- Anasayfa
- Yazarlar
- Sedef Seçkin Büyük
- 10 yılda değişim hızı katlanacak
10 yılda değişim hızı katlanacak
Türkiye’de özel sektör şirketlerinin katma değer yaratma, inovasyon, AR-GE ve uluslararası rekabete uyum konularında önümüzdeki 10 yılda büyük mesafeler kaydedebileceğine ben inanıyorum.
2023 yılı Türkiye’nin kendine koyduğu iddialı hedeflere ulaşmak için belirlediği bir tarih... Bugün dünyanın en büyük 16’ncı ekonomisi olan Türkiye, önümüzdeki 10 yılda 6 basamak birden tırmanarak ilk 10 içine girmek istiyor.
Bunun için gayri safi yurtiçi hasılanın 2 trilyon dolara ulaştırılması gerekiyor. Bu gerçekleşirse kişi başına düşen milli gelir de 2,5 katına çıkacak ve 25 bin dolara yükselecek. Bu, gerçekten hayali bile güzel olan bir ekonomik tablo.
Bu güzel tabloya ulaşabilmek için sadece ekonomik alanda değil siyasi arenada, uluslararası ilişkiler anlamında da yepyeni yaklaşımlara ve açılımlara ihtiyaç olacak. Bu hedeflere ulaşılması ancak kamudan özel sektöre, üniversitelere her alanda birlikte ve uyum içinde iyi koordine edilmiş bir ekonomik atılım hareketiyle mümkün.
Biz de buradan yola çıkarak özel sektörün lider şirketlerinin önümüzdeki 10 yılda kendilerine koydukları büyüme hedeflerini araştırdık. Özlem Aydın Ayvacı, özel sektörün hedeflerinin Türkiye’nin 2023 hedefleriyle ne derece uyumlu olduğunu analiz etmeye çalıştı.
Ortaya çıkan tablo, özel sektör şirketlerinin hedeflerinin Türkiye ile uyumlu olduğunu gösteriyor. En muhafazakar büyüme hedeflerinde bile bugünkü büyüklükleri 10 yıl içinde en az 2’ye katlamak var. Önümüzdeki 10 yıl içinde Akbank, büyüklüğünü 4’e, Limak Holding ise 5’e katlamak niyetinde...
Türkiye’de özel sektör şirketlerinin katma değer yaratma, inovasyon, AR-GE ve uluslararası rekabete uyum konularında önümüzdeki 10 yılda büyük mesafeler kaydedebileceğine ben inanıyorum.
Turizm sektörümüzün geçtiğimiz 10 yılda kaydettiği gelişme, uluslararası müteahhitlik şirketlerimizin global pazarlarda kazandıkları başarılar daha da iyi örnekler ortaya çıkarabileceğimize olan inancımı artırıyor.
Sağlık, eğitim gibi alanlarda bölgenin merkezi olan bir ülke olma yolunda hızla ilerliyoruz. Gerçek şu ki önümüzdeki 10 yılda sadece büyüme hızı değil, değişim ve dönüşümün hızı da katlanacak. İrili ufaklı tüm şirketler büyük bir dönüşümden geçirecek. Kendilerini yenileyerek, yeni koşullara ayak uyduracaklar.
Türkiye’nin 80’li yıllarda başlayan ve 2000’li yıllarda hız kazanan değişim sürecinde yeni bir döneme giriyoruz. Dünyanın güçlü ülkeleri, gelecek stratejilerinde Türkiye’ye önemli bir rol veriyor. Bize düşen bu süreci ülkemize maksimum fayda sağlayabilecek şekilde yönetebilmeye çalışmak olacak.
Hepinize iyi okumalar diliyorum...
Bunun için gayri safi yurtiçi hasılanın 2 trilyon dolara ulaştırılması gerekiyor. Bu gerçekleşirse kişi başına düşen milli gelir de 2,5 katına çıkacak ve 25 bin dolara yükselecek. Bu, gerçekten hayali bile güzel olan bir ekonomik tablo.
Bu güzel tabloya ulaşabilmek için sadece ekonomik alanda değil siyasi arenada, uluslararası ilişkiler anlamında da yepyeni yaklaşımlara ve açılımlara ihtiyaç olacak. Bu hedeflere ulaşılması ancak kamudan özel sektöre, üniversitelere her alanda birlikte ve uyum içinde iyi koordine edilmiş bir ekonomik atılım hareketiyle mümkün.
Biz de buradan yola çıkarak özel sektörün lider şirketlerinin önümüzdeki 10 yılda kendilerine koydukları büyüme hedeflerini araştırdık. Özlem Aydın Ayvacı, özel sektörün hedeflerinin Türkiye’nin 2023 hedefleriyle ne derece uyumlu olduğunu analiz etmeye çalıştı.
Ortaya çıkan tablo, özel sektör şirketlerinin hedeflerinin Türkiye ile uyumlu olduğunu gösteriyor. En muhafazakar büyüme hedeflerinde bile bugünkü büyüklükleri 10 yıl içinde en az 2’ye katlamak var. Önümüzdeki 10 yıl içinde Akbank, büyüklüğünü 4’e, Limak Holding ise 5’e katlamak niyetinde...
Türkiye’de özel sektör şirketlerinin katma değer yaratma, inovasyon, AR-GE ve uluslararası rekabete uyum konularında önümüzdeki 10 yılda büyük mesafeler kaydedebileceğine ben inanıyorum.
Turizm sektörümüzün geçtiğimiz 10 yılda kaydettiği gelişme, uluslararası müteahhitlik şirketlerimizin global pazarlarda kazandıkları başarılar daha da iyi örnekler ortaya çıkarabileceğimize olan inancımı artırıyor.
Sağlık, eğitim gibi alanlarda bölgenin merkezi olan bir ülke olma yolunda hızla ilerliyoruz. Gerçek şu ki önümüzdeki 10 yılda sadece büyüme hızı değil, değişim ve dönüşümün hızı da katlanacak. İrili ufaklı tüm şirketler büyük bir dönüşümden geçirecek. Kendilerini yenileyerek, yeni koşullara ayak uyduracaklar.
Türkiye’nin 80’li yıllarda başlayan ve 2000’li yıllarda hız kazanan değişim sürecinde yeni bir döneme giriyoruz. Dünyanın güçlü ülkeleri, gelecek stratejilerinde Türkiye’ye önemli bir rol veriyor. Bize düşen bu süreci ülkemize maksimum fayda sağlayabilecek şekilde yönetebilmeye çalışmak olacak.
Hepinize iyi okumalar diliyorum...
