Hepimizin çalışma tarzı farklılaşacak

Hepimizin çalışma tarzının değişeceğine hiç şüphe yok. Önümüzdeki yıllarda istihdam yaratılmasına taş koyacak en ciddi engellerden biri de elbette teknolojide kaydedilen ilerlemeler olacak. İki gün hafta sonu tatili yapmak ve haftada beş gün çalışmak ve ayrıca her yıl birkaç hafta tatil iznine çıkmak artık toplumda bir gelenek haline gelmiş durumda. Oysa hep böyle değildi ve gelecekte de olmayacak. Nerede olursam olayım ve ne zaman canım isterse çalışabildiğim için ben çok şanslıyım. Ayrıca benim için çalışmakla oyun oynamak arasında bir fark yok, ikisi de yaşamın birer parçası. Bence gelecekte bunun giderek daha fazla sayıda insan için geçerli olacağını göreceğiz ve bu gelişmelerden şirketler, ülkeler ve bireyler de kazançlı çıkacak. Google’dan Larry Page ve diğerlerinin de söylediği gibi teknoloji geliştikçe insanlar için istihdam olanakları azalacak. Yeni inovasyonlar sayesinde endüstriler modernleşecek ama aynı zamanda insan gücüne talep de azalacak. Sürücüsüz arabalar ve daha gelişmiş insansız hava araçları gibi fikirler artık gerçeklik kazanıyor ve ileride giderek daha sıklıkla emeğin yerini makinelerin aldığını göreceğiz. Hatta çok da uzak olmayan bir gelecekte pilotsuz uçaklar bile gerçek olacak. Bu durum insanlar için kötü habermiş gibi gelebilir. Ancak hükümetlerin ve şirketlerin zekice davranması şartıyla bu teknolojik ilerleme, beraberinde dünyanın her yerindeki insanlar için birçok olumlu şeyi getirebilir. Onun sayesinde mevcut pazarlarda çok daha akıllıca çalışma uygulamaları ivme kazanabilir. Mesela hükümetler yeni pazaryerinde işçiler için ihtiyaç duyulan teknik becerileri kazandırmak amacıyla kamu hizmeti karşılığında çeşitli alanlarda eğitimler sağlayabilir. Bunun gibi daha pek çok yaratıcı çözüme ihtiyacımız var. Sonuçta insanlar üç hatta dört gün hafta sonu tatili yapabilir mi? Kesinlikle. Peki iş paylaşımı artacak mı? Bence artacak. İşte o zaman insanlara daha az çalışmaları karşılığında aynı hatta daha fazla ücret ödenmesi gerekecek ki onlar da artan, boş kalan zamanlarında harcamaya yetecek kadar para kazanabilsin. Bunu doğru bir şekilde yapmak için zor bir dengeleme sürecinden geçilmesi gerekeceği kesin. Ancak bu sistem bir kez bireyler ve şirketlerce benimsendikten sonra herkes sevdikleriyle birlikte daha çok zaman geçirmek, tutkularını keşfetmeye daha fazla vakit ayırmak, ofis dışındaki dünyayı görmeye ve hem sağlıklı hem de zinde olmaya daha çok zaman harcamak isteyecektir. Biz Virgin Management olarak esnek çalışma sistemini harfiyen uyguluyoruz ve insanlara nasıl, ne zaman ve nerede çalışacaklarına kendilerinin karar vermesi seçeneğinin sunulmasının her zaman daha verimli olacağına inanıyoruz. Eğer insanlara güvenir ve onlara birer yetişkin gibi davranırsanız, onlar da size daha etkin ve daha verimli çalışarak geri dönüş yapar. İnsanların çoğu ya zaten esnek çalışıyordur ya da esnek çalışmaya can atıyordur. Onlara sunulabilecek böylesi bir yetki seçeneğiyle daha isabetli kararlar almaları ve iş yerlerini kendilerine daha yakın görmeleri sağlanarak hem yetenekli çalışanlar elde tutulabilir hem de şirkete yeni yetenekler kazandırılabilir. Hepimizin daha zekice çalışması durumunda daha uzun süreler çalışmamıza hiç gerek kalmayacaktır.

İNSANLAR KENDİLERİNİ DEĞİŞTİREBİLİR

Eğer onlara fırsatı vermek isterseniz, insanlar kendilerini değiştirebilir. Toplumun her kesiminden her insan ikinci bir şansı hak eder. 11 yıl önce Avustralya, Victoria’daki Port Phillip Hapishanesi’nin çocuk koğuşunu ziyaret etmiş ve orada ilk defa eski hükümlülerin ne kadar çok desteklenmesi gerektiğini anlamıştım. Son derece zeki ve yetenekli insanların demir parmaklıklar arkasında çürüdüğünü görmek çok üzücüydü. Onların hapishaneden salıverildikten sonra nasıl dışlandıklarını ve küçümsendiklerini görmek ise utanç vericiydi. Bizim insanları toplumun üretken bir üyesi olmaları yönünde desteklememiz ve onlara iş fırsatları sunarak toplumla yeniden kaynaşmalarını sağlamak suretiyle onları tekrar suç işleme döngüsünden kurtarmamız gerekiyor. İngiltere’de aralarında Virgin Trains West Coast ve Virgin Active’in de olduğu Virgin şirketlerinin nasıl doğrudan hapishaneden düzinelerce insanı işe aldığına ve onların tekrar suç işlemeye itilme olasılıklarını ortadan kaldırdığına dair daha önce de yazılar yazmıştım. Burada tüm farkı iş bulmanın yarattığı konusunda herkes hemfikir. Biz şimdi onlara iş vermenin de ötesine geçerek, mevcut hapishane sistemine destek olmanın başka yollarını da aramaya başladık. Virgin Trains geçenlerde mahkumların salıverildikleri gün işe hazır olmalarını sağlamak için gereken iş yeri becerilerini kazandırmak amacıyla dünyada bir ilk olarak hapishane içi iş eğitimi programını başlattı. Virgin Startup ise hapishane duvarları arkasında girişimcilik eğitimi veren dünyanın en büyük hapishane içi eğitim tedarikçisine ortak oldu. Her geçen gün daha fazla sayıda şirket demir parmaklıklar arkasında vakit geçirmiş insanları işe almanın bugüne kadar fark edilmemiş potansiyelini daha iyi anlamaya başlıyor. Bizim Virgin’deki deneyimimiz gösteriyor ki dünyada bulup bulabileceğiniz en azimli ve en sadık çalışanlar sabıkası olan insanların arasından çıkıyor. Avustralya’ya geri dönersek, arkadaşım Jane Tewson tarafından kurulmuş olan Igniting Change bu alanda şapka çıkarılır türden işler yapıyor. Bugüne kadar başardıkları ise yeni çıkardıkları Dünyamızı Düzeltmenin Küçük Yolları adlı kitaplarında açıklanıyor. İnşallah onların bu basit mesajları hepimizin dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin yeni yolları hakkında daha fazla düşünmemizi sağlar. Kendini bir topluluk liderine dönüştürmek için gerek duyduğu desteği alan biri ve insanların kendilerini nasıl değiştirebileceklerinin harika bir örneği olarak Roger’ın hikayesini izlemenizi tavsiye ederim. Tekrar suç işlemeye itilmeyi engellemenin en iyi yolunun insanlara düzgün bir iş bularak onlara ikinci bir şans verilmesi olduğuna inanıyoruz. Eski hükümlülere iş bulma aracılığıyla fırsatlar yaratıp onlara şans tanıyarak toplumda gerçekten çok büyük bir fark yaratabiliriz.