Geçtiğimiz ay hangi iş insanıyla karşılaşsam hep aynı konular açıldı. Neymiş bunlar diye soruyorsunuz içinizden muhtemelen… İlki, Türkiye’nin yurt dışındaki algısının düzeltilmesi için bir an evvel OHAL koşullarından çıkılması gerektiği. Bu konudaki tartışmalar hararetlenmiş durumda. Geçtiğimiz ay sohbet ettiğim üst düzey bir iş insanı, “Avrupalı turist OHAL koşullarında hayat sigortası geçerli olmadığı için Türkiye’ye gelmiyor. İstanbul’da otel geceleme fiyatları yarıya düştü” değerlendirmesini yaptı. OHAL, Türkiye’deki şirket değerlerini de düşürmüş durumda. Batılı yatırımcılar şirket satın almaları için Türkiye’yi radardan çıkardı. Daha çok Körfez ülkelerinden gelen alıcılar fırsatları inceliyor. Bir zamanlar yılda 30 milyar dolarlara ulaşan yabancı sermaye girişi bugün 3’te 1’e gerilemiş bulunuyor. Hak ettiği değerden çok daha düşüğe el değiştiren her türlü ekonomik varlık, şüphesiz Türkiye ekonomisine zarar veriyor. İkinci konu ise 2017’de yakalanan büyümenin 2018’de de devam ettirilebilmesi için hükümetten talep edilen çeşitli ekonomik tedbirler… Ancak unutmamak gerekiyor ki 2019’da üç seçime girecek olan hükümetin alacağı ekonomik tedbirler bütçe açığını da artırıyor. Bu nedenle bu tedbirlerin sürekli hale gelmesi ve uzun süre sürdürülmesi bazı riskler içeriyor. Nilüfer Gözütok’un yaptığı ve bu sayıda “Büyüme Hesabı” başlığıyla yayınladığımız kapak haberimizde 37 sektörün büyüme beklentilerini mercek altına aldık. Araştırmanın sonuçlarına göre 37 sektörün 36’sı sektörel bazda büyüme bekliyor. Bunların 16’sı bu yıl yüzde 10 ve üzerinde büyüyeceğini öngörüyor. İktisatçı Dr. Orhan Karaca da 2018’de büyümenin sürdürülebilmesi için hükümetin alacağı olası kararların bütçe açığını nasıl etkileyeceğini ve uzun vadede bunun ne gibi sonuçlara yol açacağını Konjonktür sayfalarına taşıdı. Okumanızı öneririm. Büyümek elbette önemli. Ancak hormonlu değil sağlıklı olması şartıyla. Bu da ancak hem iç hem dış siyasi ortamın normalleşmesiyle mümkün görünüyor. Kesin olan şu ki “büyüme” diğer ekonomik unsurlarla desteklenmediğine “yalnız” bir kelime ve olumlu bir anlam ifade etmiyor. Tüm bunların üzerine ocak ayı sonunda eklenen bir de Afrin Operasyonu var. Umarım bu operasyon bölgeye huzur ve barış gelmesine katkı yapar.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?