Sürdürülebilirlik trendi şirketler cephesinde önemli bir farkındalık yarattı. Bu farkındalık, “yeşil” yatırımların da yıllar itibarıyla artmasını sağlıyor. Örneğin Vestel, çevreci ürün geliştirmeye ayırdığı kaynağı, 5 yıl öncesine göre 3 kat artırmış durumda. Koç Holding’in son 5 yılda bu alanda yaptığı yatırım miktarı 910 milyon TL’ye ulaştı. Zorlu Enerji ise 2014’teki 1 milyon 650 bin TL olan harcama miktarını bu yıl 1 milyon 900 bin TL’ye çıkarmayı hedefliyor. Özetle 2015 yatırım bütçelerinde yeşilin payı artmış durumda…
Sürdürülebilirlikle ilgili sertifikasyon çalışmalarını tamamlayan Alarko Carrier, 2012 yılından bu yana AR-GE çalışmaları yapıyor. Avrupa Birliği’nin henüz kavramsal düzeyde olan yeni regülasyonları için AR-GE merkezinde şimdiden ürün geliştirmeye başladıklarını belirten Alarko Carrier Fabrikalardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Çopur, “Sürdürülebilirliği sadece şirket politikası değil, çalışanları ve yan sanayisiyle birlikte şirket kültürü haline getirmeyi hedefliyoruz” diyor.
Araştırma sonuçları günümüzde tüketicilerin yüzde 75’inin çevre farkındalığına sahip olduğunu gösteriyor. Uzun yıllar önce ozon tabakasının zarar gördüğüne ilişkin bulguların duyurulmasıyla birlikte başlayan bu farkındalık şirketleri de çevreci ürünlere yöneltti. Arçelik’ten Vestel’e BASF’den Duravit’e, P&G’den Toshiba’ya şirketler çevreci ürün portföyleriyle dikkat çekiyor. Enerji duyarlılığından geri dönüşüme, yeşil tedarikten su tasarrufuna doğaya daha az zarar verme hedeflerini gerçekleştiriyorlar.
“İyi Tarım” projesiyle dikkat çeken Migros, perakende sektörüne öncülük yapıyor. Şirket “yeşil perakendeci” unvanıyla LEED Gold sertifikalı ilk mağazayı açtı. Son olarak da BİST Sürdürülebilirlik Endeksi’ndeki ilk perakendeci oldu. Migros Genel Müdürü Özgür Tort, bu ilklerin süreceğini belirtiyor ve ekliyor: “Sürdürülebilirlik anlayışımızı iş yapış şekillerimize de yansıtmayı başarmış bir şirketiz. Toplumsal duyarlılık bilincinin gelişmesi için projelerimizi tabana yaymaya da devam edeceğiz.”
Sadece şirketler değil onlara liderlik eden yöneticiler de artık bireysel olarak çevre konusuna daha hassas yaklaşıyor. Bugün iş dünyasında birçok üst düzey yönetici özel hayatında tükettiği her türlü ürünün çevreye vereceği olası zararı göz önünde bulundurarak satın alma tercihinde bulunuyor. Geri dönüşüm konusunda örnek yaklaşımlar sergiliyor. Her CEO’nun çevre söz konusu olduğunda hassasiyet gösterdiği husus da değişiyor. Örneğin Arcelor Mittal CEO’su Adnan Öztürk, ormanların yok olması karşısında önemli bir duyarlılık ortaya koyuyor ve her yıl 10 bin ağaç dikmeye çalışıyor. Socar Türkiye Başkanı Yavuz Erkut, hem denizlerin kirlenmesinin hem yaşadığı bölgedeki betonlaşmasının önüne geçecek aktivitelerde yer alıyor.
Her şey 1865 yılında Ludwingshagen'de başladı. Küçük bir boya üreticisi, bugün 80 ülkede 112 bin çalışanlı bir deve dönüştü. “Sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz” sloganıyla kimya alanında değer yaratan şirket, boyadan otomotive, plastikten tekstile, medikalden gıda sanayine kadar çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren müşterileri için hammadde sağlıyor ve inovatif çözümler üretiyor.
Bir yerden bir yere ulaşım sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın sorunu. Sürdürülebilir ulaşım uzmanı Holger Dalkmann ile Buzzcarr kurucusu ve CEO’su Robin Chase, bu probleme değinerek gelecekte araba kullanımının nasıl değişeceğini demografik bir çerçevede gözler önüne seriyor. Yarınların kentsel ulaşım ekosisteminde toplu taşımacılığın, bilgi ve iletişim teknolojilerinin oynayacakları önemli rollere değiniyorlar. En önemlisi ulaşımda farklı şehir örneklerinden yararlanarak önemli mesajlar veriyorlar.
2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yaklaşık 9,5 milyar insanı aşması bekleniyor. Bu kadar çok sayıda insanı barındırabilmek için ulaşım altyapılarının sürekli olarak geliştirilmesi gerekiyor.
Akbank’ın Türkiye’deki KOBİ’leri ihracatla büyümeye çağırdığı yeni kampanyası “Yürüyelim Arkadaşlar” sosyal medyada da büyük ilgi gördü. Facebook’ta “Yürüyelim Arkadaşlar” kampanyasıyla 4 milyon kişiye ulaştıklarını söyleyen Akbank Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Murat Göllü, “KOBİ’ler sosyal medyada oldukça aktif. Sosyal medyadaki yeni projelerimizle KOBİ’lere ulaşmaya devam edeceğiz” diyor.
Günümüzde markalar doğrudan ürün tanıtımından, müşteri ilişkileri ve algı yönetimine kadar birçok alanda iletişim yaparken sosyal medya mecralarından yararlanıyor. Ancak popülerliği ve kullanıcı sayısı giderek artan bu mecra, doğru yönetilmediğinde markaların varlıkları için ciddi tehditler de doğurabiliyor. Bu nedenle markaların bu mecrada çok dikkatli ve bilinçli hareket etmeleri gerekiyor. İşte bu noktaya dikkat çekmek isteyen Guy Kawasaki ve Peg Fitzpatrick, “The Art of Social Media: Power Tips For Power Users/ Sosyal Medya Sanatı: Güçlü Kullanıcılar İçin Güçlü İpuçları” kitabıyla bu mecrayı kullanmak isteyen markalara 8 adımda nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair adeta bir yol haritası çıkarıyor…
Türkiye’nin sosyal medyada en fazla takipçiye sahip markalarının 2015 ajandaları oldukça yoğun. 2015 hedefleri arasında ilk sırada sosyal platformlarda daha aktif olmak yer alıyor. Sosyal medyada bulundukları kanal sayısını artıran markalar Vine, Snapchat ve Tinder gibi alternatif kanallara yönelmeyi sürdürüyor. Bu alanlarda daha samimi, sıcak bir dil kullanmak da “sosyal”açıdan gelişmiş markaların öncelikli hedefleri arasında…
Akbank, tasarrufu teşvik eden ürün ve hizmetlerini daha da geliştirmek için Harvard Business School öğrencileriyle işbirliği yaptı. Akbank ve Harvard Business School tarafından gençlere yönelik geliştirilen dijital projeler, Türkiye’de tasarruf düzeyini yükseltme çalışmalarına destek verecek.
EY yeni mezunların en çok çalışmak istediği şirketlerden biri… İşe alımlarının yaklaşık yüzde 70’i yeni mezunlardan oluşan şirketin gençlere vaadi büyük. EY yeni mezunlara iş ve özel yaşam dengesi açısından cazip olanakların yanında hızlı bir kariyer imkanı da sunuyor. EY Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Emre Çavuşoğulları, yüksek performansı hedefleyen birinin 13-15 yıl içinde şirket ortaklığı seviyesine kadar yükselebildiğini söylüyor ve “Kişi eğer kendisinden beklenenden daha iyi bir performans sergilemişse 6’ncı yılında müdür pozisyonuna terfi edebilir” diye konuşuyor.