Ülkemizin yetiştirdiği değerli aktörlerden Haluk Bilginer’in, dünyayı ele geçirmek için şeytani planları olan bir Profesörü oynadığı ve şu sıralar dünyada çok seyredilenler arasında adını duyurmaya başlayan İngiliz menşeili “Alex Rider” dizisinde geçen bir replik aklıma kazındı. Dizinin ilk bölümünde, İngiliz Gizli Servisi’nin çok daha gizli departmanlarından birinin yöneticisi, henüz lise öğrencisi olan Alex Rider karakterini ajan olarak kullanmaya karar verdiğinde, yardımcısı bunun yanlış olduğunu söylüyor ve yönetici “Dünya değişiyor. Eski kurallara göre oynarsak, yeni savaşları kaybederiz” şeklinde cevaplıyor.
Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki bildiğimiz her şey tepeden tırnağa hızla değişiyor. Dijitalleşme denen olgu, o kadar hızlı yol alıyor ki çok iyi bildiğimizi sandığımız şeyler yarın bir bakmışız ki eski moda olmuş. Doğru bildiğimiz stratejiler artık geçersiz statüsünde sayılıyor. Tüm insanlık ve tabii ki şirketler için yepyeni sınavlardan geçiyoruz. Yaklaşık 2 yıl önce yine buradan yazdığım yazılardan birinde pek çok ülkede eğitimin bir önceki sanayi devrimine göre düzenlendiğini ve o dönemde çizilen ihtiyaçları karşıladığını, bu nedenle de bugünün eğitim sisteminde farklı yöntemler izlenmesi gerektiğinden bahsetmiştim. İşte Alex Rider dizisindeki bu replik, tam da bugün karşı karşıya olduğumuz durumu özetliyor. Bu nedenle eski kuralları artık bir kenara bırakmak gerekiyor. Çünkü hepimizi yepyeni sınavlar bekliyor.
Özellikle de şirketleri…
…ve sorular ya da sorunlar artık bizim aşina olduğumuz bilgilerle ve yöntemlerle çözülmüyor.
DİJİTAL YÖNETİCİLER REVAÇTA
Günümüz iş dünyasında artık analog dönemden kalma iş fikirlerini ve stratejileri uygulayan yöneticiler değil, “dijital yöneticiler” revaçta. Dijital dünyaya hızla geçiş yaparken yeni sınavları da ancak yeni kafalarla yapmak mümkün.
Peki “dijital yönetici” nasıl olunur? Nedir bu dijital yöneticilerin özellikleri?
Bir kere, “dijital yöneticiler” dijital sürdürülebilirliği bir varış noktası olarak görmek yerine hep devam edecek uzun bir yol olarak gören ve temsil ettiği şirketin elindeki dijital yetenekleri doğru değerlendirirken, bu yeteneklerin eskileriyle uyumlu çalışabilmesi için mevcut durumun iyi analiz eden yöneticiler olmalı. Yani analog döneme ait çalışanları tamamen dışlamadan -çünkü bir tarafımız hala analog olarak devam ediyor- dijital yetenekleri yüksek insan kaynaklarını istihdam etmek ve bu yetenekleri şirketin dijitalleşmesinde kullanabilmek önemli. Ayrıca analog yeteneklerle dijital yetenekleri iyi harmanlayabilmeli ve bir denge sağlamalı. Dijitalleşme hızla yükselse de analog dönemi tamamen reddetmek de sorun yaratabilir. Dolayısıyla yeni savaşlar için yeni kafaları, eski kafalarla birlikte ve uyumlu bir şekilde kaynaştırmalı. Belki yine Alex Rider dizisinden bir örnek daha açıklayıcı olabilir. Esaretten kurtulmak için kelepçeyi ataşla açmayı da elektronik şifreyle korunan kapıları açabilmek için bilgisayarı da hacklemeyi de bilmelisiniz.
Öte yandan “dijital yöneticiler” sürekli gelişen ve yeni fırsatlara açık olan dijital dünyada, değişime ve yeniliklere adapte olabilmek için daha hızlı, daha çevik, daha dinamik hareket etmek durumunda. Teknoloji hızla değişirken, tüketici trendleri de aynı hızda evriliyor. Bu değişimleri aynı hızda takip ve yaptığınız işe adapte edebilme yeteneğiniz yoksa hemen geriye düşüveriyorsunuz. Biraz gecikirseniz öne geçen rakiplerinizi yakalamanız artık çok zor. Çünkü bu ara her durakladığınızda daha da fazla açılıyor. Durmak için zaman yok.
Dijital yöneticiler ayrıca bulundukları organizasyonda değişimin de temsilcisi olmalı. Şirket içinde kültürel değişime ilham vermeli ve bunun için de önce kendisi değişime ve dönüşüme hazır olmalı. Nasıl ki teknolojik değişime ayak uyduramayanlar geride kalıyorsa, bağlantılı olarak kültürel değişime ayak uyduramayanlar da aynı şekilde geride kalıyor. Dijital yöneticiler ise kültürel değişimin yürüyen bir kanıtı olmak zorunda. Liderlik ettikleri ekipler için değişimin canlı bir örneği olarak kabul edilmeliler. Danışmanlık şirketi Public Digital’ın kurucu ortaklarından Tom Loosemore “dijital” kavramını açıklarken “İnternet çağının kültür, yöntemler, süreçler ve teknolojilerinin, insanların artan beklentilerine cevap vermek için uygulanması” olarak tanımlıyor. Dijital yöneticiler de aynı şekilde şirketlerin, yaşadığımız bu dönemde insanların beklentilerine cevap verebilmeli. En başta da liderlik yaptıkları organizasyonlarda çalışan insanların beklentilerine.
RİSK ALMALI
Dijital yöneticilerin bir diğer özelliği ise veriyi öncelikli değer olarak kabul etmeleri ve kullanmaları. Müşteri odaklılığın daha da önem kazandığı günümüzde, araştırmalar ve akan verilerin analizleriyle müşteri davranışlarını, tüketim alışkanlıklarını yakından takip etmeli. Sadece şirket içinde değil, şirket için de insanların artan beklentilerine cevap verebilmeli ki bunun için beklentileri net olarak ortaya koyabilmeli.
Belki biraz klasik olacak ama dijital yöneticiler risk almaya da cesaret edebilmeli ve bu risklerin sonuçlarından dersler çıkarmalı. Bu söylediğim aslında dijital yöneticiler için bir tavsiye. Hepimiz biliyoruz ki Y kuşağı ve hemen arkasından gelen Z kuşağı bilgisayar oyunlarıyla yetişen nesiller, bu oyunlarda kazanmak için bir kenara saklanmak gibi stratejileri de öğreniyor. Örneğin Fortnite oynarken kimsenin göremeyeceği bir yere saklanıp herkesin birbirini öldürmesini bekleyerek oyunu kazananlardan olabilirsiniz. Çünkü oyunda çok fazla rakip var ve herkes birbirini yok etmek için oynuyor. Böyle bir oyunda açık alanda savaşıp risk aldığınızda, nereden geldiği belli olmayan bir roketle kaybetme olasılığınız çok yüksek. Bu nedenle risk almadan saklanmak yaygın bir strateji. Ancak hepimizin bildiği gibi iş hayatında risk almazsanız büyüme şansınız da yoktur. Bugün pek çok genç girişimci de risk almaktan korktukları için çok başarılı olabilecek projeler geri planda kalıyor. Elon Musk’ı düşünün. Bugün milyar dolarlık şirketler haline gelen Tesla ve Space X’i kurmadan önce milyonlarca dolar batırdı. Tesla ve Space X’de de riskler vardı. Hala da var. Ancak aldığı risklerin başarılı ya da başarısız sonuçlarından ders çıkarabildiği için bugün hepimiz onu tanıyoruz. Bugün başarılı girişimciler olarak tanıdığımız pek çok isim için de bu böyle. Geçmişte aldıkları riskler ve bu risklerden çıkardıkları dersler sayesinde başarılı olarak addediliyorlar.
Yine klasik bir yönetici tanımı olacak belki ama dijital yöneticiler, liderliğin iş birliği ve takım çalışmasıyla ilgili olduğunu anlamalı. Bireyselliğin ön plana çıktığı bir dönemde yaşıyoruz. Ancak hiç kimsenin her şeyi bilmek gibi bir durumu yok. Bu mümkün de değil. Öyle olsaydı, şirket sahipleri kimseyi çalıştırmaz, her şeyi kendileri yaparlardı. Bir şirketin başarılı olabilmesinin en önemli yolu takım çalışmasını sağlayabilmesidir. Elbette, bunun için doğru takımı oluşturabilmek de bir meziyet. Önce doğru takımı oluşturacaksınız, ardından bu takımın oyuncularını birbirleriyle uyumlu hale getireceksiniz. Bu durum bütün takım sporlarında başarı için gerekli bir koşuldur. Eğer takım olmayı başaramazsanız bireysellik sizi bir yere kadar taşıyabilir. Çalışanların bir takım olabilmesi ise ancak bir liderle mümkündür. Bu oldukça eski bir kural. Ama bazen eski kurallar da bizlere bir şeyler öğretebilir.
Savaşta, spor karşılaşmalarında ya da bir müzik orkestrasında roller ve görevlerin net olması, uyum için en önemli koşuldur. Ekip arkadaşınızla birbirinizin görevini bildiğiniz bir ortamda, daha güvenli hareket edersiniz. Bu sayede futbolda bakmadan arkadaşınıza pas atabilirsiniz. Çünkü bilirsiniz ki arkadaşınız oraya koşacak. Çünkü oyunda ona biçilen rol bu ve o arkadaşımız rolünü gayet iyi biliyor. Dijital yöneticiler de herkesin şirketin başarısına giden yolda rolünü anladığı ve kabul ettiği bir ortam yaratmalı ve liderle her çalışanın aktif katılımıyla sorumluluğu paylaşmalı. Takım kaptanı olabilirsiniz, ama tüm takım görevini yaparken siz yapmıyorsanız o zaman iyi bir lider değilsiniz demektir. Takımdaki herkes üstlendiği rolü tam olarak yapabilirse gol atabilir, maçı kazanabilirsiniz.
Analog döneme ait yöneticilik kriterleri tam olarak toprağa karışmamış olsa da dijital dönemde yöneticilerin edinmesi gereken, belki de henüz kimsenin aklına gelmeyen özellikler olmak zorunda. Şirketler dijitalleşiyor, dijital dönüşümlerini tamamlıyor. Ancak, dijital yöneticileriniz ya da dijital liderleriniz yoksa bu dijitalleşmenin hiçbir öneminin olmadığını maalesef söylemek zorundayım. Muhteşem bir dijital altyapı kurmak her şirket için mümkün. Ancak bu yapıyı yönetebilmek ise yepyeni özellikler istiyor. Eski kurallara göre mi oynayacaksınız, yoksa yeni dünyanın kurallarıyla mı donanacaksınız, bunun kararı size kalmış.
Ama bilin ki dünya artık eski dünya değil.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?