Çin’in Paris Büyükelçisi Zhai Jun, tanıdığım en
parlak Çinli diplomatlardan birisiydi. Sekizinci
arondizman’da Avenue George V boyunca yürüyüp
Büyükelçiliğe vardığımda elinde Çin’in enerji güvenliğine
dair yazılmış ve 2000 yılında Uluslararası
Enerji Ajansı’nın yayımladığı, o zamanın bu alandaki ilk eseri
olan “China’s Quest for Energy Security Worldwide” (Çin’in
Dünya Çapında Enerji Güvenliği Arayışı) adlı kitabım vardı.
Davetimi kabul etti, Seine Nehri’ni tepeden seyreden
ofisimizde kitabın kamuoyuna tanıtılmasını birlikte yapmak
için anlaştık. Yalnız küçük bir sorun vardı. Çin’in ham
petrol ithal talebinin 2030’a kadar günlük 12 milyon varile
ulaşacağına dair projeksiyonumuza itiraz ediyordu. Bunun,
Batı’nın kastı olarak Çin’i uluslararası enerji piyasasını alt
üst edecek bir güç olarak gösterme çabasının bir parçası
olduğunu söylüyordu. Bir orta yol bulduk o zaman ama
aradan geçen süre bizim haklı, hatta öngörüde muhafazakar,
olduğumuzu ortaya koydu.
TAHMİNLERİMİZİN ÜZERİNDE İTHALAT
BP Energy Outlook, Çin’in Avrupa’nın da ötesine geçerek
2035’e kadar dünyanın en büyük enerji ithalatçısı olacağını
hesaplıyor. Dış enerji kaynaklarına bağımlılık mevcut yüzde
15 düzeyinden yüzde 23’e çıkacak ve o zamana dek enerji
üretimi yüzde 47, tüketimi ise yüzde 60 artacak.
ABD’nin kaya gazı ve petrol sayesinde enerjide kendi
kendine yeterliliği ve ithalatını azaltması sayesinde Çin şu
anda dünyanın en fazla ham petrol ithal eden ülkesi konumuna
yükseldi. Günde 7,2 milyon varil olan ithalatının
2030’a kadar 13 milyon varile çıkması bekleniyor.
Petrolün, Çin’in enerji tüketiminde sadece yüzde 18 olan
yerini abartmayalım. Doğalgazın payı da şimdilik yüzde 6
civarında ve 2020’ye dek yüzde 10’a yükseleceği tahmin ediliyor.
Şayet muazzam kaya gazı rezervleri gerekli teknoloji,
su ve yeraltı mülkiyeti sorunları aşılabilir de üretilebilirse
(mevcut tüketim hızıyla) ülkenin 230 yıllık gaz tüketimini
karşılayabilir.
Mevcut konvansiyonel gaz üretimine ilaveten 102 milyar metreküp civarında gaz Orta Asya, Rusya, Myanmar
üzerinden ve LNG ithalatı olarak gelecek.
YEŞİL ENERJİ DEVRİMİ
Fosil yakıtlardan yeşil enerjiye geçişte dünyanın en
başarılı ekonomilerinden birisi olduğunu söyleyebiliriz.
Çünkü Çin, son 10 yılda 400 milyar dolar akıttı rüzgar
ve güneşe…2025’e kadar sadece rüzgar enerjisi kapasitesinin
muazzam sıçrama (2007’de 6 GW’dan bugünkü
115,6 GW’a, 2025’e kadar da 347 GW düzeyine) yapması
bekleniyor. O dönemde dünya rüzgar elektriği üretimi
toplam 963 GW olacak.
Nükleer enerji Çin’in genişleyen enerji açığını kapatmada
önemli bir yakıt olacak. 2020’ye kadar 58 GW,
2030’a kadar ise 150 GW nükleer elektrik santrali devreye
alınmış olacak. Ama unutmayalım ki Çin’in enerji ekonomisinin
belkemiği kömür. Kömüre sırt dönülmesi o kadar
kolay değil. Yarattığı hava kirliliği ve uluslararası iklim
değişikliği baskısı nedeniyle kömür kullanımı bundan
sonra gerilemesi bekleniyor. Elektrik üretimi içindeki payı
halen yüzde 65 civarında. Büyük hidroelektrik santralleri
yüzde 15, temiz enerji yüzde 13 (yüzde 6 rüzgar, yüzde
5 küçük hidro, yüzde 1 güneş ve biyokütle ve atık yüzde
1), doğalgaz yüzde 6, nükleer yüzde 1.
ENERJİ GÜVENLİĞİ YAŞAMSAL
Çinli liderler, uzun vadede petrol bağımlılığının kaçınılmaz
olduğunun farkında. Sadece geçen yıl 24 milyon
600 bin araba satıldı. Bu sayı ABD’de 17 milyon 200 bin.
Ortadoğu’ya aşırı bağımlılık, Çin hükümeti tarafından çok
büyük bir risk olarak değerlendiriliyor. Hem bölgenin
istikrarsızlığı hem de Çin’in ithal petrolünün Amerikan
Yedinci Filosu tarafından kontrol edilen ve her zaman
kesintiye uğratılabilecek Malacca Boğazları’ndan geçmesi
nedeniyle.
Çin, enerji güvenliğini sağlama almak için öncelikle
yerel kaynaklarını mümkün olan en yüksek seviyede
geliştirme, enerjinin verimli kullanımını teşvik, stratejik
rezervler kurma, uluslararası teknoloji ve yatırım çekme
stratejisi izliyor. Ayrıca kaynak ülkelere yatırım yapmayı
ve güvenilir enerji ticaret kanalları yaratma stratejisi uygulamayı da ihmal etmiyor.
Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in fikir babası olduğu ve modern İpek Yolu olarak bilinen
“Tek Kuşak-Tek Yol” girişimiyle de gelecek enerji ve ticaret koridorlarını açmayı da
hedef olarak ortaya koyuyor.
Kıssadan hisse, Çin’in gelecek enerji güvenliği kaygıları, politikaları, yatırım ve ticaret
kararları, iklim değişikliği mücadelesi, teknolojik buluşları hepimizin hayatını, geleceğini
etkileme potansiyeline sahip ve enerjinin yumuşak karın olduğu bizim gibi ülkelerin
Çin’in seçimlerini yakından izlemesinde, dersler almasında büyük yarar var.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?