriyle Çin'in ihracatı arasında 1'e 1
ilişki var. Bizde ise öyle bir ilişki yok. Yüzde 20 devalüasyon oldu ama
ihracat artacağına yüzde 9 düştü. İlginç değil mi?”
CEO AJANDA
2016’NIN
PARLAYAN ALANLARI
Bu
yıl ülke ekonomisinin yüzde 4,5 büyüyeceği tahminiyle finansta 2015’e göre daha
olumlu bir rüzgar var. Tüm yöneticiler, geçen yıla göre daha yüksek büyümeler
öngörüyor. Biz de finansın farklı alanlarından isimlere 2016 yılında büyüme
fırsatı gördükleri alanları ve gelecek öngörülerini sorduk:
BÜYÜME YİNE
TÜZELDEN
“Bankacılık,
Türkiye’de diğer sektörlere kıyasla daha gelişmiş bir noktada. Hem geçmiş
yıllardaki nispeten yüksek kârlılık hem düzenleyici kuruluşların aldığı
aksiyonlar sektörde ciddi bir sermaye, insan kaynağı ve teknoloji birikimi
oluşmasını sağladı” diyen Finansbank Genel Müdürü TEMEL GÜZELOĞLU, 2016’nın
yıldız alanlarını ve büyümelerini şöyle aktarıyor:
“2016
yılında bu birikimi iyi şekilde değerlendiren, müşteri memnuniyetini ön planda
tutan, verimliliği artıran iş modellerini benimseyip bankacılığın farklı
alanlarındaki farklı ihtiyaçlara cevap verebilen anlayışın öne çıkacağını
düşünüyoruz. Bankacılığın 2016 yılında makro politika çerçevesinde
şekillenmesini, politika yapıcıların kararlarının sektör için hem kredi
büyümesi ivmesini hem de kredi büyümesinin kompozisyonunu dikte etmesini
bekliyoruz. 2012’den itibaren olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da dış denge
odaklı para ve maliye politikalarının iş dünyası ve bankacılık sektörü
stratejilerini şekillendirmeye devam edeceğini öngörüyoruz. Bu sebeple geçen
yıllarda olduğu gibi önümüzdeki dönemde de büyümenin tüzel bankacılıktan
geleceğini düşünüyoruz. Bizler de öncelikle üretimi destekleyen stratejiler
izliyoruz. 2016’da sektör için çok önemli bir trend de dijital bankacılığın
gelişmesi ve daha da yaygınlaşması olacak. Bu, bütün dünyada bankacılık
sektörüne hakim olan bir trend. Ama Türkiye özelinde baktığımızda son yıllarda
bireysel bankacılık alanındaki düzenlemelerin bu segment kârlılığı üzerindeki
olumsuz etkisinin, maliyet yönetiminin ve dolayısıyla dijital bankacılığın
önemini artırdığını görüyoruz.”
FIRSAT İHRACAT
FAKTORİNGDE
Finansal Kurumlar Birliği Başkan Vekili ve Strateji Faktoring Yönetim Kurulu
Başkanı ZAFER ATAMAN ise faktoring için şu öngörülerde bulunuyor:
“2016
için büyüme hedefi yüzde 4,5 olarak açıklandı. Faktoring bu anlamda ilginç bir
sektör, ticaretin finansmanını sağladığımız için büyüyen bir ekonomide bizim
büyüme çarpanımız çok daha yüksek oluyor. Şayet bu beklenti gerçekleşirse 2016
yılında faktoringin ülkenin büyüme hedeflerine bağlı olarak yüzde 15-20
civarında büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Toplam faktoring hacmimizin yüzde 17’si
ihracat faktoringi. İşimizin bu alanında her yıl sektör büyümemizden daha hızlı
bir artış var. Özellikle TCMB kaynaklı Eximbank kredileri ve garantilerinin
daha fazla kullanım alanı bulmasıyla İhracat faktoringindeki büyümenin,
yurtiçindeki büyümeden yüzde 5-10 daha fazla olacağını da geçmiş yıllardaki
eğilimlerimize bakarak rahatlıkla söyleyebiliriz. Yine 2016 yılında ne kadar
hayata geçirebiliriz, henüz bilmiyoruz. Ancak tedarikçi zinciri finansmanı
konusunda tüm dünyada hararetli arayışlar ve pazar payı yaratma çabaları var.
Türkiye’de henüz emekleme aşamasında olan bu alanda hızlı bir büyüme
gerçekleştirebiliriz. Bunun için hazırlıklarımız hızla devam ediyor. Ayrıca
toplam ticarette e-fatura kullanımı artıyor. Örneğin 2015 yılının son aylarında
faktoring işlemlerin yüzde 40’ı e-faturayla gerçekleşti. Bu oranın artması,
buna uygun teknolojik altyapının sağlanması, işlemleri daha hızlandıracak ve
büyümemizi ülke büyümesine bağlı parametrelerin de ötesine taşıyacak diye
umuyoruz.”
GÖSTERGE
“2015
sonu itibarıyla 52 milyar dolara çıkacak katılım bankacılığı toplam
aktiflerinin, 2020’ye kadar yıllık ortalama yüzde16 büyüyerek 93 milyar dolara
ulaşması öngörülüyor. EY’nin raporuna göre küresel İslami bankacılıkta kâr,
2020 yılında 30,3 milyar dolara ulaşacak.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?